Aşk Romanları Seti (3 Kitap Takım)
Katran Karası
Ben neredeyim, kimim, unutmam an meselesiydi... Kelimelerle tarif edemezdim, kalbim yerinden fırlayıp onun kalbini yakalayacaktı neredeyse... Sevmek ne garip şey... Alıp yüreğime bassam ya da öpsem doyar mıyım?
Hayatı koca bir bilmece olarak görenler için nefes aldığımız her dakika aslında bir sürprize kapı aralar. O sürprizler bazen neşe bazen hüzün getirir bize. Aşk da o sürprizlerden biridir.
Katran karası gecelere yatar, ansızın açan pırıl pırıl güneşli sabahlara uyanır insan. Yağmur'un hayatına basit bir top darbesiyle giren Özgür, kalbi aşkla çarpan bir adamın bir kadının hayatına nasıl sürprizler taşıyabileceğinin kanıtı adeta. Can dostu Suna'nın güvenli limanına sığınmış, kendini 'fazladan' her türlü duyguya çok erken kapamış, gelecekten çok geçmişe bakarak yaşama yanılgısına kapılmış bir kadının adım adım yüzünü nasıl da aşka, sevgiye çevirebileceğini anlatan 'böyle hayatlar da var' dedirten bir roman...
Edebiyatın genç ve güçlü kalemi Güneş Demirel yine en sahici duygularımızla yüzleşmemiz için sayfalar dolu süren bir serüvene davet ediyor bizi...
Sen Yokken
Her insanın aynalara gösterdiği sadece bir yüzü, Kimseye söyleyemediği bin hüznü vardır...
- Mevlana
Kardeş gibi büyüyen, hayatlarını çocukluklarından beri ayrılmaksızın geçiren Çiçek ve İpek de içlerinde binlerce hüznü barındırıyorlardı. Her daim birbirlerinin sırdaşı, dert ortağı, en büyük dayanağı olan bu iki genç kadın öylesine güçlü bir dostluğa sahiplerdi ki ölümün koyduğu engelleri bile aşacaklardı.
Türk Edebiyatı'nın genç yeteneklerinden Güneş Demirel'in ikinci eseri Sen Yokken gerçek dostluğun, aşkın ve emek verildikçe artan bir sevginin hikâyesi. Duygu yüklü, sürükleyici ve bir solukta okuyacağınız bu romanı elinizden bırakamayacaksınız.
Beyaza Tutsak
Hazan ve Hakan...
Hayatın acımasız pençesine takılmış iki kardeş.... Et ve tırnak gibiydi ikisi. Birbirlerinden bir an olsun ayrılmazlardı. Ancak zamanla, büyüdükçe araya bambaşka bir engel girdi: Uyuşturucu... Bu beyaz illet kardeşinin ruhunu esir alırken hiçbir şey gelmiyordu elinden Hazan'ın. Gün geçtikçe ismi siliniyordu bu yaşamdan.
Ancak Hakan'ın başına gelenlerden sonra tekrardan yazdı baş harflerini inadına hayata. Fedakarlık kalbinde gün geçtikçe köpürdü, yerini yasak duygulara bıraktı. Araf'tayken Cennet'te, Cennet'teyken Cehennem'de buluverdi kendini. Ve bunun sebebi, kaybolduğu o safir mavisi gözlerin sahibiydi... Hazan kardeşini kurtarmak için girdiği bu yolda hiç beklemediği duygularla karşılaşıp geçmişindeki acıları başkasının karanlığında silebilecek miydi? Bu amansız oyunda beyaz siyaha mı bulana-caktı? Yoksa siyah beyazla mı buluşacaktı? Peki, beyazın yanında siyaha yer var mıydı?
- Açıklama
Katran Karası
Ben neredeyim, kimim, unutmam an meselesiydi... Kelimelerle tarif edemezdim, kalbim yerinden fırlayıp onun kalbini yakalayacaktı neredeyse... Sevmek ne garip şey... Alıp yüreğime bassam ya da öpsem doyar mıyım?
Hayatı koca bir bilmece olarak görenler için nefes aldığımız her dakika aslında bir sürprize kapı aralar. O sürprizler bazen neşe bazen hüzün getirir bize. Aşk da o sürprizlerden biridir.
Katran karası gecelere yatar, ansızın açan pırıl pırıl güneşli sabahlara uyanır insan. Yağmur'un hayatına basit bir top darbesiyle giren Özgür, kalbi aşkla çarpan bir adamın bir kadının hayatına nasıl sürprizler taşıyabileceğinin kanıtı adeta. Can dostu Suna'nın güvenli limanına sığınmış, kendini 'fazladan' her türlü duyguya çok erken kapamış, gelecekten çok geçmişe bakarak yaşama yanılgısına kapılmış bir kadının adım adım yüzünü nasıl da aşka, sevgiye çevirebileceğini anlatan 'böyle hayatlar da var' dedirten bir roman...
Edebiyatın genç ve güçlü kalemi Güneş Demirel yine en sahici duygularımızla yüzleşmemiz için sayfalar dolu süren bir serüvene davet ediyor bizi...
Sen Yokken
Her insanın aynalara gösterdiği sadece bir yüzü, Kimseye söyleyemediği bin hüznü vardır...
- Mevlana
Kardeş gibi büyüyen, hayatlarını çocukluklarından beri ayrılmaksızın geçiren Çiçek ve İpek de içlerinde binlerce hüznü barındırıyorlardı. Her daim birbirlerinin sırdaşı, dert ortağı, en büyük dayanağı olan bu iki genç kadın öylesine güçlü bir dostluğa sahiplerdi ki ölümün koyduğu engelleri bile aşacaklardı.
Türk Edebiyatı'nın genç yeteneklerinden Güneş Demirel'in ikinci eseri Sen Yokken gerçek dostluğun, aşkın ve emek verildikçe artan bir sevginin hikâyesi. Duygu yüklü, sürükleyici ve bir solukta okuyacağınız bu romanı elinizden bırakamayacaksınız.
Beyaza Tutsak
Hazan ve Hakan...
Hayatın acımasız pençesine takılmış iki kardeş.... Et ve tırnak gibiydi ikisi. Birbirlerinden bir an olsun ayrılmazlardı. Ancak zamanla, büyüdükçe araya bambaşka bir engel girdi: Uyuşturucu... Bu beyaz illet kardeşinin ruhunu esir alırken hiçbir şey gelmiyordu elinden Hazan'ın. Gün geçtikçe ismi siliniyordu bu yaşamdan.
Ancak Hakan'ın başına gelenlerden sonra tekrardan yazdı baş harflerini inadına hayata. Fedakarlık kalbinde gün geçtikçe köpürdü, yerini yasak duygulara bıraktı. Araf'tayken Cennet'te, Cennet'teyken Cehennem'de buluverdi kendini. Ve bunun sebebi, kaybolduğu o safir mavisi gözlerin sahibiydi... Hazan kardeşini kurtarmak için girdiği bu yolda hiç beklemediği duygularla karşılaşıp geçmişindeki acıları başkasının karanlığında silebilecek miydi? Bu amansız oyunda beyaz siyaha mı bulana-caktı? Yoksa siyah beyazla mı buluşacaktı? Peki, beyazın yanında siyaha yer var mıydı?
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.