ĞĞĞĞ TUUUHHH! En Uzun Gece
Gençlik yıllarımda hep yazmak isterdim (öykü yazarı olarak anılacaktım). Yazardım da. Vapurda, çalıştığım işyerlerinde, kahvede, otobüste her yerde. Bir şeyler yazardım hep. Bilirsiniz yazının zehrine bulaşmayı...Çok kötüdür. Han kapısından girip iğne deliğinden çıkmak gibi...İlkin okuyucuya küçük bir oyun oynamak içindir, belki, her şey. Sonra farkında olmadan büyük bir oyunun içinde boğulur gibi olursun. Hayır, direkt boğulursun.
Eğer zaman içinde bir yerlerde kurnazlık edip işi kıvırabilirsen hay hay. Bunu beceremezsen yandın. Artık eski hayatına dönemezsin. Zaten yeterince iyi de yazamıyorsun (bir aptalsın). Ben beceremedim şahsen (bir aptalım). Beceremediğim gibi bir iş de tutamadım. Okurum da yok. Bu yüzden en iyi okurlarım editörlerdir. Yüzlerini buruşturduklarında katlanılır gibi değiller ama işte okursuzluktan bazen bu bile hoş geliyor insana.
Aylarca uğraştığın bir öyküye şöyle beş dakikada bir göz atıp eserini masanın bir köşesine atarlar veya ayaklarının yanı başlarında çöp tenekeleri vardır. Bazen dişileri çağırır ansızın. Oysa yazdıklarınızı aylardan beri ilk kez okuyordu. Kaleminin mürekkebini siler şaheserinizle. Gider, dişisi sebze bekliyordur evde. Apartmanda dolma partisi vardır ve sıra dişisindedir. Bir bakıma -onlar için- olmazsa olmazdır. Ya da sabah erkenden kalkmıştır.
Saçlarında yeşil plastik bigudileri...Öykünüz hakkında hüküm bildirmek üzeredir. Erkeği uyanır, kahvaltı hazırlamasını emreder! İşe geç kalmıştır. Hüküm kararı -belki de hiç- açıklanmamak üzere ertelenir. Bütün bunlar olurken sen bütün gücünle yeniden başlamışsındır yeni bir esere. Azgın bir boğa gibi üstüne üstüne gelen hayata yeniden bir mızrak saplamak istersin. Acemi bir matador olduğun için boğanın boynuzları arasında bulursun kendini. Ve müthiş taklalar atarak sırtüstü çakılırsın yere. Berbat bir kazadır. Boğa yerde hırpalamaya devam eder. Sonunun geldiğini düşünürsün ama şans eseri hayattasın. Kimse alkışlamadığı gibi yardım edenin de olmaz. Kendinden başka dostun yoktur o anda. Çünkü İspanya'dasın ve artık futbolcu olma zamanın da geçmiştir! Yeniden doğrulursun hırsla. Bir daha, bir daha, bir daha yenileceğini bile bile...İntiharı düşünürsün ama hep vazgeçersin, hayatında bir bok değişecekmiş gibi...Nedense değişmez.
- Açıklama
Gençlik yıllarımda hep yazmak isterdim (öykü yazarı olarak anılacaktım). Yazardım da. Vapurda, çalıştığım işyerlerinde, kahvede, otobüste her yerde. Bir şeyler yazardım hep. Bilirsiniz yazının zehrine bulaşmayı...Çok kötüdür. Han kapısından girip iğne deliğinden çıkmak gibi...İlkin okuyucuya küçük bir oyun oynamak içindir, belki, her şey. Sonra farkında olmadan büyük bir oyunun içinde boğulur gibi olursun. Hayır, direkt boğulursun.
Eğer zaman içinde bir yerlerde kurnazlık edip işi kıvırabilirsen hay hay. Bunu beceremezsen yandın. Artık eski hayatına dönemezsin. Zaten yeterince iyi de yazamıyorsun (bir aptalsın). Ben beceremedim şahsen (bir aptalım). Beceremediğim gibi bir iş de tutamadım. Okurum da yok. Bu yüzden en iyi okurlarım editörlerdir. Yüzlerini buruşturduklarında katlanılır gibi değiller ama işte okursuzluktan bazen bu bile hoş geliyor insana.
Aylarca uğraştığın bir öyküye şöyle beş dakikada bir göz atıp eserini masanın bir köşesine atarlar veya ayaklarının yanı başlarında çöp tenekeleri vardır. Bazen dişileri çağırır ansızın. Oysa yazdıklarınızı aylardan beri ilk kez okuyordu. Kaleminin mürekkebini siler şaheserinizle. Gider, dişisi sebze bekliyordur evde. Apartmanda dolma partisi vardır ve sıra dişisindedir. Bir bakıma -onlar için- olmazsa olmazdır. Ya da sabah erkenden kalkmıştır.
Saçlarında yeşil plastik bigudileri...Öykünüz hakkında hüküm bildirmek üzeredir. Erkeği uyanır, kahvaltı hazırlamasını emreder! İşe geç kalmıştır. Hüküm kararı -belki de hiç- açıklanmamak üzere ertelenir. Bütün bunlar olurken sen bütün gücünle yeniden başlamışsındır yeni bir esere. Azgın bir boğa gibi üstüne üstüne gelen hayata yeniden bir mızrak saplamak istersin. Acemi bir matador olduğun için boğanın boynuzları arasında bulursun kendini. Ve müthiş taklalar atarak sırtüstü çakılırsın yere. Berbat bir kazadır. Boğa yerde hırpalamaya devam eder. Sonunun geldiğini düşünürsün ama şans eseri hayattasın. Kimse alkışlamadığı gibi yardım edenin de olmaz. Kendinden başka dostun yoktur o anda. Çünkü İspanya'dasın ve artık futbolcu olma zamanın da geçmiştir! Yeniden doğrulursun hırsla. Bir daha, bir daha, bir daha yenileceğini bile bile...İntiharı düşünürsün ama hep vazgeçersin, hayatında bir bok değişecekmiş gibi...Nedense değişmez.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.