Teknik Bilgiler
Stok Kodu
3002877100119
Basım Yeri
İstanbul
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2.hamur
Dili
Türkçe

Dünya Gidişine Kur'an Ne Diyor ?Bütün Hadisat Kur'an Karşısında Nasıl Mağlup Oluyor

4,59TL
Satışta değil
3002877100119
405192
Dünya Gidişine Kur'an Ne Diyor ?
Dünya Gidişine Kur'an Ne Diyor ? Bütün Hadisat Kur'an Karşısında Nasıl Mağlup Oluyor
4.59
Ey hakikat yolcusu!
"Dünya gidiine Kur'an ne diyor" bahsini incelemeden evvel Kur'an'n ne olduu üzerinde bir parça durmamz lâzmdr.
Bunun için de ihlâs tedarik et,hâzr ol,öylece yüzünü Büyük Kitâb'a çevir de bak.
Yirminci asrda Kur'an mu'cizesi karsnda kprdanmak yasak.
Beer,ister tasdîk etsin, ister etmesin hep O'nun dedii oluyor ve olucak. Beer de ister istemez O'nun arzûsu tahtnda yürüyecek.
Fâtr- Zü'l-celâl, o Kitâb- kerîmin ismini KUR'AN koymu, onun için dâima okunacak.
Bu asrda Kur'an- Mübîn'in açk bir mu'cize olduunu göremeyengöz hiçbir vakit göremez.
Elinde Kur'an bulunan kimsenin münkiri yuvarlamas hiçdir.
KUR'AN: Hazret-i Muhammmed'in âhididir.
KUR'AN: Beeriyyetin Fahr-i Ebedîsi olan Hazret-i Muhammed'in burhândr.
KUR'AN: Devr-i Muhammedî'dir. Devr-i Muhammedî, mertebe-i rahmeti geçmidir. Orada rü'yet-i dîdâr- cemâl tecellîsi vardr.
KUR'AN: Arz ve Semâ'nn, ma'nevî hazinelerinin keâfdr.
KUR'AN: Bütün hâdisâtn tahtnda gizlenmi hakîkatlerin anahtardr.
KUR'AN: nsân, hakîkate sevkeden yegâne müriddir.
KUR'AN: Öyle bir Kitâb- Semâvî'dir ki; dâimâ genç ve dinçdir. Çünki ezelî ve ebedîdir.
hlâs ve O'nun huzûruna giren herkes, diz dize, omuz omuza, yan yana oturabilir. Herkes kendi ne'esine, kendi merebine, kendi mesleine göre ondan hissesini alabilir. O fermân- ilahîdir.
KUR'AN: Vâr olan varn bütün semâvât ve arzn hâlk nâmna bir hitaptr bi hutbe-i ezeliyedir. Onun her cihetindeki gâye, saâdet-i ebediyeye da'vetdir.
KUR'AN: Akla nûr verir, gönüllere huzur verir, gerilii kaldrr.
KUR'AN: Bir sr kutusudur, âkna açlr.
lmen O'nun karsnda cebhe alnamaz. Zîrâ dâimâ hasmn muârazaya da'vet eder, ilmen ve aklen tepeler.
O, yalnz satrlarda deil, sadrlarda da mahfuzdur.
Akla hitâb eder, rûha hitâb eder, vicdâna hitâb eder. Onun için ahkâm- nefsâniyyesinin pençe-i kahrnda mahkûm olanlar, boulanlar O'ndan holanmazlar, fakat yine mahkûm olurlar.
Nasl Yarasa kuu günein nûrundan zevk almaz da dâimâ zulmet ararsa, nefis zindânnda kalanlar da O'ndan holanmazlar.
KUR'AN: Dâimâ meydandadr. Hasmn inkâr damarna iddetle vurur. Kibir ve gururla baslar Semâ'ya kalkanlar zilletle yere serer.
KUR'AN: Sofrasnn herkese açk olduunu i'lan eder. Akllar, fikirler, rûhlar, kalbler o sofradan gdalarn doya doya alrlar.
KUR'AN: Öyle bir Kitâb- Semâvidir ki; O'ndan bizden evvelkilerin de bizden sonrakilerin de haberi verilmidir.
Birçok kaplar imdi kapal olup, istikbâlde geleceklere açlacakdr.
Kur'an- Mübîn'in bahislerindeki kudret-i câmia karsnda kim kprdayabilir?

Dikkat et!
"Kur'an neden bahseder?" deme!
Bak O'nun ka'rna dalan hakîkî ârif insan neler bulup çkaryor:
O Kitâb- Mübîn: nsandan, vazifesinden, Kâinât'dan, Hâlik'ndan, Arz ve semâvât'dan, Dün-ya ve Âhiret'den bahsetdii gibi mâzi ve müstakbelin, ezel ve ebedin bütün mebâhisini de cem etmidir. Yine tûr'dan tûra geçip nutfe olan halkdan, amel sand olan kabir çukuruna girinceye kadar olan hayâtn âdâbndan tut, tâ kazâ ve kader bahislerine, hilkat-i âlemden rüz- gârlarn esmesinden, vazifelerinden, insânn kalbine ve irâdesine müdâhalesinden, bütün semâvât'n bir kabza-i kudretde bulunmasndan, yerin semerâtndan, ezhârndan, demirinden, kömüründen, mazotundan tut, tâ Semâ'nn duhanla inksâmna ve yldzlarn düüp hadsiz Fezâ'da dalmasna, Dünyâ'nn bir imtihan sahnesi olarak açlp kapanmasndan. Âhiretin ilk istasyonu olan kabirden, berzahdan, har'den, köprüden tut, tâ Cennet-i feyz'e, saâdet-i ebediyyeye,(Elestü birabbiküm) muâhedesi olan hâdise-i ezeliyyeden, rü'yet-i cemâl-i Sübhâni olan vâka-i ebediyyeye kadar âheng ü intizâm ile ancak Kur'an- Mübîn beyan eder.
Evet, kâinat bir saray gibi idâre edip Dünya ve Âhiret'i onun iki odas olarak açp kapayan Hâlik- Zîân' ancak o Kitâb- Hâkim beyan eder.
O'nun ziyâs, ma'nâsn bilenleri de bilmeyenleri de nûrlandrr.
O'ndaki fesâhat o kadar tatldr ki binlerce def'a okunsa usanmak öyle dursun, bil'akis lezzet verir. Zîra her tekrârnda ayr bedîalar, manâlar gizlenmidir.
Âlemde hiçbir Kitâb öyle ezberlenmemidir.
Mini mini yavrunun da, pîr-i fânînin de hâfzasnda kalr.
Az bir sözden müteessir olan en ar bir hastann kulana O okunduu vakit ne kadar ho ge- lir. Ölüm döeinde sevgili yavrusunun sözüne gözünü açamayan muhtazra, O okunduu za- man, rikkatle, sürurla, safâ ile bakar, dinler, onun dimânn en tatl erbeti, kulann en mü- him zemzemi olur. Çünki kalblere kuvvet, basîretlere rü'yet, gönüllere ifâ oradan gelir.
Hulâsa günein ziyâs nasl her gün "ben güneden geldim" diye kendisini âikâr i'lân ederse, Kur'an- Mübîn de: "Ben Allah'dan geldim, ben O'nun beyânym, kelâmym" der, kendini öyle i'lân eder.
Ey nûr- irfâna tâlib hakîkat yolcusu!
uraya dikkat et, iyi oku!
Beerin hayât- ebedîsini, baht- sermedîsini, kurtarmaya ve onlara sâhib-i hakikî olan Cenâb- Hakk'n huzûruna çkabilecek bir vücûd- müktesebe-i ma'neviyye kazandrmaya gelen ve a-sl vazifeleri Allah' beyân etmek olan ve ma'rifetullah ve ahlâkyyât, ahkâm, O'nun murâd üzerine âmme-i beere tebli eden her Peygamber, nübüvvetini i'lân etdii zaman, bulunduu sâhada hangi ey revaçda ise mu'cizelerininmühimmi o cinsden gelmidir.
Meselâ: Haret-i mûsa zamannda sihir revaçda idi, mu'cize, onu cebhe alacak ekilde tecellî etdi.
Hazret-i isâ zamannda Tb revaçda idi, mu'cizeleri o ekilde zuhûr etdi.
Hazret-i Fahr-i Âlem de nübüvvetini izhâr etdikleri zaman "belâat" o kadar revaçda idi ki, en yüksek miras, en yüksek meta'; ecdaddan evlâda intikal eden milyonlar, hanlar, apartmanlar, debdebeler deil, belki ecdâdnn mânidar bir kelâm, bir cümlesi idi.
