Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054823826
Boyut
165-245
Sayfa Sayısı
243
Baskı
1
Basım Tarihi
2015-03
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2.Hamur
Dili
Türkçe
Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı
Yazar:
Aydın Alber Yüce
Yayınevi : Vedat Kitapçılık
40,00TL
Satışta değil
9786054823826
608129
https://www.kitapburada.com/anonim-sirketlerde-yonetim-kurulu-kararlarinin-butlani-p608129.html
Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı
40.00
Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 374. maddesi uyarınca yönetim kurulu, kanun ve esas sözleşme ile genel kurul yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir. Şirketin diğer zorunlu organı ise genel kuruldur. Genel kurul, belirli aralıklarla olağan ya da olağanüstü toplanabilen ve faaliyetleri süreklilik arz etmeyen bir organ olduğu halde; yönetim kurulu daimi bir organ niteliğindedir. Yönetim kurulu, şirketin idaresi ve temsili için gereken her durumda kararlar alır ve durumun gösterdiği özelliğe göre bu kararları derhal uygular. Yönetim kurulunun karar ve kararlar dışındaki diğer hukukî işlemleri birçok kişiyi etkileyebilir. Bu kişiler arasında pay sahipleri, şirket alacaklıları, şirkete borçlu olanlar ve hatta kararın alındığı anda şirket ile hiçbir ilgisi bulunmayan ancak ileride şirkete ortak olması muhtemel kişiler bulunabilir. Yönetim kurulu, sonuçlarını şirket içi ilişkilerde doğuracak kararlar alabileceği gibi; şirketi temsil vazifesinin bir sonucu olarak şirket adına üçüncü kişilerle hukukî ilişkiler de kurabilir. Yönetim kurulu, anonim şirketin iktisadî geleceğini derinden etkileyecek ya da anonim şirket olma vasfını değiştirecek kararlar da alabilir.
Gerek yönetim kurulunun yetki ve görevlerini kullanabileceği hareket alanının çeşitliliği, gerekse yönetim kurulu tarafından alınan kararların etki alanının genişliği, bu kararların hukuka uygunluğunun denetimini oldukça önemli kılmaktadır. Anonim şirketin iktisadî işlevi dolayısıyla, başkalarına ait bir malvarlığını idare eden yönetim kurulunun aldığı kararların, söz konusu iktisadî değerlerin asıl sahibi olan pay sahiplerinin menfaatlerini koruyucu olması, şirketle ilişkili olan üçüncü kişilerin menfaatlerini hukuka aykırı olarak ihlal etmemesi ve anonim şirkete özelliğini veren temel ilkelere aykırı olmaması gerekir.
Hukuka uygunluğun denetiminin sağlanması konusunda, Türk Hukuku'nda ortaya çıkan gelişmeleri ikiye ayırarak incelemek gerekir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (bundan sonra eTTK olarak anılacaktır) döneminde, yönetim kurulu kararlarına karşı başvuru yollarının pozitif dayanakları, oldukça kısıtlı hallerde mevcut idi. Bu dönemde iptal imkânı, kayıtlı sermaye sisteminde genel kurul tarafından yetkilendirilmiş yönetim kurulunun çıkarılmış sermayeyi artırmasına ilişkin kararının iptal edilebilmesi gibi sınırlı hallerde mevcuttu. Bu noktada söz konusu olabilecek eksiklikleri aşmak için doktrinde ve bazı Yargıtay kararlarında; yönetim kurulu kararlarının genel kurula taşınması ve genel kurulda yapılacak tartışmanın ardından genel kurulunun ilgili yönetim kurulu kararı hakkında bir karara varması ve ardından bu genel kurul kararının dava konusu yapılması yolu öngörülmekteydi. Yönetim kurulu kararlarının butlanının tespit edilebilmesi ise, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 19. ve 20. maddelerine dayanılarak genel hükümlere göre mümkün görülmekteydi.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (bundan sonra TTK olarak anılacaktır) ise, yönetim kurulu kararlarının iptali bakımından -ticaret şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesinde yönetim kurulunun birleşme sözleşmesinin onaylanmasına ilişkin kararının iptal edilebilmesi bir kenara bırakılırsa- yeni bir düzenleme getirmemekle beraber; yönetim kurulu kararlarının butlanının hangi hallerde söz konusu olabileceğini ayrıca düzenlemiştir. TTK m. 391 hükmüne göre;
"Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır."
Söz konusu düzenlemenin kaynağı İsviçre Borçlar Kanunu'na 1992 değişikliği ile gelen Art. 706b ve Art. 714 hükümleridir. Ancak, Türk Ticaret Kanunu'ndaki düzenleme, mehaz kanundan bir yönde ayrılmaktadır. İsviçre Borçlar Kanunu'nda genel kurul kararlarının butlanı (Art. 706b) düzenlendikten sonra; yönetim kurulu kararlarının butlanı (Art. 714) düzenlenirken, genel kurul kararlarının butlanı hallerinin uygun düştüğü ölçüde yönetim kurulu kararları için de uygulanacağı ifade edilmiştir. Oysa Türk Ticaret Kanunu'nda yönetim kurulu kararları için 391. maddede ve genel kurul kararları içinse 447. maddede ayrı kanun hükümleri şeklinde düzenlemeler getirilmiştir.
Türk Hukuku'nda önemli bir eksikliği giderecek olması ve konunun ehemmiyeti ile yeniliği dolayısıyla, yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri ve butlanın tespiti davası açabilme imkânının ayrıca bir çalışma konusu yapılması gerekmiştir. Çalışmamız da esas itibariyle yönetim kurulu kararlarının butlanı ve bu kararlara karşı açılabilecek olan butlanın tespiti davası ile ilgilidir.
Bu kapsamda, ilk bölümde yönetim kuruluna ilişkin genel bilgilere kısaca değinilecektir. İkinci bölümde, özel hukukta sözleşme özgürlüğü, sözleşme özgürlüğünün sınırları ve bu sınırların ihlal edilmesinin yaptırımı inceleme konusu yapılacaktır. Çalışmanın bu basısını ilk basıdan ayıran önemli bir farklılık olan üçüncü bölümde ise yönetim kurulu kararlarının yokluğu, iptali ve askıda hükümsüzlüğü konuları tetkik edilecektir. Çalışmamızın ana konusu olan yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri ise ayrıntılı olarak dördüncü bölümde incelenecektir. Çalışmamızın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde, her bir hükümsüzlük ana başlığı altında ayrıca, genel nitelikteki açıklamalara da bir arada yer verilecektir. Bu açıklamalar esas itibariyle birinci basının ikinci bölümünde yer alan açıklamaların ilgili konu başlıklarına aktarılmış halinden ibarettir. Çalışmamızın beşinci ve son bölümünde ise, yönetim kurulu kararlarının butlanının tespiti davası, bu davaya ait usul kuralları ve nihayetinde verilecek hükmün etkisi incelenecektir.
Gerek yönetim kurulunun yetki ve görevlerini kullanabileceği hareket alanının çeşitliliği, gerekse yönetim kurulu tarafından alınan kararların etki alanının genişliği, bu kararların hukuka uygunluğunun denetimini oldukça önemli kılmaktadır. Anonim şirketin iktisadî işlevi dolayısıyla, başkalarına ait bir malvarlığını idare eden yönetim kurulunun aldığı kararların, söz konusu iktisadî değerlerin asıl sahibi olan pay sahiplerinin menfaatlerini koruyucu olması, şirketle ilişkili olan üçüncü kişilerin menfaatlerini hukuka aykırı olarak ihlal etmemesi ve anonim şirkete özelliğini veren temel ilkelere aykırı olmaması gerekir.
Hukuka uygunluğun denetiminin sağlanması konusunda, Türk Hukuku'nda ortaya çıkan gelişmeleri ikiye ayırarak incelemek gerekir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (bundan sonra eTTK olarak anılacaktır) döneminde, yönetim kurulu kararlarına karşı başvuru yollarının pozitif dayanakları, oldukça kısıtlı hallerde mevcut idi. Bu dönemde iptal imkânı, kayıtlı sermaye sisteminde genel kurul tarafından yetkilendirilmiş yönetim kurulunun çıkarılmış sermayeyi artırmasına ilişkin kararının iptal edilebilmesi gibi sınırlı hallerde mevcuttu. Bu noktada söz konusu olabilecek eksiklikleri aşmak için doktrinde ve bazı Yargıtay kararlarında; yönetim kurulu kararlarının genel kurula taşınması ve genel kurulda yapılacak tartışmanın ardından genel kurulunun ilgili yönetim kurulu kararı hakkında bir karara varması ve ardından bu genel kurul kararının dava konusu yapılması yolu öngörülmekteydi. Yönetim kurulu kararlarının butlanının tespit edilebilmesi ise, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 19. ve 20. maddelerine dayanılarak genel hükümlere göre mümkün görülmekteydi.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (bundan sonra TTK olarak anılacaktır) ise, yönetim kurulu kararlarının iptali bakımından -ticaret şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesinde yönetim kurulunun birleşme sözleşmesinin onaylanmasına ilişkin kararının iptal edilebilmesi bir kenara bırakılırsa- yeni bir düzenleme getirmemekle beraber; yönetim kurulu kararlarının butlanının hangi hallerde söz konusu olabileceğini ayrıca düzenlemiştir. TTK m. 391 hükmüne göre;
"Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır."
