20. yüzyıl Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan İhsan Cemal Karaburçak, akademik eğitimi reddederek kendini geliştirmiş sayılı otodidakt sanatçılardandır. Uzun yıllar sürdürdüğü memuriyet döneminde resimle tanışan, yaşamının büyük bölümünü geçirdiği Ankara'da evinin bir odasında dönüştürdüğü mütevazi atölyesinde çalışmalarını sürdüren Karaburçak, Türk resminin değeri yıllar geçtikçe anlaşılan gizli kalmış ustaları arasında yer alıyor. Retrospektif niteliğindeki bu sergi, özgün üslubu kadar renkleri, özellikle de tuvaline imzası kadar yer etmiş "mor"uyla tanınan İhsan Cemal Karaburçak'ı yeniden tanıma fırsatı verdi. Resim fırçasını eline ilk kez 1930 yılında, Telgraf İşleri Müdürlüğü'ndeki görevi gereği bulunduğu Paris'teyken kaydolduğu École Universelle'de alan ancak katı öğretim kuralları ve sanat anlayışına uygun düşmemesi sebebiyle yarıda bırakıp kendi kendini yetiştirmeye karar veren Karaburçak, modern sanatı yakından incelemiş, herhangi bir akım ya da üsluba bağlı kalmadan kendine özgü bir resim dili oluşturmuştur. 1930-1970 yılları arasında portre, natürmort, doğa görünümleri, kent manzaraları, gece manzaraları, soyutlamalar ve soyut çalışmalar olmak üzere pek çok konuda eserler üretmiştir.
As one of the most original artists of 20th century Turkish painting, İhsan Cemal Karaburçak is among the rare autodidactic artists who developed his art by refusing to engage in academic training. Karaburçak's interest in painting grew during his long years in public service. He transformed one of the rooms of his house into a modest studio in Ankara where he spent most of his life. He is one of the well-kept secrets of Turkish painting, whose true value is further appreciated over the years. Retrospective in nature, this exhibition provided the opportunity to re-familiarize oneself with İhsan Cemal Karaburçak, who is recognized as much for his authentic style, as for his colours, particularly his signature "purple" that left an imprint on his canvases. İhsan Cemal Karaburçak, picked up a paintbrush for the first time in 1930, when he was enrolled at École Universelle in Paris, where he was working at the Directorate of Telegraph Services. Despite his hopes of developing his conception of art, École Universelle disappointed him with its rigid rules of instruction. An avid follower of modern art, he created a unique pictorial language without being influenced by the movements of his period. Between 1930 and 1970, Karaburçak produced many works including portraits, still-lifes, cityscapes, nocturnes, landscapes, abstractions, and abstract works.
- Açıklama
20. yüzyıl Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan İhsan Cemal Karaburçak, akademik eğitimi reddederek kendini geliştirmiş sayılı otodidakt sanatçılardandır. Uzun yıllar sürdürdüğü memuriyet döneminde resimle tanışan, yaşamının büyük bölümünü geçirdiği Ankara'da evinin bir odasında dönüştürdüğü mütevazi atölyesinde çalışmalarını sürdüren Karaburçak, Türk resminin değeri yıllar geçtikçe anlaşılan gizli kalmış ustaları arasında yer alıyor. Retrospektif niteliğindeki bu sergi, özgün üslubu kadar renkleri, özellikle de tuvaline imzası kadar yer etmiş "mor"uyla tanınan İhsan Cemal Karaburçak'ı yeniden tanıma fırsatı verdi. Resim fırçasını eline ilk kez 1930 yılında, Telgraf İşleri Müdürlüğü'ndeki görevi gereği bulunduğu Paris'teyken kaydolduğu École Universelle'de alan ancak katı öğretim kuralları ve sanat anlayışına uygun düşmemesi sebebiyle yarıda bırakıp kendi kendini yetiştirmeye karar veren Karaburçak, modern sanatı yakından incelemiş, herhangi bir akım ya da üsluba bağlı kalmadan kendine özgü bir resim dili oluşturmuştur. 1930-1970 yılları arasında portre, natürmort, doğa görünümleri, kent manzaraları, gece manzaraları, soyutlamalar ve soyut çalışmalar olmak üzere pek çok konuda eserler üretmiştir.
As one of the most original artists of 20th century Turkish painting, İhsan Cemal Karaburçak is among the rare autodidactic artists who developed his art by refusing to engage in academic training. Karaburçak's interest in painting grew during his long years in public service. He transformed one of the rooms of his house into a modest studio in Ankara where he spent most of his life. He is one of the well-kept secrets of Turkish painting, whose true value is further appreciated over the years. Retrospective in nature, this exhibition provided the opportunity to re-familiarize oneself with İhsan Cemal Karaburçak, who is recognized as much for his authentic style, as for his colours, particularly his signature "purple" that left an imprint on his canvases. İhsan Cemal Karaburçak, picked up a paintbrush for the first time in 1930, when he was enrolled at École Universelle in Paris, where he was working at the Directorate of Telegraph Services. Despite his hopes of developing his conception of art, École Universelle disappointed him with its rigid rules of instruction. An avid follower of modern art, he created a unique pictorial language without being influenced by the movements of his period. Between 1930 and 1970, Karaburçak produced many works including portraits, still-lifes, cityscapes, nocturnes, landscapes, abstractions, and abstract works.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.