%30
Alfa'nın Aşk Sırrı %15 indirimli Semra Erbaş Demirağ
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054910571
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
144
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2016-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Alfa'nın Aşk SırrıBen Rakiplerimi Baba Evinde Öğrenmek Zorunda Olanlardanım

12,96TL
9,07TL
%30
Satışta değil
9786054910571
629781
Alfa'nın Aşk Sırrı
Alfa'nın Aşk Sırrı Ben Rakiplerimi Baba Evinde Öğrenmek Zorunda Olanlardanım
9.07

Bir çocuk; hakettiği ilgi ve sevgiden yoksun büyümüşse, henüz toprağı havalandırılmamış buğday tanesi acizliğindeyken, başak veremeyen tohum gibi ruhu hep askıda kalır.

Küçücük yüreğinin susuzluğunu da ihtiyacı olduğunda, onu sevmesi gereken kökleri özden değil, yarım yamalak yağmurlarla vermişse, olur olmadık zamanlarda; öfke biriktirir sadece benliğinde. Hep bir bahane bulur sevgisiz toprağının haklılığına gerçi. Zamana karşı çok acılar biriktirir ceplerinde, de canına can katacak “öz”e ulaşamaz kolay kolay. Yaşama karşı tanımlayamadığı öfkesi, içine içine akar. Ve daha sonra ömrünün devamında seveceklerine akıtır askıdaki ruhunun eksikliklerini.

Çünkü insan; çocukluğu uzaklaştıkça masumiyetini ve merak etme hissini kaybediyor. Olaylara tek yönlü bakma yetisi ediniyor sanki. Yüreği hissizleşip, beyni sabitleşiyor. Israrla aynı hataları yapması da bundan olsa gerek. Bakışlarını, sabitlediği noktadan bir kaydırabilse, farklılaşacak ama sanırım buna da hayatın rutini izin vermiyor. Bir erkek için, bu karabasandan kurtulmanın tek yolu; onu çok seven bir kadından geçer. Kadın için ise, bir yüreği olduğunu fark edebilmiş bir adamdan. Çünkü kadın erkek tüm insanları olgunlaştıran; yaşı değil, yaşadıkları değil, yaşadıklarından çıkardığı tecrübeler de değil, yaşadıklarından çıkardığı tecrübeleri; yaşamında cinsiyet üzerinden değil; “insan” olabilerek ve kalabilerek kullanabilme idrakidir.

  • Açıklama
    • Bir çocuk; hakettiği ilgi ve sevgiden yoksun büyümüşse, henüz toprağı havalandırılmamış buğday tanesi acizliğindeyken, başak veremeyen tohum gibi ruhu hep askıda kalır.

      Küçücük yüreğinin susuzluğunu da ihtiyacı olduğunda, onu sevmesi gereken kökleri özden değil, yarım yamalak yağmurlarla vermişse, olur olmadık zamanlarda; öfke biriktirir sadece benliğinde. Hep bir bahane bulur sevgisiz toprağının haklılığına gerçi. Zamana karşı çok acılar biriktirir ceplerinde, de canına can katacak “öz”e ulaşamaz kolay kolay. Yaşama karşı tanımlayamadığı öfkesi, içine içine akar. Ve daha sonra ömrünün devamında seveceklerine akıtır askıdaki ruhunun eksikliklerini.

      Çünkü insan; çocukluğu uzaklaştıkça masumiyetini ve merak etme hissini kaybediyor. Olaylara tek yönlü bakma yetisi ediniyor sanki. Yüreği hissizleşip, beyni sabitleşiyor. Israrla aynı hataları yapması da bundan olsa gerek. Bakışlarını, sabitlediği noktadan bir kaydırabilse, farklılaşacak ama sanırım buna da hayatın rutini izin vermiyor. Bir erkek için, bu karabasandan kurtulmanın tek yolu; onu çok seven bir kadından geçer. Kadın için ise, bir yüreği olduğunu fark edebilmiş bir adamdan. Çünkü kadın erkek tüm insanları olgunlaştıran; yaşı değil, yaşadıkları değil, yaşadıklarından çıkardığı tecrübeler de değil, yaşadıklarından çıkardığı tecrübeleri; yaşamında cinsiyet üzerinden değil; “insan” olabilerek ve kalabilerek kullanabilme idrakidir.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat