5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar

Öncelikle insana sevgiyi, insana saygıyı temel alan bir anlayışın yerleştirilmesi gerekir. Bilindiği gibi kültürel değerlerden, kültürel birikimden payım almamış bir fert, suç işlemeye daha yakındır. Özellikle de tabuların egemen olduğu, yasakçı, töre kültürü ile yetişmiş bir ferdin kadına bakışının "beden odaklı" olması ve bu kültür ile yetişmiş olması sebebiyle başta namus cinayetlerini, cinsel suçları işlemesi olağandır. Bu bakımdan her şeyden önce insanımızda bu dönüşümü sağlayacak argümanların hayata geçirilmesi öncelikler arasındadır. Erkek egemen düşüncesinin ortaya koyduğu yanlış yaklaşımları ve olumsuzlukları dışlayan, bunun aksine insana saygıyı hedefleyen bir anlayışın, bir söylemin yaygınlaştırılması gerekir.
Can Yücel "şiir getirenlerin çok olsun çocuğum" diyor ya... Geleceğimiz olan çocuklarımızı sevgi ile besleyelim. Onların ruhsal varlığının kirlenmesine izin vermeyelim. Yine Atatürk "dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" diyor...
Hayatın yarısı olan kadın insanımızı bir cinsel obje olarak değil, hayatı çoğaltan, paylaşan, üreten bir değer olarak görelim.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Cinsel Dokunulmazlığına yönelik suçları düzenleyen 102-105. maddeleri 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenmiş ve köklü değişiklikler yapılmıştır. Bu nedenle Sayın Veysel Gültaş ile birlikte hazırladığımız üç baskı yapmış Cinsel Suçlar adlı kitabın yenilenmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.
Son yasal düzenlemeler ve Yargıtayımızın en son içtihatları ile zenginleştirilmek suretiyle ortaya koyulan bu eserin, uygulamaya zenginlik katacağını ve yararlı olacağını ümit etmekteyim. Kitap Sayın Gültaş'ın alçak gönüllülüğü ve talebi nedeniyle sadece benim adımla ve birinci baskı olarak yayına hazırlanmış ise de, gerçekte devam baskı niteliğindedir. (Önsöz'den)
Konu Başlıkları
Cinsel Saldırı
Çocukların Cinsel İstismarı
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki
Cinsel Taciz