Söz konusu düzenlemenin kaynağı İsviçre Borçlar Kanunu'na 1992 değişikliği ile gelen Art. 706b ve Art. 714 hükümleridir. Ancak, Türk Ticaret Kanunu'ndaki düzenleme, mehaz kanundan bir yönde ayrılmaktadır. İsviçre Borçlar Kanunu'nda genel kurul kararlarının butlanı (Art. 706b) düzenlendikten sonra; yönetim kurulu kararlarının butlanı (Art. 714) düzenlenirken, genel kurul kararlarının butlanı hallerinin uygun düştüğü ölçüde yönetim kurulu kararları için de uygulanacağı ifade edilmiştir. Oysa Türk Ticaret Kanunu'nda yönetim kurulu kararları için 391. maddede ve genel kurul kararları içinse 447. maddede ayrı kanun hükümleri şeklinde düzenlemeler getirilmiştir.
Türk Hukuku'nda önemli bir eksikliği giderecek olması ve konunun ehemmiyeti ile yeniliği dolayısıyla, yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri ve butlanın tespiti davası açabilme imkânının ayrıca bir çalışma konusu yapılması gerekmiştir. Çalışmamız da esas itibariyle yönetim kurulu kararlarının butlanı ve bu kararlara karşı açılabilecek olan butlanın tespiti davası ile ilgilidir.
Bu kapsamda, ilk bölümde yönetim kuruluna ilişkin genel bilgilere kısaca değinilecektir. İkinci bölümde, özel hukukta sözleşme özgürlüğü, sözleşme özgürlüğünün sınırları ve bu sınırların ihlal edilmesinin yaptırımı inceleme konusu yapılacaktır. Çalışmanın bu basısını ilk basıdan ayıran önemli bir farklılık olan üçüncü bölümde ise yönetim kurulu kararlarının yokluğu, iptali ve askıda hükümsüzlüğü konuları tetkik edilecektir. Çalışmamızın ana konusu olan yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri ise ayrıntılı olarak dördüncü bölümde incelenecektir. Çalışmamızın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde, her bir hükümsüzlük ana başlığı altında ayrıca, genel nitelikteki açıklamalara da bir arada yer verilecektir. Bu açıklamalar esas itibariyle birinci basının ikinci bölümünde yer alan açıklamaların ilgili konu başlıklarına aktarılmış halinden ibarettir. Çalışmamızın beşinci ve son bölümünde ise, yönetim kurulu kararlarının butlanının tespiti davası, bu davaya ait usul kuralları ve nihayetinde verilecek hükmün etkisi incelenecektir.
- Açıklama
- Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 374. maddesi uyarınca yönetim kurulu, kanun ve esas sözleşme ile genel kurul yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir. Şirketin diğer zorunlu organı ise genel kuruldur. Genel kurul, belirli aralıklarla olağan ya da olağanüstü toplanabilen ve faaliyetleri süreklilik arz etmeyen bir organ olduğu halde; yönetim kurulu daimi bir organ niteliğindedir. Yönetim kurulu, şirketin idaresi ve temsili için gereken her durumda kararlar alır ve durumun gösterdiği özelliğe göre bu kararları derhal uygular. Yönetim kurulunun karar ve kararlar dışındaki diğer hukukî işlemleri birçok kişiyi etkileyebilir. Bu kişiler arasında pay sahipleri, şirket alacaklıları, şirkete borçlu olanlar ve hatta kararın alındığı anda şirket ile hiçbir ilgisi bulunmayan ancak ileride şirkete ortak olması muhtemel kişiler bulunabilir. Yönetim kurulu, sonuçlarını şirket içi ilişkilerde doğuracak kararlar alabileceği gibi; şirketi temsil vazifesinin bir sonucu olarak şirket adına üçüncü kişilerle hukukî ilişkiler de kurabilir. Yönetim kurulu, anonim şirketin iktisadî geleceğini derinden etkileyecek ya da anonim şirket olma vasfını değiştirecek kararlar da alabilir.
Gerek yönetim kurulunun yetki ve görevlerini kullanabileceği hareket alanının çeşitliliği, gerekse yönetim kurulu tarafından alınan kararların etki alanının genişliği, bu kararların hukuka uygunluğunun denetimini oldukça önemli kılmaktadır. Anonim şirketin iktisadî işlevi dolayısıyla, başkalarına ait bir malvarlığını idare eden yönetim kurulunun aldığı kararların, söz konusu iktisadî değerlerin asıl sahibi olan pay sahiplerinin menfaatlerini koruyucu olması, şirketle ilişkili olan üçüncü kişilerin menfaatlerini hukuka aykırı olarak ihlal etmemesi ve anonim şirkete özelliğini veren temel ilkelere aykırı olmaması gerekir.
