Her Kadın Önce Bir Hayaletle Sevişir %15 indirimli H. Zeynep Altan
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789944493116
Sayfa Sayısı
144
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2006-11
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2.Hamur
Dili
Türkçe

Her Kadın Önce Bir Hayaletle Sevişir

11,90TL
Satışta değil
9789944493116
416485
Her Kadın Önce Bir Hayaletle Sevişir
Her Kadın Önce Bir Hayaletle Sevişir
11.90
Her Kadın Önce Bir Hayaletle Sevişir, aşk acısını saramayan Suzan’ın ilk aşkının hayaletinde kendini arayışının öyküsü… Buna belki de kayboluşunun öyküsü demeli! Kadın yitirdiği aşkın hayaletini kovacak erkeği buluyor ama erkeğin onu kuşatacak cesareti yok. Suzan aşk girdabında, arzunun ve tutkunun sabırsız şöleninde tek başına kaybolacak!

Yazar, bu ilk romanında gerçekle düşün, hastalıkla sağlığın, gündüzle gecenin ve elbette iyi ile kötünün bıçakla kesilip ayrılamadığı yerden bakmaya cesaretlendiriyor okurunu. Yaşamın talihsiz mekânlarda sıkışıp kalmasına isyan ederek ve özellikle kaybolmak için çıkılan yolculukları özendirerek…

Elinizdeki yapıt, kadınla erkeği yaşamın içinde, aşkın içinde içtenlikle kaybolmaya davet eden uyku lezzetinde bir yolculuk. Yazar diyor ki; “Hiçbir kadın bir gece kelebeğiyle konuşacak kadar yalnız kalmamalı! Ve hiçbir erkek bu yalnızlığı küçümseyecek kadar kaba olmamalı!

“Kadın tüm varlığıyla dokundu Tarık’a. İçi erkeğe ilk kez böylesine uzandı: Araya hiçbir koşulu almadan… Bir bebeğinki kadar yumuşaktı erkeğin başı. Suzan onun saçlarında gezinirken, sahildeki hırçın dalgalardan korunan kayalı, yosunlu, minik gölcüklere girdiğinde ayaklarını saran ılık dokunuşu hissetti. Ellerinin altında duyumsadığı mutluluğu duyurdu ona: ‘Ne kadar yumuşaksın’. Tarık hemen atıldı denetimindeki son yelkenlinin kanadı da suya düşüyormuş gibi: ‘Erkek asla yumuşak değildir’. Suzan onun sözlerini bu kez gerçek bir gülümsemeyle karşıladı. Anlamlı tek şey yaşadığı şu andı: Varlığının hiçbir yere gitmek istemeyen, olduğu yerde olmakla doyumlu soluğu.”
  • Açıklama
    • Her Kadın Önce Bir Hayaletle Sevişir, aşk acısını saramayan Suzan’ın ilk aşkının hayaletinde kendini arayışının öyküsü… Buna belki de kayboluşunun öyküsü demeli! Kadın yitirdiği aşkın hayaletini kovacak erkeği buluyor ama erkeğin onu kuşatacak cesareti yok. Suzan aşk girdabında, arzunun ve tutkunun sabırsız şöleninde tek başına kaybolacak!

      Yazar, bu ilk romanında gerçekle düşün, hastalıkla sağlığın, gündüzle gecenin ve elbette iyi ile kötünün bıçakla kesilip ayrılamadığı yerden bakmaya cesaretlendiriyor okurunu. Yaşamın talihsiz mekânlarda sıkışıp kalmasına isyan ederek ve özellikle kaybolmak için çıkılan yolculukları özendirerek…

      Elinizdeki yapıt, kadınla erkeği yaşamın içinde, aşkın içinde içtenlikle kaybolmaya davet eden uyku lezzetinde bir yolculuk. Yazar diyor ki; “Hiçbir kadın bir gece kelebeğiyle konuşacak kadar yalnız kalmamalı! Ve hiçbir erkek bu yalnızlığı küçümseyecek kadar kaba olmamalı!

      “Kadın tüm varlığıyla dokundu Tarık’a. İçi erkeğe ilk kez böylesine uzandı: Araya hiçbir koşulu almadan… Bir bebeğinki kadar yumuşaktı erkeğin başı. Suzan onun saçlarında gezinirken, sahildeki hırçın dalgalardan korunan kayalı, yosunlu, minik gölcüklere girdiğinde ayaklarını saran ılık dokunuşu hissetti. Ellerinin altında duyumsadığı mutluluğu duyurdu ona: ‘Ne kadar yumuşaksın’. Tarık hemen atıldı denetimindeki son yelkenlinin kanadı da suya düşüyormuş gibi: ‘Erkek asla yumuşak değildir’. Suzan onun sözlerini bu kez gerçek bir gülümsemeyle karşıladı. Anlamlı tek şey yaşadığı şu andı: Varlığının hiçbir yere gitmek istemeyen, olduğu yerde olmakla doyumlu soluğu.”
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat