Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786056127151
Boyut
220-220
Sayfa Sayısı
104
Baskı
1
Basım Tarihi
2014-12
Kapak Türü
Kuşe
Kağıt Türü
Kuşe
Dili
Türkçe
9786056127151
637908
https://www.kitapburada.com/kitap/anadolu-sehir-efsaneleri-ve-hikayeleri
Anadolu Şehir Efsaneleri ve Hikayeleri
32.40
Söze Anadolu'dan Başlayalım
Demir asa, demir çarık... Şöyle, Anadolu'ya Anadolu içlerine Ankara'ya yakın, Kızılcahamam'a kadar uzanalım. Biraz ilerde Taşlıca köyü var, Köyün yanı başında bir taş oluk oluğun yanında bir yatırın türbesi var.
Anadolu'nun dili burada çözülür. Bir ihtiyar anlatır uzun uzun ...
Bir Türk sultanı, asker toplayıp sefere çıkar, dağ, taş, dere tepe aşarlar. Ağustos sıcağı dudakları çatlatır, damakları kurutur. Asker susuz, su mataraları boş, işte tam bu sırada omzunda ayran bakracı, ak saçı lime lime, heykel gibi bir ana görünür. Yanık bağırların, susuz mataraların tek umudu bu şefkat sembolü ihtiyar ana da. Kadın yaklaşır yavrularım der hoş geldiniz alın ananızın ak sütü gibi helal olsun için ayranımdan omzundan bakracını indirir, buradaki taş oluğa doldurur. Asker oluğa üşüşür, mataralarını doldururlar ...
?Doldur oğlum!
?Dolu ana.
?Doldur yiğitlerim
?Ana dolu.
İhtiyar ana (doldur!) dedikçe, Askerler (ana dolu!) diyerek, buz gibi ayranla bağırlarını serinletirler. Bir bakraç ayran, bir orduya yeterde artar bile. O günden sonra, bu kutsal topraklara (Anadolu) deyiverir herkes.
Oluğun yanı başındaki mezar, bu ihtiyar ananındır. Ziyaret edilmesi gerekmektedir. Daha doğrusu bu mezar, bu toprakları kanıyla sulayan yiğitlerin anası, Anadolu'nun ta kendisidir. Bu taş oluğu, bu adsız mezarı Anadolu'nun her köşesinde bulabilir, bu hikâyeyi her yerde duyabilirsiniz.
Batılı coğrafyacıların çoğu zaman (Küçük Asya) dedikleri Anadolu adı (Anatolos)' dan gelmekte. Batı kaynaklarında bu ad (Anatolia) olarak geçer. Genel olarak İslam âlemi ve Araplar, Doğu Roma toprakları içinde kalan Anadolu'ya (Memalik-i Rum) demişler, öyle tanımışlardı. Türkler (Anatolia) adını (Anadolu) olarak Türkçeleştirmiş, bunu bir ananın kutsal şefkatine bağlamışlardır. Tol kelimesinin (Yurt-Mekân) demek olduğunu söyleyenlerde vardır.
Şüphesiz bu ilmi bir çalışma değildir. Belki bir folklor derlemesi diyebilirsiniz. Ama ne denirse densin, Anadolu'da nereye giderseniz gidin, Şehirlerin, Kasabaların ve Köylerin adları üzerine çeşitli hikâyeler ve efsaneler dinlersiniz. Biz bazı örneklerini verdik, bazen benzerlini bazen de çok farklı olanlarını duyabilirsiniz. Gerisini siz getiriniz, sorunuz ve araştırınız...
Demir asa, demir çarık... Şöyle, Anadolu'ya Anadolu içlerine Ankara'ya yakın, Kızılcahamam'a kadar uzanalım. Biraz ilerde Taşlıca köyü var, Köyün yanı başında bir taş oluk oluğun yanında bir yatırın türbesi var.
Anadolu'nun dili burada çözülür. Bir ihtiyar anlatır uzun uzun ...
Bir Türk sultanı, asker toplayıp sefere çıkar, dağ, taş, dere tepe aşarlar. Ağustos sıcağı dudakları çatlatır, damakları kurutur. Asker susuz, su mataraları boş, işte tam bu sırada omzunda ayran bakracı, ak saçı lime lime, heykel gibi bir ana görünür. Yanık bağırların, susuz mataraların tek umudu bu şefkat sembolü ihtiyar ana da. Kadın yaklaşır yavrularım der hoş geldiniz alın ananızın ak sütü gibi helal olsun için ayranımdan omzundan bakracını indirir, buradaki taş oluğa doldurur. Asker oluğa üşüşür, mataralarını doldururlar ...
?Doldur oğlum!
?Dolu ana.
?Doldur yiğitlerim
?Ana dolu.
