Osmanlı Devleti'nde devletin, bütün askeri ve sivil kurumlarıyla güçlü olduğu zamanlar çıkan ayaklanma ve isyan hareketleri ortadan kaldırılarak zararları çok çabuk telafi edilmiştir. Devletin zayıf olduğu dönemlerde ise iktisadi, sosyal ve siyasi sebeplerden ortaya çıkmış isyan hareketleri, devlet üzerinde ciddi ve sarsıcı etkiler yapmıştır. Bu çalışmada 1699 Kalofça Anlaşması'ndan sonra Osmanlı Devleti‟nin önemli bir zamanına tesadüf eden 1703 Edirne Vakası ele alınmıştır. 1703 Edirne Vakası, Edirne'de ikamet halinde bulunan Padişah II.Mustafa‟nın saltanatına karşı, görünüşte 1703 Gürcistan Seferi'ne gönderilen cebeci asker tarafından başlatılan; fakat devlet içerisinde yer alan veziriazam, harem ağaları, kapıkulu ordusu ve diğer bürokratik kadroların kendi aralarındaki mücadelesiyle ortaya çıkmış bir isyan hareketi idi. Bu isyan hareketi 1695-1703 yılları arasında devletin kaderinde belirleyici bir aktör olan ġeyhülislam Feyzullah Efendi ve çevresine karşı yapılmıştır. Özellikle bu dönemin siyasi figürleri olan Padişah II.Mustafa ile ġeyhülislam Feyzullah Efendi'ye karşı devletin çeşitli kademelerinde bulunarak veziriazamlık mevkiinde bulunmuş olan Amcazade Hüseyin Paşa, Daltaban Mustafa Paşa ve Rami Mehmed Paşa'nın vermiş olduğu mücadeleler ele alınmıştır. Bu bağlamda çalıĢmada ġeyhülislam Feyzullah Efendi ve ailesinin devlete hakim gelmiş yapısı ve Şeyhülislamlık makamı ön plana çıkmıştır. 1703 Edirne Vakası ismiyle ön plana çıkmış isyan hareketi derinlenmesine incelenerek çalışma: 1-İsyanın sebepleri 2-İsyanın ortaya çıkışı 3- İsyan sonrası genel durum olmak üzere, üç ana başlık ve bir çok alt baĢlık altında toplanmıştır. Çalışmada dönemin başlıca kaynakları olan Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, o dönemin çağdaş yazarları ve kaleme alınmış araştırma ve inceleme amaçlı bir çok eserden istifade edilmiştir. Uzun bir sürecin mahsülü olmasına rağmen çalışmada eksiklikler bulunabilir. Buna rağmen çalışmanın akademik ve bilimsel anlamda Osmanlı tarih araştırmalarına önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
Çalışmada değerli fikirlerinden istifade ettiğim kıymetli hocalarım Prof. Dr. Behset Karaca ve Prof. Dr. Zafer Gölen‟e Ģükranlarımı sunarım.
- Açıklama
Osmanlı Devleti'nde devletin, bütün askeri ve sivil kurumlarıyla güçlü olduğu zamanlar çıkan ayaklanma ve isyan hareketleri ortadan kaldırılarak zararları çok çabuk telafi edilmiştir. Devletin zayıf olduğu dönemlerde ise iktisadi, sosyal ve siyasi sebeplerden ortaya çıkmış isyan hareketleri, devlet üzerinde ciddi ve sarsıcı etkiler yapmıştır. Bu çalışmada 1699 Kalofça Anlaşması'ndan sonra Osmanlı Devleti‟nin önemli bir zamanına tesadüf eden 1703 Edirne Vakası ele alınmıştır. 1703 Edirne Vakası, Edirne'de ikamet halinde bulunan Padişah II.Mustafa‟nın saltanatına karşı, görünüşte 1703 Gürcistan Seferi'ne gönderilen cebeci asker tarafından başlatılan; fakat devlet içerisinde yer alan veziriazam, harem ağaları, kapıkulu ordusu ve diğer bürokratik kadroların kendi aralarındaki mücadelesiyle ortaya çıkmış bir isyan hareketi idi. Bu isyan hareketi 1695-1703 yılları arasında devletin kaderinde belirleyici bir aktör olan ġeyhülislam Feyzullah Efendi ve çevresine karşı yapılmıştır. Özellikle bu dönemin siyasi figürleri olan Padişah II.Mustafa ile ġeyhülislam Feyzullah Efendi'ye karşı devletin çeşitli kademelerinde bulunarak veziriazamlık mevkiinde bulunmuş olan Amcazade Hüseyin Paşa, Daltaban Mustafa Paşa ve Rami Mehmed Paşa'nın vermiş olduğu mücadeleler ele alınmıştır. Bu bağlamda çalıĢmada ġeyhülislam Feyzullah Efendi ve ailesinin devlete hakim gelmiş yapısı ve Şeyhülislamlık makamı ön plana çıkmıştır. 1703 Edirne Vakası ismiyle ön plana çıkmış isyan hareketi derinlenmesine incelenerek çalışma: 1-İsyanın sebepleri 2-İsyanın ortaya çıkışı 3- İsyan sonrası genel durum olmak üzere, üç ana başlık ve bir çok alt baĢlık altında toplanmıştır. Çalışmada dönemin başlıca kaynakları olan Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, o dönemin çağdaş yazarları ve kaleme alınmış araştırma ve inceleme amaçlı bir çok eserden istifade edilmiştir. Uzun bir sürecin mahsülü olmasına rağmen çalışmada eksiklikler bulunabilir. Buna rağmen çalışmanın akademik ve bilimsel anlamda Osmanlı tarih araştırmalarına önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
Çalışmada değerli fikirlerinden istifade ettiğim kıymetli hocalarım Prof. Dr. Behset Karaca ve Prof. Dr. Zafer Gölen‟e Ģükranlarımı sunarım.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.