Aşkın Her Hali
Sevmek; öyle sevmek değildir aslında. Düşündüğünde onu elin ayağının titremesi, adını andığında sesinin kısılması, konuşamayıp kekelemektir bazen.
Bazen kimse duymasın, bilmesin diye adını unutmaktır. Onu gördüğündeyse her şeyin o anda bitivermesi. Daha önce ayna karşısında kurduğun tüm kelimeleri unutup, sanki yeni doğmuş bir bebek gibi harfler tek tek çıkar ağzından. Sanki konuşmayı yeni öğrenmişsin gibi.. Karnına giren o sancının zaten haddi hesabı kalmamıştır artık.
Bırak onu görmeyi, sesini duymayı bile bir kenara attım. Ondan gelen tek bir mesajla suratında oluşan gülümseme ya da sanki karşısındaymışçasına elinin titremesi. Sevmek; öyle sevmek değildir aslında. İlk önce nefret edersin. Yüzüne bile bakmazsın mesela. Ya da daha önceden hep çevrendedir ve sen onu hiç farketmemişsindir. Bir an gelir.. Tek bir an, tek bir saniye, hiç olmayan hiç olmasını istemediğin...
Günler, aylar ya da yıllar sonra keşke dediğim o an gelir ve sen onu farkedersin. Vurulmuşsundur... Yaralısın... Çare yok. Derman bulamazsın kendine, onu görmekten başka. O gözlere bakmaktan başka çare yoktur. İmkansızı isteriz bazen. Olmayacağını bile bile peşinden gitmek. Bazen ümit bile yetmez. Bittiğini hissedersin. Tükendiğin noktasındır artık. Onun için her şeyi yapmış ve tükenmişsindir.
Bir merhabayla başlayıp elveda bile diyememenin burukluğunu taşırsın yüreğine. Sonra bir gün gelir bir radyoda şarkı çalar, yolda yürürken bir anne çocuğuna onun adıyla seslenir ya da en kötüsü girdiğin bir yerde karşısında durur ve o şeyin bitmediğini anlar, kalbinin en derinlerinden vurulursun. Yaşayamazsın o an... O insan o zannedersin, koşup kucaklamak,sarılmak gelir içinden, o şarkıyı onun söylediği gelir aklına, ince ince tellere dokunduğundaki titrekliği gelir birden... Mahveder içindeki seni... Sevmek; öyle sevmek değil aslında... İşte sevmek; onun uğruna nefes bile alamamaktır zamanla...
- Açıklama
Sevmek; öyle sevmek değildir aslında. Düşündüğünde onu elin ayağının titremesi, adını andığında sesinin kısılması, konuşamayıp kekelemektir bazen.
Bazen kimse duymasın, bilmesin diye adını unutmaktır. Onu gördüğündeyse her şeyin o anda bitivermesi. Daha önce ayna karşısında kurduğun tüm kelimeleri unutup, sanki yeni doğmuş bir bebek gibi harfler tek tek çıkar ağzından. Sanki konuşmayı yeni öğrenmişsin gibi.. Karnına giren o sancının zaten haddi hesabı kalmamıştır artık.
Bırak onu görmeyi, sesini duymayı bile bir kenara attım. Ondan gelen tek bir mesajla suratında oluşan gülümseme ya da sanki karşısındaymışçasına elinin titremesi. Sevmek; öyle sevmek değildir aslında. İlk önce nefret edersin. Yüzüne bile bakmazsın mesela. Ya da daha önceden hep çevrendedir ve sen onu hiç farketmemişsindir. Bir an gelir.. Tek bir an, tek bir saniye, hiç olmayan hiç olmasını istemediğin...
Günler, aylar ya da yıllar sonra keşke dediğim o an gelir ve sen onu farkedersin. Vurulmuşsundur... Yaralısın... Çare yok. Derman bulamazsın kendine, onu görmekten başka. O gözlere bakmaktan başka çare yoktur. İmkansızı isteriz bazen. Olmayacağını bile bile peşinden gitmek. Bazen ümit bile yetmez. Bittiğini hissedersin. Tükendiğin noktasındır artık. Onun için her şeyi yapmış ve tükenmişsindir.
Bir merhabayla başlayıp elveda bile diyememenin burukluğunu taşırsın yüreğine. Sonra bir gün gelir bir radyoda şarkı çalar, yolda yürürken bir anne çocuğuna onun adıyla seslenir ya da en kötüsü girdiğin bir yerde karşısında durur ve o şeyin bitmediğini anlar, kalbinin en derinlerinden vurulursun. Yaşayamazsın o an... O insan o zannedersin, koşup kucaklamak,sarılmak gelir içinden, o şarkıyı onun söylediği gelir aklına, ince ince tellere dokunduğundaki titrekliği gelir birden... Mahveder içindeki seni... Sevmek; öyle sevmek değil aslında... İşte sevmek; onun uğruna nefes bile alamamaktır zamanla...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.