İhtiyar ana (doldur!) dedikçe, Askerler (ana dolu!) diyerek, buz gibi ayranla bağırlarını serinletirler. Bir bakraç ayran, bir orduya yeterde artar bile. O günden sonra, bu kutsal topraklara (Anadolu) deyiverir herkes.
Oluğun yanı başındaki mezar, bu ihtiyar ananındır. Ziyaret edilmesi gerekmektedir. Daha doğrusu bu mezar, bu toprakları kanıyla sulayan yiğitlerin anası, Anadolu'nun ta kendisidir. Bu taş oluğu, bu adsız mezarı Anadolu'nun her köşesinde bulabilir, bu hikâyeyi her yerde duyabilirsiniz.
Batılı coğrafyacıların çoğu zaman (Küçük Asya) dedikleri Anadolu adı (Anatolos)' dan gelmekte. Batı kaynaklarında bu ad (Anatolia) olarak geçer. Genel olarak İslam âlemi ve Araplar, Doğu Roma toprakları içinde kalan Anadolu'ya (Memalik-i Rum) demişler, öyle tanımışlardı. Türkler (Anatolia) adını (Anadolu) olarak Türkçeleştirmiş, bunu bir ananın kutsal şefkatine bağlamışlardır. Tol kelimesinin (Yurt-Mekân) demek olduğunu söyleyenlerde vardır.
Şüphesiz bu ilmi bir çalışma değildir. Belki bir folklor derlemesi diyebilirsiniz. Ama ne denirse densin, Anadolu'da nereye giderseniz gidin, Şehirlerin, Kasabaların ve Köylerin adları üzerine çeşitli hikâyeler ve efsaneler dinlersiniz. Biz bazı örneklerini verdik, bazen benzerlini bazen de çok farklı olanlarını duyabilirsiniz. Gerisini siz getiriniz, sorunuz ve araştırınız...
- Açıklama
- Söze Anadolu'dan Başlayalım
Demir asa, demir çarık... Şöyle, Anadolu'ya Anadolu içlerine Ankara'ya yakın, Kızılcahamam'a kadar uzanalım. Biraz ilerde Taşlıca köyü var, Köyün yanı başında bir taş oluk oluğun yanında bir yatırın türbesi var.
Anadolu'nun dili burada çözülür. Bir ihtiyar anlatır uzun uzun ...
Bir Türk sultanı, asker toplayıp sefere çıkar, dağ, taş, dere tepe aşarlar. Ağustos sıcağı dudakları çatlatır, damakları kurutur. Asker susuz, su mataraları boş, işte tam bu sırada omzunda ayran bakracı, ak saçı lime lime, heykel gibi bir ana görünür. Yanık bağırların, susuz mataraların tek umudu bu şefkat sembolü ihtiyar ana da. Kadın yaklaşır yavrularım der hoş geldiniz alın ananızın ak sütü gibi helal olsun için ayranımdan omzundan bakracını indirir, buradaki taş oluğa doldurur. Asker oluğa üşüşür, mataralarını doldururlar ...
?Doldur oğlum!
?Dolu ana.
?Doldur yiğitlerim
?Ana dolu.
İhtiyar ana (doldur!) dedikçe, Askerler (ana dolu!) diyerek, buz gibi ayranla bağırlarını serinletirler. Bir bakraç ayran, bir orduya yeterde artar bile. O günden sonra, bu kutsal topraklara (Anadolu) deyiverir herkes.
Oluğun yanı başındaki mezar, bu ihtiyar ananındır. Ziyaret edilmesi gerekmektedir. Daha doğrusu bu mezar, bu toprakları kanıyla sulayan yiğitlerin anası, Anadolu'nun ta kendisidir. Bu taş oluğu, bu adsız mezarı Anadolu'nun her köşesinde bulabilir, bu hikâyeyi her yerde duyabilirsiniz.
Batılı coğrafyacıların çoğu zaman (Küçük Asya) dedikleri Anadolu adı (Anatolos)' dan gelmekte. Batı kaynaklarında bu ad (Anatolia) olarak geçer. Genel olarak İslam âlemi ve Araplar, Doğu Roma toprakları içinde kalan Anadolu'ya (Memalik-i Rum) demişler, öyle tanımışlardı. Türkler (Anatolia) adını (Anadolu) olarak Türkçeleştirmiş, bunu bir ananın kutsal şefkatine bağlamışlardır. Tol kelimesinin (Yurt-Mekân) demek olduğunu söyleyenlerde vardır.
Şüphesiz bu ilmi bir çalışma değildir. Belki bir folklor derlemesi diyebilirsiniz. Ama ne denirse densin, Anadolu'da nereye giderseniz gidin, Şehirlerin, Kasabaların ve Köylerin adları üzerine çeşitli hikâyeler ve efsaneler dinlersiniz. Biz bazı örneklerini verdik, bazen benzerlini bazen de çok farklı olanlarını duyabilirsiniz. Gerisini siz getiriniz, sorunuz ve araştırınız...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.