%35
Arman (Ukde) Sabir Seyhan
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786059080330
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
144
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-09
Çeviren
Zamira Hamidova
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Arman (Ukde)

Yazar: Sabir Seyhan
Yayınevi : Kalender Yayınevi
18,00TL
11,70TL
%35
Satışta değil
9786059080330
763883
Arman (Ukde)
Arman (Ukde)
11.70

Arman (Ukde) 1917'de başlayan 1935 yılları ve sonrasında da devam eden Milli Mücadelenin ilk yıllarındaki Sovyetlerden ayrılıp bağımsız devlet kurmak için savaşan Türkistan'lı Özbek Türklerinin ve diğer Türk toplumlarının mücadelesini bir aşk hikayesi bağlamında anlatmaktadır. Vatan ve millet sevgisinin, bağımsızlık özleminin, zorlu mücadelelerin, inatla ve inançla yapılan özgürlük mücadelesinin ve aşk gibi tertemiz duyguların başarıyla kaleme alındığı gerçek bir olayın hikayesidir.

Ev sahibinin sözü bittikten sonra Asomiddin Hoca çok mülayim sesle “Bismillah” diyerek sözüne başladı:

“… Hepimiz kardeş olduğumuzu idrak ederek Kazak, Kırgız, Tacik, Türkmen, Karakalpak ve Özbek demeden, vatan ve milletin bütünlüğünü korumamız lazım. Bazı alimlerin dedikleri gibi yaşlansak bile beynimizi genç tutarak, siyaset denilen sanatı yerinde kullanma kabiliyetine sahip olmamız lazım. Ticaret, sanat, yeniliklere önem veren ve bizlerden bir adım ileride olan Müslüman Kafkas, Tatar biraderlerimizden öğreneceklerimiz var. “Dilde ve fikirde birlik” duygusunu Gaspıralı'nın “Tercüman” gazetesinden okuyup öğrenmemiz lazım. Düşmanın pis niyetini bütün milletimize anlatmak, tüm rehberlerin görevidir. Yeri geldiğinde, haddini bilmeyenlere bildirmek mert kişinin işidir…”

“Sana Leyla ve Rana gibi güzel Dilruba derler,
Bana aşık Mecnun gibi, aşkınla bir derviş derler."

  • Açıklama
    • Arman (Ukde) 1917'de başlayan 1935 yılları ve sonrasında da devam eden Milli Mücadelenin ilk yıllarındaki Sovyetlerden ayrılıp bağımsız devlet kurmak için savaşan Türkistan'lı Özbek Türklerinin ve diğer Türk toplumlarının mücadelesini bir aşk hikayesi bağlamında anlatmaktadır. Vatan ve millet sevgisinin, bağımsızlık özleminin, zorlu mücadelelerin, inatla ve inançla yapılan özgürlük mücadelesinin ve aşk gibi tertemiz duyguların başarıyla kaleme alındığı gerçek bir olayın hikayesidir.

      Ev sahibinin sözü bittikten sonra Asomiddin Hoca çok mülayim sesle “Bismillah” diyerek sözüne başladı:

      “… Hepimiz kardeş olduğumuzu idrak ederek Kazak, Kırgız, Tacik, Türkmen, Karakalpak ve Özbek demeden, vatan ve milletin bütünlüğünü korumamız lazım. Bazı alimlerin dedikleri gibi yaşlansak bile beynimizi genç tutarak, siyaset denilen sanatı yerinde kullanma kabiliyetine sahip olmamız lazım. Ticaret, sanat, yeniliklere önem veren ve bizlerden bir adım ileride olan Müslüman Kafkas, Tatar biraderlerimizden öğreneceklerimiz var. “Dilde ve fikirde birlik” duygusunu Gaspıralı'nın “Tercüman” gazetesinden okuyup öğrenmemiz lazım. Düşmanın pis niyetini bütün milletimize anlatmak, tüm rehberlerin görevidir. Yeri geldiğinde, haddini bilmeyenlere bildirmek mert kişinin işidir…”

      “Sana Leyla ve Rana gibi güzel Dilruba derler,
      Bana aşık Mecnun gibi, aşkınla bir derviş derler."

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat