Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789756596203
Boyut
165-235
Sayfa Sayısı
159
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2003
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
9789756596203
365414
https://www.kitapburada.com/istanbulun-fetih-gunlugu-p365414.html
İstanbulun Fetih Günlüğü
15.30
Coğrafi konumu ve tarihi gelişimi yanında içerisinde bir hazine gibi sakladığı önemli kültür varlıkları ile her zaman bir cazibe merkezi olan şehirlerin kraliçesi İstanbul, tarih boyunca defalarca muhtelif güçlerce ele geçirilmek istenmiştir.
Türkler, İranlılar, Müslüman Araplar, Ruslar ve Latinler, stratejik önemi olan bu şehri alarak siyasi güçlerini bu vesile ile dünyaya kabul ettirmek bu şehrin güçlü surları önüne gelmişler, ancak başarısız olmuşlardır. Müslüman devletler Hz. Peygamberin İstanbul'un feth edilmesi gerektiğini ve bir gün mutlaka feth edileceği müjdesini şehre yönelik teşebbüslerinin güç kaynağı olarak görmüşlerdir. Temsil ettiği değerler ile büyük bir devlet olma niyetini taşıyan Osmanlı Devleti de doğal olarak bu tarihi rekabete katılacaktı. Yıldırım Bayezid, Musa Çelebi ve II. Murad'ın İstanbul üzerine uyguladıkları siyasi baskı bazen çok bunaltıcı olmuş ve fethin an meselesi olduğunu göstermiş ise de, bu şehre sahip olmanın şimdiye kadar uygulanmamış yeni politika ve harf tekniklerini tespit ve icat etmekten geçtiği ortaya çıkmıştı.
Aldığı ciddi eğitimin sonucu olarak Fatih Sultan Mehmed, daha ilk hükümdarlığında bu niyetini ortaya koymuşsa da, Ankara Savaşı'nın devlet yöneticileri üzerindeki olumsuz izleri şimdilik temkinli ve ihtiyatlı davranmak isteyen grubun görüşlerinin üstün gelmesine yol açtı. Sultan II. Mehmed, ikinci hükümdarlığında tüm dikkatini bu tarihi projeye verdi ve fetih harekatını engellemesi ve buna zorluk çıkarması muhtemel olan bütün siyasi güçlerle barış anlaşması yaparak onların tarafsız, Bizans'ın da hamisiz kalmasını sağladı. Rumelihisarı'nın inşası, güçlü topların dökümü, yürüyen savaş makineleri, ilk defa şehrin denizden de kuşatılması, gemilerin karaya indirilmesi, surların altından tüneller kazılması ve daha birçok teknikler kullanılarak sürdürülen yoğun bir kuşatma neticesinde, barış yolu ile ele geçirilmek için birkaç defa teşebbüste bulunulmasına rağmen İmparatorun bu teklifleri reddetmesi üzerine umumi bir hücumla 29 Mayıs 1453 Salı günü sabah vakti şehir Türk birliklerinin eline geçmiş oldu.
Sultan Mehmet, Ebü'l-feth ve Fatih unvanlarını sadece yüzyıllardır direnen bu şehre hakim olduğu için almadığını, daha ilk anlardan itibaren aldığı ve titizlikle uyguladığı önemli kararlarla gösterdi. Nitekim canlarından, mallarından ve geleceklerinden ümitsiz bir şekilde büyük bir telaş, tedirginlik ve korku içerisinde olan şehir sakinlerini her yönden güven içerisinde olduklarını bildirerek teskin ettiği gibi, şehri nüfus, ticaret, ilim ve sanat açısından gerçek anlamda şehirlerin kraliçesi yapacak ve ona Türk şehri görünümünü kazandıracak bir dizi çalışmayı birbiri arkasına başlattı. Eldeki Osmanlı ve Batılı kaynakların sunduğu imkanla bu tarihi gelişmeleri günü gününe izleme şansı kullanılarak İstanbul'un Fetih Günlüğü çalışması ile Fatih Sultan Mehmed'in hayatının projesi olarak gördüğü bu olaylar zinciri, kronolojik sıralama yanında ayrıntıları notlarda verilerek bir arada sunulmuştur.
Türkler, İranlılar, Müslüman Araplar, Ruslar ve Latinler, stratejik önemi olan bu şehri alarak siyasi güçlerini bu vesile ile dünyaya kabul ettirmek bu şehrin güçlü surları önüne gelmişler, ancak başarısız olmuşlardır. Müslüman devletler Hz. Peygamberin İstanbul'un feth edilmesi gerektiğini ve bir gün mutlaka feth edileceği müjdesini şehre yönelik teşebbüslerinin güç kaynağı olarak görmüşlerdir. Temsil ettiği değerler ile büyük bir devlet olma niyetini taşıyan Osmanlı Devleti de doğal olarak bu tarihi rekabete katılacaktı. Yıldırım Bayezid, Musa Çelebi ve II. Murad'ın İstanbul üzerine uyguladıkları siyasi baskı bazen çok bunaltıcı olmuş ve fethin an meselesi olduğunu göstermiş ise de, bu şehre sahip olmanın şimdiye kadar uygulanmamış yeni politika ve harf tekniklerini tespit ve icat etmekten geçtiği ortaya çıkmıştı.
Aldığı ciddi eğitimin sonucu olarak Fatih Sultan Mehmed, daha ilk hükümdarlığında bu niyetini ortaya koymuşsa da, Ankara Savaşı'nın devlet yöneticileri üzerindeki olumsuz izleri şimdilik temkinli ve ihtiyatlı davranmak isteyen grubun görüşlerinin üstün gelmesine yol açtı. Sultan II. Mehmed, ikinci hükümdarlığında tüm dikkatini bu tarihi projeye verdi ve fetih harekatını engellemesi ve buna zorluk çıkarması muhtemel olan bütün siyasi güçlerle barış anlaşması yaparak onların tarafsız, Bizans'ın da hamisiz kalmasını sağladı. Rumelihisarı'nın inşası, güçlü topların dökümü, yürüyen savaş makineleri, ilk defa şehrin denizden de kuşatılması, gemilerin karaya indirilmesi, surların altından tüneller kazılması ve daha birçok teknikler kullanılarak sürdürülen yoğun bir kuşatma neticesinde, barış yolu ile ele geçirilmek için birkaç defa teşebbüste bulunulmasına rağmen İmparatorun bu teklifleri reddetmesi üzerine umumi bir hücumla 29 Mayıs 1453 Salı günü sabah vakti şehir Türk birliklerinin eline geçmiş oldu.
Sultan Mehmet, Ebü'l-feth ve Fatih unvanlarını sadece yüzyıllardır direnen bu şehre hakim olduğu için almadığını, daha ilk anlardan itibaren aldığı ve titizlikle uyguladığı önemli kararlarla gösterdi. Nitekim canlarından, mallarından ve geleceklerinden ümitsiz bir şekilde büyük bir telaş, tedirginlik ve korku içerisinde olan şehir sakinlerini her yönden güven içerisinde olduklarını bildirerek teskin ettiği gibi, şehri nüfus, ticaret, ilim ve sanat açısından gerçek anlamda şehirlerin kraliçesi yapacak ve ona Türk şehri görünümünü kazandıracak bir dizi çalışmayı birbiri arkasına başlattı. Eldeki Osmanlı ve Batılı kaynakların sunduğu imkanla bu tarihi gelişmeleri günü gününe izleme şansı kullanılarak İstanbul'un Fetih Günlüğü çalışması ile Fatih Sultan Mehmed'in hayatının projesi olarak gördüğü bu olaylar zinciri, kronolojik sıralama yanında ayrıntıları notlarda verilerek bir arada sunulmuştur.
- Açıklama
- Coğrafi konumu ve tarihi gelişimi yanında içerisinde bir hazine gibi sakladığı önemli kültür varlıkları ile her zaman bir cazibe merkezi olan şehirlerin kraliçesi İstanbul, tarih boyunca defalarca muhtelif güçlerce ele geçirilmek istenmiştir.
Türkler, İranlılar, Müslüman Araplar, Ruslar ve Latinler, stratejik önemi olan bu şehri alarak siyasi güçlerini bu vesile ile dünyaya kabul ettirmek bu şehrin güçlü surları önüne gelmişler, ancak başarısız olmuşlardır. Müslüman devletler Hz. Peygamberin İstanbul'un feth edilmesi gerektiğini ve bir gün mutlaka feth edileceği müjdesini şehre yönelik teşebbüslerinin güç kaynağı olarak görmüşlerdir. Temsil ettiği değerler ile büyük bir devlet olma niyetini taşıyan Osmanlı Devleti de doğal olarak bu tarihi rekabete katılacaktı. Yıldırım Bayezid, Musa Çelebi ve II. Murad'ın İstanbul üzerine uyguladıkları siyasi baskı bazen çok bunaltıcı olmuş ve fethin an meselesi olduğunu göstermiş ise de, bu şehre sahip olmanın şimdiye kadar uygulanmamış yeni politika ve harf tekniklerini tespit ve icat etmekten geçtiği ortaya çıkmıştı.
Aldığı ciddi eğitimin sonucu olarak Fatih Sultan Mehmed, daha ilk hükümdarlığında bu niyetini ortaya koymuşsa da, Ankara Savaşı'nın devlet yöneticileri üzerindeki olumsuz izleri şimdilik temkinli ve ihtiyatlı davranmak isteyen grubun görüşlerinin üstün gelmesine yol açtı. Sultan II. Mehmed, ikinci hükümdarlığında tüm dikkatini bu tarihi projeye verdi ve fetih harekatını engellemesi ve buna zorluk çıkarması muhtemel olan bütün siyasi güçlerle barış anlaşması yaparak onların tarafsız, Bizans'ın da hamisiz kalmasını sağladı. Rumelihisarı'nın inşası, güçlü topların dökümü, yürüyen savaş makineleri, ilk defa şehrin denizden de kuşatılması, gemilerin karaya indirilmesi, surların altından tüneller kazılması ve daha birçok teknikler kullanılarak sürdürülen yoğun bir kuşatma neticesinde, barış yolu ile ele geçirilmek için birkaç defa teşebbüste bulunulmasına rağmen İmparatorun bu teklifleri reddetmesi üzerine umumi bir hücumla 29 Mayıs 1453 Salı günü sabah vakti şehir Türk birliklerinin eline geçmiş oldu.
Sultan Mehmet, Ebü'l-feth ve Fatih unvanlarını sadece yüzyıllardır direnen bu şehre hakim olduğu için almadığını, daha ilk anlardan itibaren aldığı ve titizlikle uyguladığı önemli kararlarla gösterdi. Nitekim canlarından, mallarından ve geleceklerinden ümitsiz bir şekilde büyük bir telaş, tedirginlik ve korku içerisinde olan şehir sakinlerini her yönden güven içerisinde olduklarını bildirerek teskin ettiği gibi, şehri nüfus, ticaret, ilim ve sanat açısından gerçek anlamda şehirlerin kraliçesi yapacak ve ona Türk şehri görünümünü kazandıracak bir dizi çalışmayı birbiri arkasına başlattı. Eldeki Osmanlı ve Batılı kaynakların sunduğu imkanla bu tarihi gelişmeleri günü gününe izleme şansı kullanılarak İstanbul'un Fetih Günlüğü çalışması ile Fatih Sultan Mehmed'in hayatının projesi olarak gördüğü bu olaylar zinciri, kronolojik sıralama yanında ayrıntıları notlarda verilerek bir arada sunulmuştur.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.