Amiri ve FelsefesiDin-felsefe Uzlaştırıcısı Bir Düşünür
İslâm felsefesi hakkındaki araştırmaların, ister Müslümanlar ister başkaları tarafından yapılmış olsun, öteki sahalarla karşılaştırıldığında yetersiz olduğu bilinmektedir. Bunun yanında yapılan bu araştırmaların çoğunun; ya Kindi Fârâbî ve İbn Sînâ gibi büyük şahsiyetler ve tercüme faaliyetleri üzerinde toplanmış bulunduğu yahut özellikle bazı oryantalistlerin çalışmalarında görüldüğü üzere, İslâm felsefesini hiçbir orijinalliği bulunmayan, tamamen antikçağ Yunan felsefesinin devamı ve tekrarı olarak göstermeye çalışan ircâcı yaklaşımlar olmaktan kurtulamadığı da bir gerçektir. En az öteki sahalar kadar alâkayı hak eden İslâm felsefesi alanında araştırmalar arttıkça bir yandan bu düşünce zincirinin halkalarını oluşturan filozoflar arasındaki kopukluk giderilecek öte yandan bu konuda yapılan değerlendirmeler daha sağlam bir zemine kavuşacaktır. Son zamanlarda meydana getirilen monogrofik çalışmalar ve yapılan neşirler bunun açık işaretleri sayılmalıdır. Nitekim yakın zamanlara kadar meçhul kalan, hayatı ve düşüncesi araştırma konumuz bulunan Âmirînin keşfedilmesi ve giderek felsefe literatüründe yerini almaya başlaması bu neşirler sayesinde olmuştur. Bununla birlikte, gerek Batı dillerinde gerekse Arapça ve Türkçe de, Âmiri hakkında yazılanlar bir düzineden çok değildir. Bunların çoğu da eserlerinin neşri dolayısıyla yazılmış olup daha çok neşredilen eserin tanıtılmasına ve filozofun hayat hikâyesine yöneliktir. Her biri araştırmamızda bize yardımcı olan bu çalışmalar arasında bir ansiklopedi maddesi sınırları içinde, okuyanı çeşitli yönleriyle filozof hakkında bilgi sahibi kılanın, Mahmut Kaya tarafından yazılan Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi ndeki Âmirî maddesi olduğunu teslim etmeliyim.
Âmiri ve Felsefesi adını taşıyan bizim çalışmamız ise filozofu bütün yönleriyle tanıtmayı amaçlayan bir monografi olup, iki bölümden meydana gelmiştir. Nicelik olarak çalışmanın yaklaşık beşte birini teşkil eden birinci bölümde Âmirî nin hayatı, eserleri, kaynakları ve tesirlerini ele alarak birinci dereceden kaynaklar ışığında filozof un biyografisini çizmeyi ve kültür çevresini tanıtmayı gerekli gördük. Gerek nicelik, gerekse nitelik bakımından araştırmamızın ağırlık merkezini ikinci bölüm oluşturmaktadır.
Bu bölümde Âmirî nin, her biri müstakil bir araştırmaya konu olabilecek çeşitli felsefe ve kelâm problemlerine dair fikirlerini altı fasıl halinde vermeye çalıştık. Bunu yaparken düşünürümüzden günümüze kalabilen malzemenin tamamını kullanmaya gayret ettik; tamamı neşredilmiş bulunan malzemenin yazmalarını da gözden geçirmekle birlikte okuyucuya kolaylık sağlamak maksadıyla atıflarımızı anılan neşirlere yaptık, yaşadığı asrı dikkate alarak filozofun terimlerini mümkün olduğu kadar muhafaza etmeyi uygun bulduk. Problemleri işlerken bir yandan onları kendi sınırları içinde tutmaya, öte yandan kendi üslûbumuzun olumsuz etkilenmesi pahasına filozofun üslûp ve metoduna sâdık kalmaya çalıştık. Çalışmamızda muhakkak görüleceğine inandığımız eksiklerin bir kısmı Âmiri nin eserlerinin tamamının günümüze ulaşmamış bulunmasından kaynaklanabileceği kabul edilebilirse de diğerlerinin bize ait olduğunu belirtmeliyiz.
İslâm düşüncesini yeniden ihya gayretlerinde bir nefes olmasını umduğumuz bu çalışmada temennimiz kendisinin razı olmayacağı bir fikri düşünürümüze mal etmemiş olmaktır.
