Aşkın Yalın Hali
Madem aşk, insanın kendi kalbine yaptığı yolculuktur, düş önüme, yol göster bana. Kendi kalbime götür beni. Takıldığım her nokta nasıl aşılır göster bana. İyiliği göster, güzelliği göster. İnsan kendinden nasıl vazgeçer de bir başkasını düşünür her şeyden önce öğret bana. Ben yabancısıyım bu yolların, düşe kalka yürüdüğüm sana malum. Ellerim çok küçük, avuçlayamam bunca yükü sensiz. Omuz ver omuzlarıma, ışığım ol, bunca yandığım yetti, sen benim narım değil nurum ol. Gözümün önüne körüm ben, ayan beyan açık güzellikleri göremem sen göstermezsen. Hem ziyadesiyle câhilim, hangisi güldür, hangisi nergis bilemem. Tek tek öğret bana çiçekleri. Her kokuyu seninle tanıyayım. Tut beni, dikenlerimden kurtulayım. Seni görmesem bilemezdim bir insanın derdini bu kadar seveceğini. Gözyaşların mı inciden, yoksa gözlerinden döküldükçe incileşiyor mu yaşlar. Derinden ağlıyorsun belli. Hangi sağlam temelli derdin mahkumusun bilmem. Ama seni sevmek, derdini de sevmektir anladım. Sahi dert dediğin kandil gibi bir şey mi? İçimin karanlığından o mu kurtarır beni? Bana derdimi sevmeyi öğret, bu dertten kurtar beni! Ayaklarım çıplak, tenim kavruk. Kendimi aradım durdum yamaç boyunca. Kekliklere kurulmuş tuzaklara düştüm biliyorsun. Bir parça ekmeğe, başımı sokacak bir yuvaya kandım. Yoldular kanatlarımı, ağzımı mühürlediler. Uçsam uçamam, o eski terennümlerimden eser yok artık. Çaresizim ve haddinden fazla bakıma muhtaç. Yaralarımı iyileştirme, o yaralarla yaşamayı öğret bana. Kanatlarımı istemem, yüreğimle uçmayı öğret bana. Bulutlardan ötesini göster bana. Kanatlarla uçamayacağım diyarlara götür beni. Biliyorsun, elim sensin, gözüm sen, dilim sensin, derdim sen. Kanadım sensin ve dahi yaram sen! Yol boyunca yürüt beni, ben yabancısıyım bu yolların bunu en iyi sen biliyorsun. M.Ferhat Kurman
- Açıklama
Madem aşk, insanın kendi kalbine yaptığı yolculuktur, düş önüme, yol göster bana. Kendi kalbime götür beni. Takıldığım her nokta nasıl aşılır göster bana. İyiliği göster, güzelliği göster. İnsan kendinden nasıl vazgeçer de bir başkasını düşünür her şeyden önce öğret bana. Ben yabancısıyım bu yolların, düşe kalka yürüdüğüm sana malum. Ellerim çok küçük, avuçlayamam bunca yükü sensiz. Omuz ver omuzlarıma, ışığım ol, bunca yandığım yetti, sen benim narım değil nurum ol. Gözümün önüne körüm ben, ayan beyan açık güzellikleri göremem sen göstermezsen. Hem ziyadesiyle câhilim, hangisi güldür, hangisi nergis bilemem. Tek tek öğret bana çiçekleri. Her kokuyu seninle tanıyayım. Tut beni, dikenlerimden kurtulayım. Seni görmesem bilemezdim bir insanın derdini bu kadar seveceğini. Gözyaşların mı inciden, yoksa gözlerinden döküldükçe incileşiyor mu yaşlar. Derinden ağlıyorsun belli. Hangi sağlam temelli derdin mahkumusun bilmem. Ama seni sevmek, derdini de sevmektir anladım. Sahi dert dediğin kandil gibi bir şey mi? İçimin karanlığından o mu kurtarır beni? Bana derdimi sevmeyi öğret, bu dertten kurtar beni! Ayaklarım çıplak, tenim kavruk. Kendimi aradım durdum yamaç boyunca. Kekliklere kurulmuş tuzaklara düştüm biliyorsun. Bir parça ekmeğe, başımı sokacak bir yuvaya kandım. Yoldular kanatlarımı, ağzımı mühürlediler. Uçsam uçamam, o eski terennümlerimden eser yok artık. Çaresizim ve haddinden fazla bakıma muhtaç. Yaralarımı iyileştirme, o yaralarla yaşamayı öğret bana. Kanatlarımı istemem, yüreğimle uçmayı öğret bana. Bulutlardan ötesini göster bana. Kanatlarla uçamayacağım diyarlara götür beni. Biliyorsun, elim sensin, gözüm sen, dilim sensin, derdim sen. Kanadım sensin ve dahi yaram sen! Yol boyunca yürüt beni, ben yabancısıyım bu yolların bunu en iyi sen biliyorsun. M.Ferhat Kurman
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.