Teknik Bilgiler
Stok Kodu
3002679100329
Boyut
135-195
Baskı
1
Basım Tarihi
2010-12
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
3002679100329
562625
https://www.kitapburada.com/dr-ali-seriati-terimler-sozlugu-p562625.html
Dr. Ali Şeriati Terimler Sözlüğü
9.00
Dinin doğru bir sunumunu ortaya koymak için Ali Şeriati, yüzyılar boyu kullanıla gelen yerleşik sözcük ve kavramları tümüyle geleneksel anlamlarından/bağlamlarından soyutlayıp, bunlara yeni bir mana ve amaç verene kadar yeniden yazma ve yorumlama sanatına girişti.
Söyleminde kalkış noktası fiilen mevcud bir kavramın ideal ya da aslı arasındaki ikili teşhisini yapmaktadır. Fiilen mevcud bir kavramın tarihi bir sapma içinde olduğu tespitinde bulunmak suretiyle Ali Şeriati onun başarısızlıklarını, yetersizliklerini ve en önemlisi statükoyla olan tarihi suç ortaklığını açıklayabiliyordu.
Ali Şeriati fiilen var olan bir kavramın yönetici sınıfı destekleyen bir anlamla doldurulduğunu ve önemli bir koltuk değneği olarak kullanıldığını düşünüyordu. İnsanlık içerisindeki İslamî önder kadronun halkı terkedişi ve kitlelere karşı resmi düzenin yanında yer alışı ve kavramın anlam kaymasına başlamasıyla birlikte mevcud İslamı red ve olumsuzlaması yanı sıra Sahih İslamın yüceltilmesini sunuyor.
Ali Şeriati, kavramların, İslamın tarihsel gelişimine uyumlu kabul gören, dinamik bir zihni süreç olarak kullanılması ve bir kavramın diğer kavramlar ile ilişkili ve insanlar arasında aklın ve mantığın pratiğini ifade ediyor.
Ali Şeriati dinin dört hukuki kaynağı yani Kuran, Sünnet, Zaman, ve Akıl temelinde yeni çözümler arayan sorumlu ve özgür bir araştırmacıdır.
Ali Şeriati, ruhanileri korkak, sorumsuz, zararsız bir toplum inşa etme amaçlarına ulaşmak için cihad, içtihad ve protesto ilkeleri yerine; takıyye taklid ve intizar kavramlarını geçirdiğini dile getirmektedir. Halkın daima boyun eğmesini ve itaatini gerçekleştirmek için onlar taklidi ruhanilere körü körüne taklid etme (bağlanma) olarak tanımladılar.
Bu konuda, Said-i Kurdînin tespiti gayet manidardır: Zira her bir alim kendi fikrini herkese kabul ettirmekle taklid yolunu açmak ve gerçeği araştıranın yolunu seddetmekle /engellemekle bir nevi istibdad-ı ilmiye yapıyor. İlimde ki istipdat araştırmacının istikbale doğru yönelimini engelleyip hakikate sırt çevirtir. Said i Kurdî de burdan yola çıkarak İslam aleminde yanlış manalandırılan Sabır, Şeriat, Zekat, Muvaffakkıyyet, Muhafazakârlık ve daha bir çok kavramın içi boşaltılarak farklı bir anlam yüklendiği tespitini yapmaktadır. Örnek olarak Sabır: Hikmet dairesinde hareket anlamını taşırken ve üç ayrı sabrın İtaatte Sabır, Masiyette Sabır Müsibette Sabır mahiyetini izah eder. Şimdi durum ise içler acısı bir hale dönüştürülmüş Sabır mana olarak ahmakane ve tembelcesine bir davranış ve ahlak haline getirilmiş ve Allah sabr edenlerle beraberdir. Ayeti böylece anlamsız bir hale dönüştürülmüştür.
Ali Şeriati, Taklidin; ruhanilerin, alimlerin akıl yürütmelerine; görüşlerine, içtihad, görüş ve fetvalarına mutlak ve şaşmaz bir kabul ve sadakat anlamına geldiğini, takkiyenin ise kişinin sağlığını, işini ve hayatını sağlama almak için, yönetici gücün tüm kötülükleri, sapkınlıkları ve saldırganlıkları karşısında sessiz kalması olarak tanımlanıyor olmasına şiddetle karşı çıkıyor.
Şeriati Taklid kavramının, teknik ve özelleşmiş bir tabiata sahip, pratik ve hukuki meselelerle sınırlı olduğunu ileri sürüyordu. Aynı zamanda taklidin devrimci mücadele zamanında taktik bir yükümlülük olduğunu söylüyor.
Ali Şeriatiye göre Takkıyye ise gizli yemin etmeye mecbur bırakmak idi. Devrimci hareketin mensuplarının katliyama uğramalarını önleyeceğini düşünüyor. Takkıyye, insanlara sessiz kalma ve hareketsizlik çağrısı değil; savaş durumda gerilla mücadelesinin başarısını temin eden savaşma gücünü, hareketin ve devrimcinin bir korunma aracıdır. Mücadele eden bir mücahidin kullandığı bir saklanma ve gizlenme kodu olarak takkıyye ye atıfta bulunuyor.
Ali Şeriati olaylar silsilesinin bir taslağını yapan devrimci bir proğramın ana hatlarını ortaya koyuyor, sembolik ancak pratiği olan canlı terimlerle yıkım ve inşayı (yeniden yapılanmayı) önceliyordu. Böylece her terimi özgürleştirici bir çizgiye çekiyor.
Nasıl ki, her bir sanatçı aynı malzemeyi kullanmasına rağmen, kendine özgü, orijinal, farklı eserler meydana çıkarıyorsa;
Ali Şeriati Terimler sözlüğü adlı eserde 400 yakın kavramı, bir sanatçı uslubunda, bildik geleneksel kavramları yeniden inşa ediyor ve onlara farklı bir ruh vererek günümüz dünyasında yeniden ihya ediyor.
Söyleminde kalkış noktası fiilen mevcud bir kavramın ideal ya da aslı arasındaki ikili teşhisini yapmaktadır. Fiilen mevcud bir kavramın tarihi bir sapma içinde olduğu tespitinde bulunmak suretiyle Ali Şeriati onun başarısızlıklarını, yetersizliklerini ve en önemlisi statükoyla olan tarihi suç ortaklığını açıklayabiliyordu.
Ali Şeriati fiilen var olan bir kavramın yönetici sınıfı destekleyen bir anlamla doldurulduğunu ve önemli bir koltuk değneği olarak kullanıldığını düşünüyordu. İnsanlık içerisindeki İslamî önder kadronun halkı terkedişi ve kitlelere karşı resmi düzenin yanında yer alışı ve kavramın anlam kaymasına başlamasıyla birlikte mevcud İslamı red ve olumsuzlaması yanı sıra Sahih İslamın yüceltilmesini sunuyor.
Ali Şeriati, kavramların, İslamın tarihsel gelişimine uyumlu kabul gören, dinamik bir zihni süreç olarak kullanılması ve bir kavramın diğer kavramlar ile ilişkili ve insanlar arasında aklın ve mantığın pratiğini ifade ediyor.
Ali Şeriati dinin dört hukuki kaynağı yani Kuran, Sünnet, Zaman, ve Akıl temelinde yeni çözümler arayan sorumlu ve özgür bir araştırmacıdır.
Ali Şeriati, ruhanileri korkak, sorumsuz, zararsız bir toplum inşa etme amaçlarına ulaşmak için cihad, içtihad ve protesto ilkeleri yerine; takıyye taklid ve intizar kavramlarını geçirdiğini dile getirmektedir. Halkın daima boyun eğmesini ve itaatini gerçekleştirmek için onlar taklidi ruhanilere körü körüne taklid etme (bağlanma) olarak tanımladılar.
Bu konuda, Said-i Kurdînin tespiti gayet manidardır: Zira her bir alim kendi fikrini herkese kabul ettirmekle taklid yolunu açmak ve gerçeği araştıranın yolunu seddetmekle /engellemekle bir nevi istibdad-ı ilmiye yapıyor. İlimde ki istipdat araştırmacının istikbale doğru yönelimini engelleyip hakikate sırt çevirtir. Said i Kurdî de burdan yola çıkarak İslam aleminde yanlış manalandırılan Sabır, Şeriat, Zekat, Muvaffakkıyyet, Muhafazakârlık ve daha bir çok kavramın içi boşaltılarak farklı bir anlam yüklendiği tespitini yapmaktadır. Örnek olarak Sabır: Hikmet dairesinde hareket anlamını taşırken ve üç ayrı sabrın İtaatte Sabır, Masiyette Sabır Müsibette Sabır mahiyetini izah eder. Şimdi durum ise içler acısı bir hale dönüştürülmüş Sabır mana olarak ahmakane ve tembelcesine bir davranış ve ahlak haline getirilmiş ve Allah sabr edenlerle beraberdir. Ayeti böylece anlamsız bir hale dönüştürülmüştür.
Ali Şeriati, Taklidin; ruhanilerin, alimlerin akıl yürütmelerine; görüşlerine, içtihad, görüş ve fetvalarına mutlak ve şaşmaz bir kabul ve sadakat anlamına geldiğini, takkiyenin ise kişinin sağlığını, işini ve hayatını sağlama almak için, yönetici gücün tüm kötülükleri, sapkınlıkları ve saldırganlıkları karşısında sessiz kalması olarak tanımlanıyor olmasına şiddetle karşı çıkıyor.
Şeriati Taklid kavramının, teknik ve özelleşmiş bir tabiata sahip, pratik ve hukuki meselelerle sınırlı olduğunu ileri sürüyordu. Aynı zamanda taklidin devrimci mücadele zamanında taktik bir yükümlülük olduğunu söylüyor.
Ali Şeriatiye göre Takkıyye ise gizli yemin etmeye mecbur bırakmak idi. Devrimci hareketin mensuplarının katliyama uğramalarını önleyeceğini düşünüyor. Takkıyye, insanlara sessiz kalma ve hareketsizlik çağrısı değil; savaş durumda gerilla mücadelesinin başarısını temin eden savaşma gücünü, hareketin ve devrimcinin bir korunma aracıdır. Mücadele eden bir mücahidin kullandığı bir saklanma ve gizlenme kodu olarak takkıyye ye atıfta bulunuyor.
Ali Şeriati olaylar silsilesinin bir taslağını yapan devrimci bir proğramın ana hatlarını ortaya koyuyor, sembolik ancak pratiği olan canlı terimlerle yıkım ve inşayı (yeniden yapılanmayı) önceliyordu. Böylece her terimi özgürleştirici bir çizgiye çekiyor.
Nasıl ki, her bir sanatçı aynı malzemeyi kullanmasına rağmen, kendine özgü, orijinal, farklı eserler meydana çıkarıyorsa;
Ali Şeriati Terimler sözlüğü adlı eserde 400 yakın kavramı, bir sanatçı uslubunda, bildik geleneksel kavramları yeniden inşa ediyor ve onlara farklı bir ruh vererek günümüz dünyasında yeniden ihya ediyor.
- Açıklama
- Dinin doğru bir sunumunu ortaya koymak için Ali Şeriati, yüzyılar boyu kullanıla gelen yerleşik sözcük ve kavramları tümüyle geleneksel anlamlarından/bağlamlarından soyutlayıp, bunlara yeni bir mana ve amaç verene kadar yeniden yazma ve yorumlama sanatına girişti.
Söyleminde kalkış noktası fiilen mevcud bir kavramın ideal ya da aslı arasındaki ikili teşhisini yapmaktadır. Fiilen mevcud bir kavramın tarihi bir sapma içinde olduğu tespitinde bulunmak suretiyle Ali Şeriati onun başarısızlıklarını, yetersizliklerini ve en önemlisi statükoyla olan tarihi suç ortaklığını açıklayabiliyordu.
Ali Şeriati fiilen var olan bir kavramın yönetici sınıfı destekleyen bir anlamla doldurulduğunu ve önemli bir koltuk değneği olarak kullanıldığını düşünüyordu. İnsanlık içerisindeki İslamî önder kadronun halkı terkedişi ve kitlelere karşı resmi düzenin yanında yer alışı ve kavramın anlam kaymasına başlamasıyla birlikte mevcud İslamı red ve olumsuzlaması yanı sıra Sahih İslamın yüceltilmesini sunuyor.
Ali Şeriati, kavramların, İslamın tarihsel gelişimine uyumlu kabul gören, dinamik bir zihni süreç olarak kullanılması ve bir kavramın diğer kavramlar ile ilişkili ve insanlar arasında aklın ve mantığın pratiğini ifade ediyor.
Ali Şeriati dinin dört hukuki kaynağı yani Kuran, Sünnet, Zaman, ve Akıl temelinde yeni çözümler arayan sorumlu ve özgür bir araştırmacıdır.
Ali Şeriati, ruhanileri korkak, sorumsuz, zararsız bir toplum inşa etme amaçlarına ulaşmak için cihad, içtihad ve protesto ilkeleri yerine; takıyye taklid ve intizar kavramlarını geçirdiğini dile getirmektedir. Halkın daima boyun eğmesini ve itaatini gerçekleştirmek için onlar taklidi ruhanilere körü körüne taklid etme (bağlanma) olarak tanımladılar.
Bu konuda, Said-i Kurdînin tespiti gayet manidardır: Zira her bir alim kendi fikrini herkese kabul ettirmekle taklid yolunu açmak ve gerçeği araştıranın yolunu seddetmekle /engellemekle bir nevi istibdad-ı ilmiye yapıyor. İlimde ki istipdat araştırmacının istikbale doğru yönelimini engelleyip hakikate sırt çevirtir. Said i Kurdî de burdan yola çıkarak İslam aleminde yanlış manalandırılan Sabır, Şeriat, Zekat, Muvaffakkıyyet, Muhafazakârlık ve daha bir çok kavramın içi boşaltılarak farklı bir anlam yüklendiği tespitini yapmaktadır. Örnek olarak Sabır: Hikmet dairesinde hareket anlamını taşırken ve üç ayrı sabrın İtaatte Sabır, Masiyette Sabır Müsibette Sabır mahiyetini izah eder. Şimdi durum ise içler acısı bir hale dönüştürülmüş Sabır mana olarak ahmakane ve tembelcesine bir davranış ve ahlak haline getirilmiş ve Allah sabr edenlerle beraberdir. Ayeti böylece anlamsız bir hale dönüştürülmüştür.
Ali Şeriati, Taklidin; ruhanilerin, alimlerin akıl yürütmelerine; görüşlerine, içtihad, görüş ve fetvalarına mutlak ve şaşmaz bir kabul ve sadakat anlamına geldiğini, takkiyenin ise kişinin sağlığını, işini ve hayatını sağlama almak için, yönetici gücün tüm kötülükleri, sapkınlıkları ve saldırganlıkları karşısında sessiz kalması olarak tanımlanıyor olmasına şiddetle karşı çıkıyor.
Şeriati Taklid kavramının, teknik ve özelleşmiş bir tabiata sahip, pratik ve hukuki meselelerle sınırlı olduğunu ileri sürüyordu. Aynı zamanda taklidin devrimci mücadele zamanında taktik bir yükümlülük olduğunu söylüyor.
Ali Şeriatiye göre Takkıyye ise gizli yemin etmeye mecbur bırakmak idi. Devrimci hareketin mensuplarının katliyama uğramalarını önleyeceğini düşünüyor. Takkıyye, insanlara sessiz kalma ve hareketsizlik çağrısı değil; savaş durumda gerilla mücadelesinin başarısını temin eden savaşma gücünü, hareketin ve devrimcinin bir korunma aracıdır. Mücadele eden bir mücahidin kullandığı bir saklanma ve gizlenme kodu olarak takkıyye ye atıfta bulunuyor.
Ali Şeriati olaylar silsilesinin bir taslağını yapan devrimci bir proğramın ana hatlarını ortaya koyuyor, sembolik ancak pratiği olan canlı terimlerle yıkım ve inşayı (yeniden yapılanmayı) önceliyordu. Böylece her terimi özgürleştirici bir çizgiye çekiyor.
Nasıl ki, her bir sanatçı aynı malzemeyi kullanmasına rağmen, kendine özgü, orijinal, farklı eserler meydana çıkarıyorsa;
Ali Şeriati Terimler sözlüğü adlı eserde 400 yakın kavramı, bir sanatçı uslubunda, bildik geleneksel kavramları yeniden inşa ediyor ve onlara farklı bir ruh vererek günümüz dünyasında yeniden ihya ediyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.