İngiliz edebiyatının önde gelen isimlerinden George Orwell'ın, ülkemizde kuşkusuz en çok bilinen romanı “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” olmuştur. Yazarın İskoçya'da veremle boğuştuğu sırada (1947-1948) kaleme aldığı bu eser, totaliter merkezli tek bir partinin propaganda, manipülasyon, beyin yıkama ve korku ile yönettiği -olası- geleceğe ilişkin distopik bir kâbus senaryosu olarak işlenmiştir.
Eser için ilk düşünülen isim “Avrupa'daki Son Adam” olmasına rağmen daha sonra değiştirilerek bugünkü halini almıştır. Birçokları tarafından sosyalizm karşıtı olarak nitelendirilse de yazara göre bu roman sosyalizme veya (o dönem destekçisi olduğu) Britanya İşçi Partisi'ne bir saldırı kastıyla yazılmamış, bununla birlikte komünizm ve faşizmde kısmen gerçekleşmiş olan ve merkezileştirilmiş ekonomilerin yol açabileceği bozukluklara değinilmektedir.
Eser, bireyselliğin ve özel hayatın olmadığı, insanların manipüle edilerek zihinlerinin kontrol altına alındığı ve makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü, ne yazık ki geçmişte ve günümüzdeki durumlar göz önüne alındığında her an yaşanması muhtemel bir dönemi en ince ayrıntısına kadar detaylandırması özelliği ile de ütopik olduğu kadar gerçekçi bir roman sayılabilir.
- Açıklama
İngiliz edebiyatının önde gelen isimlerinden George Orwell'ın, ülkemizde kuşkusuz en çok bilinen romanı “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” olmuştur. Yazarın İskoçya'da veremle boğuştuğu sırada (1947-1948) kaleme aldığı bu eser, totaliter merkezli tek bir partinin propaganda, manipülasyon, beyin yıkama ve korku ile yönettiği -olası- geleceğe ilişkin distopik bir kâbus senaryosu olarak işlenmiştir.
Eser için ilk düşünülen isim “Avrupa'daki Son Adam” olmasına rağmen daha sonra değiştirilerek bugünkü halini almıştır. Birçokları tarafından sosyalizm karşıtı olarak nitelendirilse de yazara göre bu roman sosyalizme veya (o dönem destekçisi olduğu) Britanya İşçi Partisi'ne bir saldırı kastıyla yazılmamış, bununla birlikte komünizm ve faşizmde kısmen gerçekleşmiş olan ve merkezileştirilmiş ekonomilerin yol açabileceği bozukluklara değinilmektedir.
Eser, bireyselliğin ve özel hayatın olmadığı, insanların manipüle edilerek zihinlerinin kontrol altına alındığı ve makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü, ne yazık ki geçmişte ve günümüzdeki durumlar göz önüne alındığında her an yaşanması muhtemel bir dönemi en ince ayrıntısına kadar detaylandırması özelliği ile de ütopik olduğu kadar gerçekçi bir roman sayılabilir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.