ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde Irk Ayrımcılığı Politikaları (Ciltli)
Bu dünyada hiçbir şey, haklarını bilip de onun için birşey yapmamak kadar trajik değildir. Apaçık ortada duran bu kötülüklerin (ırk ayrımcılığının) arasında hiçbir şey yapmadan duramazdım, durmadım da.” Martin Luther King
Amerika; köleliği Anayasasına yazmış, köleliği kaldırmak uğruna bir iç savaş yaşamış, kanunlarında yazılı, resmi uygulaması olan ayrımcılığı kaldırmak için ciddi bir medeni haklar mücadelesi verilmiş ülkenin adı.
Topraklarından koparılıp, zincirlenerek Amerika'ya getirilen köle çocuk büyüdü; 300 yıl sonra 1865'te onun da insan olduğu kabul edildi ve hür olduğu söylendi; ancak yüzyıl daha ayrımcılığa uğradı, ikinci sınıf insan muamelesi gördü; yılmadı, mücadele etti; 1695'te haklarını kazandı ve nihayet başkan oldu. Dramatik başlangıç mutlu sonla bitti.
Obama'nın Başkan seçilmesiyle birlikte Amerikan tarihine yeni bir sayfa açılıyor. Derisinin rengi beyaz olmayan bir kişinin Amerika'ya başkan seçilmesi, daha düne kadar hayal bile edilmez bir şeydi. Kim derdi ki, bir zamanlar beyaz adamın; “aptal, ahlaksız, tembel, pis kokan, hayvana eşdeğer” olarak gördüğü bir “pis zenci” ABD'ye Başkan olacak...
Hiç kuşkusuz, Obama'nın Başkan seçilmesi uzunca bir mücadelenin son aşamasıdır. Getto derinliklerine itilen siyahların hukuken ve siyasi olarak adam yerine konabilmeleri için büyük acılar çekildi, bedeller ödendi; ama sonuçta ortak akıl, renk ayrımı ortadan kaldırıldı. Eğer, otobüste beyazın yerine oturan Rosa Parks yerinden kalksaydı... Eğer Martin Luther King'in hayalleri ve mücadelesi olmasaydı... Bugün Barack Obama ABD'de Başkan olamazdı...
Eşitlik talep edenlere: “O gün asla gelmez demişlerdi/They said the day would never come.” “O gün geldi işte”; bir Afro-Amerikalı Amerika'ya başkan seçildi.
- Açıklama
Bu dünyada hiçbir şey, haklarını bilip de onun için birşey yapmamak kadar trajik değildir. Apaçık ortada duran bu kötülüklerin (ırk ayrımcılığının) arasında hiçbir şey yapmadan duramazdım, durmadım da.” Martin Luther King
Amerika; köleliği Anayasasına yazmış, köleliği kaldırmak uğruna bir iç savaş yaşamış, kanunlarında yazılı, resmi uygulaması olan ayrımcılığı kaldırmak için ciddi bir medeni haklar mücadelesi verilmiş ülkenin adı.
Topraklarından koparılıp, zincirlenerek Amerika'ya getirilen köle çocuk büyüdü; 300 yıl sonra 1865'te onun da insan olduğu kabul edildi ve hür olduğu söylendi; ancak yüzyıl daha ayrımcılığa uğradı, ikinci sınıf insan muamelesi gördü; yılmadı, mücadele etti; 1695'te haklarını kazandı ve nihayet başkan oldu. Dramatik başlangıç mutlu sonla bitti.
Obama'nın Başkan seçilmesiyle birlikte Amerikan tarihine yeni bir sayfa açılıyor. Derisinin rengi beyaz olmayan bir kişinin Amerika'ya başkan seçilmesi, daha düne kadar hayal bile edilmez bir şeydi. Kim derdi ki, bir zamanlar beyaz adamın; “aptal, ahlaksız, tembel, pis kokan, hayvana eşdeğer” olarak gördüğü bir “pis zenci” ABD'ye Başkan olacak...
Hiç kuşkusuz, Obama'nın Başkan seçilmesi uzunca bir mücadelenin son aşamasıdır. Getto derinliklerine itilen siyahların hukuken ve siyasi olarak adam yerine konabilmeleri için büyük acılar çekildi, bedeller ödendi; ama sonuçta ortak akıl, renk ayrımı ortadan kaldırıldı. Eğer, otobüste beyazın yerine oturan Rosa Parks yerinden kalksaydı... Eğer Martin Luther King'in hayalleri ve mücadelesi olmasaydı... Bugün Barack Obama ABD'de Başkan olamazdı...
Eşitlik talep edenlere: “O gün asla gelmez demişlerdi/They said the day would never come.” “O gün geldi işte”; bir Afro-Amerikalı Amerika'ya başkan seçildi.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.