%25
18. Yüzyıl Türkiyesinde Örf ve Adetler Ignatius Mouradgea d'Ohsson
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052215159
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
256
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2020-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

18. Yüzyıl Türkiyesinde Örf ve Adetler

42,00TL
31,50TL
%25
Satışta değil
9786052215159
821614
18. Yüzyıl Türkiyesinde Örf ve Adetler
18. Yüzyıl Türkiyesinde Örf ve Adetler
31.50

Kutsal kitap olarak Kur'ân-ı Kerîm'i tanıyanların zihnine ve hâfızasına nakşedilmiş olan bu prensipler, onları, yeryüzündeki insanların en insaniyetlisi, en hayırseveri hâline getirmiştir.

Bütün bu faziletlere rağmen ecnebîlerin “barbar” demesi, “yırtıcı” bulması; savaşmalarına göre hüküm verilmesinden ileri gelir. Gerçekten Müslümanlar canlarını esirgemeden savaşırlar; düşmanları, aynı zamanda dinlerinin de düşmanıdır. Bu şecaat, Türkler'e sadece dinlerinden değil; aynı zamanda millî karakterlerinden gelir. Ama bir milletin gerçek karakteri savaş alanının silâh gürültüleri arasında tayin edilemez. Türkler'i gerçekten tanımak isteyenler; onların faziletlerini değerlendirmeli, törelerinde, karakterlerinde ve fiillerindeki tesirlerini muhakeme etmeli; onları barış zamanındaki örf ve âdetleri içinde incelemelidir.

Filhakika Türkler; savaşta ne kadar sert ne kadar mağrur ve yırtıcıysalar, barışta da o kadar sakindirler. En büyük kahramanlıkları gösteren, gözlerini kırpmadan ateşe atılan bu insanlar, günlük hayatlarına döndükleri zaman gerçek karakterlerini alırlar. O zaman onların beşerî duygularla dolu, hayırsever kimseler olduğu anlaşılır. Bu duygu bütün Türkler'e şâmildir; hepsinin de ruhuna öylesine derin bir şekilde işlemiştir ki savaşta birer cesaret âbidesi olan bu kimseler; barışta fakir babası, düşkünün dostu olur; içlerinde en kötüsü, en hasîsi bile yine de bir vazife olarak iyilik etmekten çekinmez.

  • Açıklama
    • Kutsal kitap olarak Kur'ân-ı Kerîm'i tanıyanların zihnine ve hâfızasına nakşedilmiş olan bu prensipler, onları, yeryüzündeki insanların en insaniyetlisi, en hayırseveri hâline getirmiştir.

      Bütün bu faziletlere rağmen ecnebîlerin “barbar” demesi, “yırtıcı” bulması; savaşmalarına göre hüküm verilmesinden ileri gelir. Gerçekten Müslümanlar canlarını esirgemeden savaşırlar; düşmanları, aynı zamanda dinlerinin de düşmanıdır. Bu şecaat, Türkler'e sadece dinlerinden değil; aynı zamanda millî karakterlerinden gelir. Ama bir milletin gerçek karakteri savaş alanının silâh gürültüleri arasında tayin edilemez. Türkler'i gerçekten tanımak isteyenler; onların faziletlerini değerlendirmeli, törelerinde, karakterlerinde ve fiillerindeki tesirlerini muhakeme etmeli; onları barış zamanındaki örf ve âdetleri içinde incelemelidir.

      Filhakika Türkler; savaşta ne kadar sert ne kadar mağrur ve yırtıcıysalar, barışta da o kadar sakindirler. En büyük kahramanlıkları gösteren, gözlerini kırpmadan ateşe atılan bu insanlar, günlük hayatlarına döndükleri zaman gerçek karakterlerini alırlar. O zaman onların beşerî duygularla dolu, hayırsever kimseler olduğu anlaşılır. Bu duygu bütün Türkler'e şâmildir; hepsinin de ruhuna öylesine derin bir şekilde işlemiştir ki savaşta birer cesaret âbidesi olan bu kimseler; barışta fakir babası, düşkünün dostu olur; içlerinde en kötüsü, en hasîsi bile yine de bir vazife olarak iyilik etmekten çekinmez.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat