Ah Bu Rüzgar
Virginia Woolf'un bir öykü yazarı olarak değerini “yazışına en çok gıpta ettiğim yazar” diye açıkça dile getirdiği Katherine Mansfield'ın (1888-1923), ilk baskısı 1945 yılında yapılan Collected Stories of Katherine Mansfield adlı toplu öykülerinden Şadan Karadeniz'in zaman dizinsel bir yaklaşımla derleyip çevirdiği 16 öykülük bir seçki Ah Bu Rüzgâr.
Yer yer bir novella oluşturabilecek uzunluktaki veya adeta büyük bir romanın giriş kısmı hissini uyandıran kısa öyküleri ile çoğunlukla Çehov'la birlikte anılan Katherine Mansfield'ın dünya öykücülüğündeki yeri bütün yirminci yüzyıl boyunca önemini korumuş; kendine özgü olağanüstü diline, özgün yazış biçemine duyulan ilgi yirmi birinci yüzyıla da taşmıştır. Çünkü iyi yazar, her şeyden önce insanı öne alan, evrensel insan damarını yakalayan yazardır, neyi, nasıl anlattığının, dilinin de ötesinde...
“Ah, bu rüzgâr, ah, bu rüzgâr. Burada, odasında tek başına olmak ürkütücü. Yatak, ayna, beyaz sürahiyle lavabo dışarıdaki gökyüzü gibi parlıyor. Ürkütücü olan yatak, aslında. Öylece uzanmış, derin uykuda... Annesi, yorganın üstünde çöreklenmiş yılan gibi düğüm olmuş bütün o çorapları yamayacağını bir an olsun düşünüyor mu acaba? Düşünmüyor. Annem düşünmez. Peki, ben niye düşüneyim... Ah, bu rüzgâr!”
- Açıklama
Virginia Woolf'un bir öykü yazarı olarak değerini “yazışına en çok gıpta ettiğim yazar” diye açıkça dile getirdiği Katherine Mansfield'ın (1888-1923), ilk baskısı 1945 yılında yapılan Collected Stories of Katherine Mansfield adlı toplu öykülerinden Şadan Karadeniz'in zaman dizinsel bir yaklaşımla derleyip çevirdiği 16 öykülük bir seçki Ah Bu Rüzgâr.
Yer yer bir novella oluşturabilecek uzunluktaki veya adeta büyük bir romanın giriş kısmı hissini uyandıran kısa öyküleri ile çoğunlukla Çehov'la birlikte anılan Katherine Mansfield'ın dünya öykücülüğündeki yeri bütün yirminci yüzyıl boyunca önemini korumuş; kendine özgü olağanüstü diline, özgün yazış biçemine duyulan ilgi yirmi birinci yüzyıla da taşmıştır. Çünkü iyi yazar, her şeyden önce insanı öne alan, evrensel insan damarını yakalayan yazardır, neyi, nasıl anlattığının, dilinin de ötesinde...
“Ah, bu rüzgâr, ah, bu rüzgâr. Burada, odasında tek başına olmak ürkütücü. Yatak, ayna, beyaz sürahiyle lavabo dışarıdaki gökyüzü gibi parlıyor. Ürkütücü olan yatak, aslında. Öylece uzanmış, derin uykuda... Annesi, yorganın üstünde çöreklenmiş yılan gibi düğüm olmuş bütün o çorapları yamayacağını bir an olsun düşünüyor mu acaba? Düşünmüyor. Annem düşünmez. Peki, ben niye düşüneyim... Ah, bu rüzgâr!”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.