- Açıklama
İslâm felsefesi hakkındaki araştırmaların, ister Müslümanlar ister başkaları tarafından yapılmış olsun, öteki sahalarla karşılaştırıldığında yetersiz olduğu bilinmektedir. Bunun yanında yapılan bu araştırmaların çoğunun; ya Kindi Fârâbî ve İbn Sînâ gibi büyük şahsiyetler ve tercüme faaliyetleri üzerinde toplanmış bulunduğu yahut özellikle bazı oryantalistlerin çalışmalarında görüldüğü üzere, İslâm felsefesini hiçbir orijinalliği bulunmayan, tamamen antikçağ Yunan felsefesinin devamı ve tekrarı olarak göstermeye çalışan ircâcı yaklaşımlar olmaktan kurtulamadığı da bir gerçektir. En az öteki sahalar kadar alâkayı hak eden İslâm felsefesi alanında araştırmalar arttıkça bir yandan bu düşünce zincirinin halkalarını oluşturan filozoflar arasındaki kopukluk giderilecek öte yandan bu konuda yapılan değerlendirmeler daha sağlam bir zemine kavuşacaktır. Son zamanlarda meydana getirilen monogrofik çalışmalar ve yapılan neşirler bunun açık işaretleri sayılmalıdır. Nitekim yakın zamanlara kadar meçhul kalan, hayatı ve düşüncesi araştırma konumuz bulunan Âmirînin keşfedilmesi ve giderek felsefe literatüründe yerini almaya başlaması bu neşirler sayesinde olmuştur. Bununla birlikte, gerek Batı dillerinde gerekse Arapça ve Türkçe de, Âmiri hakkında yazılanlar bir düzineden çok değildir. Bunların çoğu da eserlerinin neşri dolayısıyla yazılmış olup daha çok neşredilen eserin tanıtılmasına ve filozofun hayat hikâyesine yöneliktir. Her biri araştırmamızda bize yardımcı olan bu çalışmalar arasında bir ansiklopedi maddesi sınırları içinde, okuyanı çeşitli yönleriyle filozof hakkında bilgi sahibi kılanın, Mahmut Kaya tarafından yazılan Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi ndeki Âmirî maddesi olduğunu teslim etmeliyim.
Âmiri ve Felsefesi adını taşıyan bizim çalışmamız ise filozofu bütün yönleriyle tanıtmayı amaçlayan bir monografi olup, iki bölümden meydana gelmiştir. Nicelik olarak çalışmanın yaklaşık beşte birini teşkil eden birinci bölümde Âmirî nin hayatı, eserleri, kaynakları ve tesirlerini ele alarak birinci dereceden kaynaklar ışığında filozof un biyografisini çizmeyi ve kültür çevresini tanıtmayı gerekli gördük. Gerek nicelik, gerekse nitelik bakımından araştırmamızın ağırlık merkezini ikinci bölüm oluşturmaktadır.
Bu bölümde Âmirî nin, her biri müstakil bir araştırmaya konu olabilecek çeşitli felsefe ve kelâm problemlerine dair fikirlerini altı fasıl halinde vermeye çalıştık. Bunu yaparken düşünürümüzden günümüze kalabilen malzemenin tamamını kullanmaya gayret ettik; tamamı neşredilmiş bulunan malzemenin yazmalarını da gözden geçirmekle birlikte okuyucuya kolaylık sağlamak maksadıyla atıflarımızı anılan neşirlere yaptık, yaşadığı asrı dikkate alarak filozofun terimlerini mümkün olduğu kadar muhafaza etmeyi uygun bulduk. Problemleri işlerken bir yandan onları kendi sınırları içinde tutmaya, öte yandan kendi üslûbumuzun olumsuz etkilenmesi pahasına filozofun üslûp ve metoduna sâdık kalmaya çalıştık. Çalışmamızda muhakkak görüleceğine inandığımız eksiklerin bir kısmı Âmiri nin eserlerinin tamamının günümüze ulaşmamış bulunmasından kaynaklanabileceği kabul edilebilirse de diğerlerinin bize ait olduğunu belirtmeliyiz.
İslâm düşüncesini yeniden ihya gayretlerinde bir nefes olmasını umduğumuz bu çalışmada temennimiz kendisinin razı olmayacağı bir fikri düşünürümüze mal etmemiş olmaktır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.