Evet, belâat o kadar revaç görmüdü ki; bâli bir edîb, bir kavmin en büyük halâskâr, en büyük kahramân- millîsi sayly
  • Açıklama
    • Ey hakikat yolcusu!
      "Dünya gidiine Kur'an ne diyor" bahsini incelemeden evvel Kur'an'n ne olduu üzerinde bir parça durmamz lâzmdr.
      Bunun için de ihlâs tedarik et,hâzr ol,öylece yüzünü Büyük Kitâb'a çevir de bak.
      Yirminci asrda Kur'an mu'cizesi karsnda kprdanmak yasak.
      Beer,ister tasdîk etsin, ister etmesin hep O'nun dedii oluyor ve olucak. Beer de ister istemez O'nun arzûsu tahtnda yürüyecek.
      Fâtr- Zü'l-celâl, o Kitâb- kerîmin ismini KUR'AN koymu, onun için dâima okunacak.
      Bu asrda Kur'an- Mübîn'in açk bir mu'cize olduunu göremeyengöz hiçbir vakit göremez.
      Elinde Kur'an bulunan kimsenin münkiri yuvarlamas hiçdir.
      KUR'AN: Hazret-i Muhammmed'in âhididir.
      KUR'AN: Beeriyyetin Fahr-i Ebedîsi olan Hazret-i Muhammed'in burhândr.
      KUR'AN: Devr-i Muhammedî'dir. Devr-i Muhammedî, mertebe-i rahmeti geçmidir. Orada rü'yet-i dîdâr- cemâl tecellîsi vardr.
      KUR'AN: Arz ve Semâ'nn, ma'nevî hazinelerinin keâfdr.
      KUR'AN: Bütün hâdisâtn tahtnda gizlenmi hakîkatlerin anahtardr.
      KUR'AN: nsân, hakîkate sevkeden yegâne müriddir.
      KUR'AN: Öyle bir Kitâb- Semâvî'dir ki; dâimâ genç ve dinçdir. Çünki ezelî ve ebedîdir.
      hlâs ve O'nun huzûruna giren herkes, diz dize, omuz omuza, yan yana oturabilir. Herkes kendi ne'esine, kendi merebine, kendi mesleine göre ondan hissesini alabilir. O fermân- ilahîdir.
      KUR'AN: Vâr olan varn bütün semâvât ve arzn hâlk nâmna bir hitaptr bi hutbe-i ezeliyedir. Onun her cihetindeki gâye, saâdet-i ebediyeye da'vetdir.
      KUR'AN: Akla nûr verir, gönüllere huzur verir, gerilii kaldrr.
      KUR'AN: Bir sr kutusudur, âkna açlr.
      lmen O'nun karsnda cebhe alnamaz. Zîrâ dâimâ hasmn muârazaya da'vet eder, ilmen ve aklen tepeler.
      O, yalnz satrlarda deil, sadrlarda da mahfuzdur.
      Akla hitâb eder, rûha hitâb eder, vicdâna hitâb eder. Onun için ahkâm- nefsâniyyesinin pençe-i kahrnda mahkûm olanlar, boulanlar O'ndan holanmazlar, fakat yine mahkûm olurlar.
      Nasl Yarasa kuu günein nûrundan zevk almaz da dâimâ zulmet ararsa, nefis zindânnda kalanlar da O'ndan holanmazlar.
      KUR'AN: Dâimâ meydandadr. Hasmn inkâr damarna iddetle vurur. Kibir ve gururla baslar Semâ'ya kalkanlar zilletle yere serer.
      KUR'AN: Sofrasnn herkese açk olduunu i'lan eder. Akllar, fikirler, rûhlar, kalbler o sofradan gdalarn doya doya alrlar.
      KUR'AN: Öyle bir Kitâb- Semâvidir ki; O'ndan bizden evvelkilerin de bizden sonrakilerin de haberi verilmidir.
      Birçok kaplar imdi kapal olup, istikbâlde geleceklere açlacakdr.
      Kur'an- Mübîn'in bahislerindeki kudret-i câmia karsnda kim kprdayabilir?

      Dikkat et!
      "Kur'an neden bahseder?" deme!
      Bak O'nun ka'rna dalan hakîkî ârif insan neler bulup çkaryor:
      O Kitâb- Mübîn: nsandan, vazifesinden, Kâinât'dan, Hâlik'ndan, Arz ve semâvât'dan, Dün-ya ve Âhiret'den bahsetdii gibi mâzi ve müstakbelin, ezel ve ebedin bütün mebâhisini de cem etmidir. Yine tûr'dan tûra geçip nutfe olan halkdan, amel sand olan kabir çukuruna girinceye kadar olan hayâtn âdâbndan tut, tâ kazâ ve kader bahislerine, hilkat-i âlemden rüz- gârlarn esmesinden, vazifelerinden, insânn kalbine ve irâdesine müdâhalesinden, bütün semâvât'n bir kabza-i kudretde bulunmasndan, yerin semerâtndan, ezhârndan, demirinden, kömüründen, mazotundan tut, tâ Semâ'nn duhanla inksâmna ve yldzlarn düüp hadsiz Fezâ'da dalmasna, Dünyâ'nn bir imtihan sahnesi olarak açlp kapanmasndan. Âhiretin ilk istasyonu olan kabirden, berzahdan, har'den, köprüden tut, tâ Cennet-i feyz'e, saâdet-i ebediyyeye,(Elestü birabbiküm) muâhedesi olan hâdise-i ezeliyyeden, rü'yet-i cemâl-i Sübhâni olan vâka-i ebediyyeye kadar âheng ü intizâm ile ancak Kur'an- Mübîn beyan eder.
      Evet, kâinat bir saray gibi idâre edip Dünya ve Âhiret'i onun iki odas olarak açp kapayan Hâlik- Zîân' ancak o Kitâb- Hâkim beyan eder.
      O'nun ziyâs, ma'nâsn bilenleri de bilmeyenleri de nûrlandrr.
      O'ndaki fesâhat o kadar tatldr ki binlerce def'a okunsa usanmak öyle dursun, bil'akis lezzet verir. Zîra her tekrârnda ayr bedîalar, manâlar gizlenmidir.
      Âlemde hiçbir Kitâb öyle ezberlenmemidir.
      Mini mini yavrunun da, pîr-i fânînin de hâfzasnda kalr.
      Az bir sözden müteessir olan en ar bir hastann kulana O okunduu vakit ne kadar ho ge- lir. Ölüm döeinde sevgili yavrusunun sözüne gözünü açamayan muhtazra, O okunduu za- man, rikkatle, sürurla, safâ ile bakar, dinler, onun dimânn en tatl erbeti, kulann en mü- him zemzemi olur. Çünki kalblere kuvvet, basîretlere rü'yet, gönüllere ifâ oradan gelir.
      Hulâsa günein ziyâs nasl her gün "ben güneden geldim" diye kendisini âikâr i'lân ederse, Kur'an- Mübîn de: "Ben Allah'dan geldim, ben O'nun beyânym, kelâmym" der, kendini öyle i'lân eder.
      Ey nûr- irfâna tâlib hakîkat yolcusu!
      uraya dikkat et, iyi oku!
      Beerin hayât- ebedîsini, baht- sermedîsini, kurtarmaya ve onlara sâhib-i hakikî olan Cenâb- Hakk'n huzûruna çkabilecek bir vücûd- müktesebe-i ma'neviyye kazandrmaya gelen ve a-sl vazifeleri Allah' beyân etmek olan ve ma'rifetullah ve ahlâkyyât, ahkâm, O'nun murâd üzerine âmme-i beere tebli eden her Peygamber, nübüvvetini i'lân etdii zaman, bulunduu sâhada hangi ey revaçda ise mu'cizelerininmühimmi o cinsden gelmidir.
      Meselâ: Haret-i mûsa zamannda sihir revaçda idi, mu'cize, onu cebhe alacak ekilde tecellî etdi.
      Hazret-i isâ zamannda Tb revaçda idi, mu'cizeleri o ekilde zuhûr etdi.
      Hazret-i Fahr-i Âlem de nübüvvetini izhâr etdikleri zaman "belâat" o kadar revaçda idi ki, en yüksek miras, en yüksek meta'; ecdaddan evlâda intikal eden milyonlar, hanlar, apartmanlar, debdebeler deil, belki ecdâdnn mânidar bir kelâm, bir cümlesi idi.
      Evet, belâat o kadar revaç görmüdü ki; bâli bir edîb, bir kavmin en büyük halâskâr, en büyük kahramân- millîsi sayly
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat