Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789944321095
Boyut
135-195
Sayfa Sayısı
259
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Çeviren
Hrand D. Andreasyan
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Polonyalı Bir Seyyahın Gözünden16. Asır Türkiyesi
Yazar:
Polonyalı Simeon
Yayınevi : Karma Kitaplar
12,00TL
Satışta değil
9789944321095
412182
https://www.kitapburada.com/kitap/16-asir-turkiyesi
16. Asır Türkiyesi Polonyalı Bir Seyyahın Gözünden
12.00
İstanbul kimindir? Aşkı için Kızkulesine giderken hain bir planla denizde boğulan maşukun mu yoksa bu kente sahip olmak için hayatını feda eden ve boğazdaki sahipsiz mezarda yatan isimsiz askerin mi? Septim Severusun mu, Konstantinin mi, yoksa Fatihin mi?
İstanbul bu kentte yaşayan ve bu kenti gören, seven, aşık olan herkesindir aslında. Anadolu da hem bizimdir hem Diyojenin hem de ismini bilemediğimiz Hitit köylüsünün. Anadolu handır, İstanbul da kapısı Aşktır Anadolu, sevdadır İstanbul
İstanbulun ve Anadolunun sevda türküsü yüzyıllardır değişik dillerde söylendi. Hiç bitmedi bu türkü
Kimi zaman bir Ermeni seslendirdi, kimi zaman bir Müslüman, kimi zaman da bir Ceneviz gezgini Kim simidiyle beslediyse İstanbulun martısını o çığırdı bu kentin türküsünü Kim gezdiyse Anadolunun tozlu yollarını o anlattı, bin yıllardır eskimeyen bu güzelliği Şimdi de, Polonyalı bir gezgin anlatıyor bize Anadoluyu, İstanbulu!
Polonyalı Simeon, bu kitabın sayfaları arasında İstanbul ve Anadoluya nostaljik bir geziye çıkarıyor okuru
Bir gün, bir şehirliden rica ettim ve onunla beraber, herkesin gıpta ettiği Ayasofyaya gittim. Şeyhlere bahşiş verdik ve bizi içeriye aldılar. Mabedin büyüklüğünü, yüksekliğini ve güzelliğini temaşa ederek hayran olduk ve Allaha şükrettik. Hiçbir yerde böyle bir bina görmüş değiliz. Orada şaşılacak derecede büyüklükte ve kalınlıkta zarif ve güzel birçok mermer sütunlar gördük. Sütunlar muhtelif boy ve kalınlıkta olduğu gibi kırmızı, beyaz, mavi, yeşil siyah ve erguvani bazıları da benekli mermerden idi. Bir kısım sütunlar çukurlu olarak yontulmuş, bu çukurlar yaldızla ve mavi renklerle doldurulmuştu. Bu sanat güzelliğini tadabilmesi için insanın bir gözü olmalı
İstanbul bu kentte yaşayan ve bu kenti gören, seven, aşık olan herkesindir aslında. Anadolu da hem bizimdir hem Diyojenin hem de ismini bilemediğimiz Hitit köylüsünün. Anadolu handır, İstanbul da kapısı Aşktır Anadolu, sevdadır İstanbul
İstanbulun ve Anadolunun sevda türküsü yüzyıllardır değişik dillerde söylendi. Hiç bitmedi bu türkü
Kimi zaman bir Ermeni seslendirdi, kimi zaman bir Müslüman, kimi zaman da bir Ceneviz gezgini Kim simidiyle beslediyse İstanbulun martısını o çığırdı bu kentin türküsünü Kim gezdiyse Anadolunun tozlu yollarını o anlattı, bin yıllardır eskimeyen bu güzelliği Şimdi de, Polonyalı bir gezgin anlatıyor bize Anadoluyu, İstanbulu!
Polonyalı Simeon, bu kitabın sayfaları arasında İstanbul ve Anadoluya nostaljik bir geziye çıkarıyor okuru
Bir gün, bir şehirliden rica ettim ve onunla beraber, herkesin gıpta ettiği Ayasofyaya gittim. Şeyhlere bahşiş verdik ve bizi içeriye aldılar. Mabedin büyüklüğünü, yüksekliğini ve güzelliğini temaşa ederek hayran olduk ve Allaha şükrettik. Hiçbir yerde böyle bir bina görmüş değiliz. Orada şaşılacak derecede büyüklükte ve kalınlıkta zarif ve güzel birçok mermer sütunlar gördük. Sütunlar muhtelif boy ve kalınlıkta olduğu gibi kırmızı, beyaz, mavi, yeşil siyah ve erguvani bazıları da benekli mermerden idi. Bir kısım sütunlar çukurlu olarak yontulmuş, bu çukurlar yaldızla ve mavi renklerle doldurulmuştu. Bu sanat güzelliğini tadabilmesi için insanın bir gözü olmalı
- Açıklama
- İstanbul kimindir? Aşkı için Kızkulesine giderken hain bir planla denizde boğulan maşukun mu yoksa bu kente sahip olmak için hayatını feda eden ve boğazdaki sahipsiz mezarda yatan isimsiz askerin mi? Septim Severusun mu, Konstantinin mi, yoksa Fatihin mi?
İstanbul bu kentte yaşayan ve bu kenti gören, seven, aşık olan herkesindir aslında. Anadolu da hem bizimdir hem Diyojenin hem de ismini bilemediğimiz Hitit köylüsünün. Anadolu handır, İstanbul da kapısı Aşktır Anadolu, sevdadır İstanbul
İstanbulun ve Anadolunun sevda türküsü yüzyıllardır değişik dillerde söylendi. Hiç bitmedi bu türkü
Kimi zaman bir Ermeni seslendirdi, kimi zaman bir Müslüman, kimi zaman da bir Ceneviz gezgini Kim simidiyle beslediyse İstanbulun martısını o çığırdı bu kentin türküsünü Kim gezdiyse Anadolunun tozlu yollarını o anlattı, bin yıllardır eskimeyen bu güzelliği Şimdi de, Polonyalı bir gezgin anlatıyor bize Anadoluyu, İstanbulu!
Polonyalı Simeon, bu kitabın sayfaları arasında İstanbul ve Anadoluya nostaljik bir geziye çıkarıyor okuru
Bir gün, bir şehirliden rica ettim ve onunla beraber, herkesin gıpta ettiği Ayasofyaya gittim. Şeyhlere bahşiş verdik ve bizi içeriye aldılar. Mabedin büyüklüğünü, yüksekliğini ve güzelliğini temaşa ederek hayran olduk ve Allaha şükrettik. Hiçbir yerde böyle bir bina görmüş değiliz. Orada şaşılacak derecede büyüklükte ve kalınlıkta zarif ve güzel birçok mermer sütunlar gördük. Sütunlar muhtelif boy ve kalınlıkta olduğu gibi kırmızı, beyaz, mavi, yeşil siyah ve erguvani bazıları da benekli mermerden idi. Bir kısım sütunlar çukurlu olarak yontulmuş, bu çukurlar yaldızla ve mavi renklerle doldurulmuştu. Bu sanat güzelliğini tadabilmesi için insanın bir gözü olmalı
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.