Arifzade Asım ve Divançesi
Klasik Türk şiiri XV. yüzyılda Şeyhi, Necati, Ahmet Paşa; XVI. Yüzyılda Fuzuli, Baki, Hayali, Yahya Bey gibi güçlü şairlerin elinde olgunlaşmasını tamamlayarak şekil ve ifadede mükemmel örneklere kavuşmuştur. XVII. yüzyılda ise Nefi'nin kasidelerindeki ihtişamı, Naili ve Şeyhülislam Yahya'nın gazellerindeki zarif söyleşileri ve Nabi'nin tefekkür şiirine yönelerek hikemi tarzdaki şiirleriyle edebi alandaki bu yükseliş devam etmiştir. XVII. asra kadar kendi klasiklerini yetiştiren divan şiiri, umumi gidişat bakımından önceki yüzyıllara nazaran farklılık arz etmez. XVIII. yüzyıla gelindiğinde, klasik Türk şiirinin sıkı kalıpları şairlere neredeyse söylenecek söz bırakmamıştır. Bu asrın başında Nedim ile asrın sonunda Şeyh Galip, şairlik tabiatlarındaki deha ile son bir hamle yaparak yükseliş gösterebilmişlerdir. "Edebiyatımız için parlak ve verimli bir devir olan İbrahim Paşa'nın sadareti zamanında Nedim'in dehası inkişaf edecek bir zemin bulduğu gibi onun tahassüs ve ifade tarzı da şiirde bir yenilik göstermek sıkıntısı olan şairlere yeni bir hava getirmiştir. "Öyle ki asrın şairleri, gazelde Nabi ve Nedim; kasidede Nefi'nin tesirinden kurtulamamış, edebiyatımız "XVIII. yüzyılda fazla taklitçi ve "nazireci" bir edebiyat halini almıştır." Tanpınar'a göre bu durumun en önemli sebebi, klasik Türk edebiyatının "sıkı sıkı kafiyeye bağlı bir şekil meselesi olması, nazireciliği bünye zarureti haline getirmiş" olmasıdır. Bu yüzyılda dilde sadeleşme ve halk diline yakın söyleme gayreti birçok şairde görülen bir özelliktir.
- Açıklama
Klasik Türk şiiri XV. yüzyılda Şeyhi, Necati, Ahmet Paşa; XVI. Yüzyılda Fuzuli, Baki, Hayali, Yahya Bey gibi güçlü şairlerin elinde olgunlaşmasını tamamlayarak şekil ve ifadede mükemmel örneklere kavuşmuştur. XVII. yüzyılda ise Nefi'nin kasidelerindeki ihtişamı, Naili ve Şeyhülislam Yahya'nın gazellerindeki zarif söyleşileri ve Nabi'nin tefekkür şiirine yönelerek hikemi tarzdaki şiirleriyle edebi alandaki bu yükseliş devam etmiştir. XVII. asra kadar kendi klasiklerini yetiştiren divan şiiri, umumi gidişat bakımından önceki yüzyıllara nazaran farklılık arz etmez. XVIII. yüzyıla gelindiğinde, klasik Türk şiirinin sıkı kalıpları şairlere neredeyse söylenecek söz bırakmamıştır. Bu asrın başında Nedim ile asrın sonunda Şeyh Galip, şairlik tabiatlarındaki deha ile son bir hamle yaparak yükseliş gösterebilmişlerdir. "Edebiyatımız için parlak ve verimli bir devir olan İbrahim Paşa'nın sadareti zamanında Nedim'in dehası inkişaf edecek bir zemin bulduğu gibi onun tahassüs ve ifade tarzı da şiirde bir yenilik göstermek sıkıntısı olan şairlere yeni bir hava getirmiştir. "Öyle ki asrın şairleri, gazelde Nabi ve Nedim; kasidede Nefi'nin tesirinden kurtulamamış, edebiyatımız "XVIII. yüzyılda fazla taklitçi ve "nazireci" bir edebiyat halini almıştır." Tanpınar'a göre bu durumun en önemli sebebi, klasik Türk edebiyatının "sıkı sıkı kafiyeye bağlı bir şekil meselesi olması, nazireciliği bünye zarureti haline getirmiş" olmasıdır. Bu yüzyılda dilde sadeleşme ve halk diline yakın söyleme gayreti birçok şairde görülen bir özelliktir.
- Yorumlar