Batum'dan Trabzon'a göç eden bir Ermeni ailenin kızı olan Zepur, 1915 olaylarında anne ve babasını kaybeder. Devlet eliyle yetimhaneye bırakılan Zepur'u orta yaşlarını süren bir Türk ailesi evlat edinir. Onun adı Seher'dir artık ve henüz 14 yaşındadır. Yeni ailesinin kendi çocukları yoktur, çünkü evin kadını Fatma kısırdır. Fatma'nın da isteğiyle Seher, şark usulü bir nikahla Hamal Mehmet'le evlenmek zorunda kalır. Bu evlilik, Seher için zor yılların ilk adımı olur. Seher, farelerin eksik olmadığı küçük bir evde 6 çocuk doğurur Hamal Mehmet'e.
Anıların bundan sonrası, 6 çocuktan biri olan Adnan Mutlu'nun tanıklığında devam eder. Yaşadıkları mahalleden (Pazarkapı) Trabzon'un geneline; 40'lı ve 50'li yılların atmosferi içerisinde yoksullukla geçen çocukluk ve gençlik yılları... Kendisini çocuklarına adayan bir anne... Sorunlu, ilgisiz ve işsiz/miskin bir baba... Şiddet ortamında büyüyen bir çocuğun çareyi Istanbul'a kaçmakta bulması ve kendisi için asıl serüvenin bundan sonra başlaması...
1934 doğumlu Adnan Mutlu'ının ömrüne dleğen anıların ilginçliğini gördükçe hem şaşıracak hem de bir yaşamın uzun bir dönemine tanık olacaksınız. Çünkü anıların sahibi adım attıkça, Trabzon'u sokak sokak yürürken birdenbire İstanbul Tophane'de polisten köşe bucak kaçarken bulacaksınız kendinizi. Pakistan'ın yoksul mahallelerinden Almanya'nın ışıltılı zengin semtlerine kadar uzanan bir maceranın akıl almaz yolculuğunda soluksuz kalacaksınız.
Annem ve Ben'i okuyup bitirdiğinizde; insanlığın acılarını, günahlarının büyüklüğünü, dağılmanın ve savrulmanın dipsizliğini, yaşama tutunma çabalarının gerçekliğini, hayallerin yüksek gerilimini, yoksulluğun yer yer dilsizliğini ve her şeye rağmen bir arkadaşa, bir dosta, bir sevgiliye sarılmanın gerekliliğini yeniden hissedeceksiniz.
- Açıklama
Batum'dan Trabzon'a göç eden bir Ermeni ailenin kızı olan Zepur, 1915 olaylarında anne ve babasını kaybeder. Devlet eliyle yetimhaneye bırakılan Zepur'u orta yaşlarını süren bir Türk ailesi evlat edinir. Onun adı Seher'dir artık ve henüz 14 yaşındadır. Yeni ailesinin kendi çocukları yoktur, çünkü evin kadını Fatma kısırdır. Fatma'nın da isteğiyle Seher, şark usulü bir nikahla Hamal Mehmet'le evlenmek zorunda kalır. Bu evlilik, Seher için zor yılların ilk adımı olur. Seher, farelerin eksik olmadığı küçük bir evde 6 çocuk doğurur Hamal Mehmet'e.
Anıların bundan sonrası, 6 çocuktan biri olan Adnan Mutlu'nun tanıklığında devam eder. Yaşadıkları mahalleden (Pazarkapı) Trabzon'un geneline; 40'lı ve 50'li yılların atmosferi içerisinde yoksullukla geçen çocukluk ve gençlik yılları... Kendisini çocuklarına adayan bir anne... Sorunlu, ilgisiz ve işsiz/miskin bir baba... Şiddet ortamında büyüyen bir çocuğun çareyi Istanbul'a kaçmakta bulması ve kendisi için asıl serüvenin bundan sonra başlaması...
1934 doğumlu Adnan Mutlu'ının ömrüne dleğen anıların ilginçliğini gördükçe hem şaşıracak hem de bir yaşamın uzun bir dönemine tanık olacaksınız. Çünkü anıların sahibi adım attıkça, Trabzon'u sokak sokak yürürken birdenbire İstanbul Tophane'de polisten köşe bucak kaçarken bulacaksınız kendinizi. Pakistan'ın yoksul mahallelerinden Almanya'nın ışıltılı zengin semtlerine kadar uzanan bir maceranın akıl almaz yolculuğunda soluksuz kalacaksınız.
Annem ve Ben'i okuyup bitirdiğinizde; insanlığın acılarını, günahlarının büyüklüğünü, dağılmanın ve savrulmanın dipsizliğini, yaşama tutunma çabalarının gerçekliğini, hayallerin yüksek gerilimini, yoksulluğun yer yer dilsizliğini ve her şeye rağmen bir arkadaşa, bir dosta, bir sevgiliye sarılmanın gerekliliğini yeniden hissedeceksiniz.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.