Hukuka uygunluğun denetiminin sağlanması konusunda, Türk Hukuku'nda ortaya çıkan gelişmeleri ikiye ayırarak incelemek gerekir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (bundan sonra eTTK olarak anılacaktır) döneminde, yönetim kurulu kararlarına karşı başvuru yollarının pozitif dayanakları, oldukça kısıtlı hallerde mevcut idi. Bu dönemde iptal imkânı, kayıtlı sermaye sisteminde genel kurul tarafından yetkilendirilmiş yönetim kurulunun çıkarılmış sermayeyi artırmasına ilişkin kararının iptal edilebilmesi gibi sınırlı hallerde mevcuttu. Bu noktada söz konusu olabilecek eksiklikleri aşmak için doktrinde ve bazı Yargıtay kararlarında; yönetim kurulu kararlarının genel kurula taşınması ve genel kurulda yapılacak tartışmanın ardından genel kurulunun ilgili yönetim kurulu kararı hakkında bir karara varması ve ardından bu genel kurul kararının dava konusu yapılması yolu öngörülmekteydi. Yönetim kurulu kararlarının butlanının tespit edilebilmesi ise, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 19. ve 20. maddelerine dayanılarak genel hükümlere göre mümkün görülmekteydi.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (bundan sonra TTK olarak anılacaktır) ise, yönetim kurulu kararlarının iptali bakımından -ticaret şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesinde yönetim kurulunun birleşme sözleşmesinin onaylanmasına ilişkin kararının iptal edilebilmesi bir kenara bırakılırsa- yeni bir düzenleme getirmemekle beraber; yönetim kurulu kararlarının butlanının hangi hallerde söz konusu olabileceğini ayrıca düzenlemiştir. TTK m. 391 hükmüne göre;
"Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır."
Söz konusu düzenlemenin kaynağı İsviçre Borçlar Kanunu'na 1992 değişikliği ile gelen Art. 706b ve Art. 714 hükümleridir. Ancak, Türk Ticaret Kanunu'ndaki düzenleme, mehaz kanundan bir yönde ayrılmaktadır. İsviçre Borçlar Kanunu'nda genel kurul kararlarının butlanı (Art. 706b) düzenlendikten sonra; yönetim kurulu kararlarının butlanı (Art. 714) düzenlenirken, genel kurul kararlarının butlanı hallerinin uygun düştüğü ölçüde yönetim kurulu kararları için de uygulanacağı ifade edilmiştir. Oysa Türk Ticaret Kanunu'nda yönetim kurulu kararları için 391. maddede ve genel kurul kararları içinse 447. maddede ayrı kanun hükümleri şeklinde düzenlemeler getirilmiştir.
Türk Hukuku'nda önemli bir eksikliği giderecek olması ve konunun ehemmiyeti ile yeniliği dolayısıyla, yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri ve butlanın tespiti davası açabilme imkânının ayrıca bir çalışma konusu yapılması gerekmiştir. Çalışmamız da esas itibariyle yönetim kurulu kararlarının butlanı ve bu kararlara karşı açılabilecek olan butlanın tespiti davası ile ilgilidir.
Bu kapsamda, ilk bölümde yönetim kuruluna ilişkin genel bilgilere kısaca değinilecektir. İkinci bölümde, özel hukukta sözleşme özgürlüğü, sözleşme özgürlüğünün sınırları ve bu sınırların ihlal edilmesinin yaptırımı inceleme konusu yapılacaktır. Çalışmanın bu basısını ilk basıdan ayıran önemli bir farklılık olan üçüncü bölümde ise yönetim kurulu kararlarının yokluğu, iptali ve askıda hükümsüzlüğü konuları tetkik edilecektir. Çalışmamızın ana konusu olan yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri ise ayrıntılı olarak dördüncü bölümde incelenecektir. Çalışmamızın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde, her bir hükümsüzlük ana başlığı altında ayrıca, genel nitelikteki açıklamalara da bir arada yer verilecektir. Bu açıklamalar esas itibariyle birinci basının ikinci bölümünde yer alan açıklamaların ilgili konu başlıklarına aktarılmış halinden ibarettir. Çalışmamızın beşinci ve son bölümünde ise, yönetim kurulu kararlarının butlanının tespiti davası, bu davaya ait usul kuralları ve nihayetinde verilecek hükmün etkisi incelenecektir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.