Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat tarafından hazırlanan Ötüken'in Ömer Seyfettin Külliyatı; yazarın sağlığında yayımladığı kitaplar esas alınarak aynı çerçevedeki diğer metinlerin ilgili eserlere eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Sözlük anlamı “mağara mensupları” olan “Ashab-ı Kehf”, Türkçede “Yedi Uyurlar” diye anılır ve halkından yüz çevirip uzaklaşarak bir mağarada asırlarca uyuyan yedi insan ve bir köpeği ifade eder. "Ashab-ı Kehf", Hıristiyanlık ve İslamiyet'te, kutsallık atfedilen bir kavram olarak kullanılsa da, yine de toplumundan, dünya meselelerinden, güncelden uzaklaşıp âdeta rüya âleminde yaşamanın remzidir. Ömer Seyfettin'in romanında (uzun hikâyesinde), işte bu anlamda yani yabancılaşmayı temsil edecek biçimde kullanılmıştır.
Külliyatın Ashab-ı Kehfimiz başlıklı bu dördüncü cildi, aynı zamanda baştan sona bir aydın eleştirisidir. Bu cilde alınan diğer hikâyelerde de küçük farklarla yine aydın yabancılaşması veya yozlaşması izleği vardır. Aydınlar “Şark'ta henüz her şey hükûmettedir.” kanaatiyle bürokrasi gücünü arkasına alarak boş ve zararlı hayallerini tam bir tepeden inmecilikle topluma dayatmaktadırlar. Birleştirme arzularını dile getirirken bile ayrıştırdıklarının farkına varamayacak kadar derin bir uykudadırlar. Uyandıklarında ise geçer akçelerinin artık geçmez olduğunu anlamakta dahi sıkıntı çekeceklerdir.
- Açıklama
Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat tarafından hazırlanan Ötüken'in Ömer Seyfettin Külliyatı; yazarın sağlığında yayımladığı kitaplar esas alınarak aynı çerçevedeki diğer metinlerin ilgili eserlere eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Sözlük anlamı “mağara mensupları” olan “Ashab-ı Kehf”, Türkçede “Yedi Uyurlar” diye anılır ve halkından yüz çevirip uzaklaşarak bir mağarada asırlarca uyuyan yedi insan ve bir köpeği ifade eder. "Ashab-ı Kehf", Hıristiyanlık ve İslamiyet'te, kutsallık atfedilen bir kavram olarak kullanılsa da, yine de toplumundan, dünya meselelerinden, güncelden uzaklaşıp âdeta rüya âleminde yaşamanın remzidir. Ömer Seyfettin'in romanında (uzun hikâyesinde), işte bu anlamda yani yabancılaşmayı temsil edecek biçimde kullanılmıştır.
Külliyatın Ashab-ı Kehfimiz başlıklı bu dördüncü cildi, aynı zamanda baştan sona bir aydın eleştirisidir. Bu cilde alınan diğer hikâyelerde de küçük farklarla yine aydın yabancılaşması veya yozlaşması izleği vardır. Aydınlar “Şark'ta henüz her şey hükûmettedir.” kanaatiyle bürokrasi gücünü arkasına alarak boş ve zararlı hayallerini tam bir tepeden inmecilikle topluma dayatmaktadırlar. Birleştirme arzularını dile getirirken bile ayrıştırdıklarının farkına varamayacak kadar derin bir uykudadırlar. Uyandıklarında ise geçer akçelerinin artık geçmez olduğunu anlamakta dahi sıkıntı çekeceklerdir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.