2. Meşrutiyet Döneminde Siyasi Sürgünler (1908-1918) (Ciltli)
Osmanlı idaresi, bilhassa 2. Abdülhamid devrinde bir cezalandırma yöntemi olarak sürgüne sıklıkla başvurmuştun. Tehdit telakki edilen pek çok kimse sadakatsizlik, muhaliflik, muzır [zararlı] neşriyatta bulunmak ve muzır fikirlere sahip olmak gibi gerekçelerle sürgüne gönderilmiştir. Sürgün cezasından murat, menfinin merkezden uzaklaştırılması ve menfâsında ıslah-ı nefs etmesidir. Bu beklenti çoğu zaman gerçekleşmemiş, sürgüne gönderilenlerin muhaliflikleri keskinleşmiştir. Jön Türk hareketiyle bağlantılı sürgünler, muhalefeti kurumsallaştırmış, dinamik bir hüviyete kavuşmasını sağlamışlardır.
2. Meşrutiyet'in ilanı akabinde teşkil olunan Meşrutiyet hükümetleri de, huzursuzlukların def'i için, eleştirdikleri Abdülhamid'in uygulamalarını andıran politik bir tavırla hükümete, meşruti idareye, Cemiyet'e vs. muhalif olduğu düşünülen pek çok kimseyi sürgün başta olmak üzere çeşitli cezalara çarptırmıştın 31 Mart ve Mahmut Şevket Paşa'nın katli gibi kritik hadiselerden sonra sert tedbirler alınmış, idareten ya da Divân-ı Harb-1 Örfi kararıyla pek çok kimse sürgün edilmiştir.
2. Abdülhamid, "sisteme dahil etme siyaseti" [cooptation] güderek memuriyet vermek suretiyle de sürgün cezası uygulatmış, menfi şahısları me-muriyetle sistemin içerisinde tutmak istemiş, bu suretle menfinin "ıslah-ı nefs" etmesini beklemişti. Meşrutiyet hakümetleriyse bunu tercih etmemiş, genellikle tasfiye metoduna başvurmuştur.
Elinizdeki eserde, 2. Meşrutiyet dönemindeki siyasî çekişmelerin bir sonucu olan siyasi sürgünlerin; sürgün gerekçeleri, sürgün yerleri [menfâları], menfâlara sevkleri, menfilerin hükümetler den talepleri, iktidarın menfilerden beklentileri, menfilere yönelik çıkartılan aflar, menfilerin menffilarındaki hayatları ve menfilerin muhalif oluşumlar içerisindeki yerleri üzerinde durulmaktadır.
- Açıklama
Osmanlı idaresi, bilhassa 2. Abdülhamid devrinde bir cezalandırma yöntemi olarak sürgüne sıklıkla başvurmuştun. Tehdit telakki edilen pek çok kimse sadakatsizlik, muhaliflik, muzır [zararlı] neşriyatta bulunmak ve muzır fikirlere sahip olmak gibi gerekçelerle sürgüne gönderilmiştir. Sürgün cezasından murat, menfinin merkezden uzaklaştırılması ve menfâsında ıslah-ı nefs etmesidir. Bu beklenti çoğu zaman gerçekleşmemiş, sürgüne gönderilenlerin muhaliflikleri keskinleşmiştir. Jön Türk hareketiyle bağlantılı sürgünler, muhalefeti kurumsallaştırmış, dinamik bir hüviyete kavuşmasını sağlamışlardır.
2. Meşrutiyet'in ilanı akabinde teşkil olunan Meşrutiyet hükümetleri de, huzursuzlukların def'i için, eleştirdikleri Abdülhamid'in uygulamalarını andıran politik bir tavırla hükümete, meşruti idareye, Cemiyet'e vs. muhalif olduğu düşünülen pek çok kimseyi sürgün başta olmak üzere çeşitli cezalara çarptırmıştın 31 Mart ve Mahmut Şevket Paşa'nın katli gibi kritik hadiselerden sonra sert tedbirler alınmış, idareten ya da Divân-ı Harb-1 Örfi kararıyla pek çok kimse sürgün edilmiştir.
2. Abdülhamid, "sisteme dahil etme siyaseti" [cooptation] güderek memuriyet vermek suretiyle de sürgün cezası uygulatmış, menfi şahısları me-muriyetle sistemin içerisinde tutmak istemiş, bu suretle menfinin "ıslah-ı nefs" etmesini beklemişti. Meşrutiyet hakümetleriyse bunu tercih etmemiş, genellikle tasfiye metoduna başvurmuştur.
Elinizdeki eserde, 2. Meşrutiyet dönemindeki siyasî çekişmelerin bir sonucu olan siyasi sürgünlerin; sürgün gerekçeleri, sürgün yerleri [menfâları], menfâlara sevkleri, menfilerin hükümetler den talepleri, iktidarın menfilerden beklentileri, menfilere yönelik çıkartılan aflar, menfilerin menffilarındaki hayatları ve menfilerin muhalif oluşumlar içerisindeki yerleri üzerinde durulmaktadır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.