Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054643226
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
376
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2012-10
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Aşkın ZamiriYusuf ile Züleyha
Yazar:
Halil İbrahim Polat
Yayınevi : Granada Kitap
18,06TL
Satışta değil
9786054643226
502608
https://www.kitapburada.com/kitap/askin-zamiri
Aşkın Zamiri Yusuf ile Züleyha
18.06
Yüzyıllardır anlatılagelen büyük aşkın romanı...
"Unutmak, insana zamanın bir lütfu olabilirdi. Gel gör ki; unutmak için o araf vadisinde yürümek, kalbin şüphesini kanırtmak, çamurdan bir alev gibi konuşmak inşirahı getirmiyordu. İnsanlığın ve elemin tarihi bunu hep böyle yazmıştı. Allah, insanlara anımsamanın kederli suyundan içirmişse de yanında acıyı hafifleten alışma fikrini de bahşetmişti.
Züleyha, Yusuf'u unutmak için çıktığı bu yolculukta, her anını ona bağlayan mutlak gerçeğin soluğuna düğümlenmişti. Onu yâd etmediği herhangi bir incir meseli, bir papirüs harfi, bir bozgun sonrası sayrılığı yoktu. Onu düşünmediği bir nota yoktu sazın dilinde. Ona karmadığı bir yıldız, onu duymadığı bir rüzgâr iniltisi, onunla düşmediği bir serenad fikri yoktu. Olamazdı. Çünkü unutmak, "unuttum" demekle gerçekleşen bir duygu yitimi değildi.
Kürekler denizi dövüyordu, daha önce hiç tadılmamış hüzünler Züleyha'nın içine demirleniyordu. Gemiler, filikaların yolunu yüzüyordu. Züleyha'ya, Yusuf'un yolları görünüyordu. Gece, göğün altında bir ağustos böceği gibi hüzne bölüyordu kendini. Züleyha'ya aşkın kahırlı tümceleri kalıyordu. Piramitler, firavunların ah'ını bağırıyordu. Züleyha, bir ah ağacının gölgesine buruluyordu. Güller, bahara açıyordu yüzlerini. Züleyha, bir bülbül şarkısını ömrüne sarıyordu."
"Unutmak, insana zamanın bir lütfu olabilirdi. Gel gör ki; unutmak için o araf vadisinde yürümek, kalbin şüphesini kanırtmak, çamurdan bir alev gibi konuşmak inşirahı getirmiyordu. İnsanlığın ve elemin tarihi bunu hep böyle yazmıştı. Allah, insanlara anımsamanın kederli suyundan içirmişse de yanında acıyı hafifleten alışma fikrini de bahşetmişti.
Züleyha, Yusuf'u unutmak için çıktığı bu yolculukta, her anını ona bağlayan mutlak gerçeğin soluğuna düğümlenmişti. Onu yâd etmediği herhangi bir incir meseli, bir papirüs harfi, bir bozgun sonrası sayrılığı yoktu. Onu düşünmediği bir nota yoktu sazın dilinde. Ona karmadığı bir yıldız, onu duymadığı bir rüzgâr iniltisi, onunla düşmediği bir serenad fikri yoktu. Olamazdı. Çünkü unutmak, "unuttum" demekle gerçekleşen bir duygu yitimi değildi.
Kürekler denizi dövüyordu, daha önce hiç tadılmamış hüzünler Züleyha'nın içine demirleniyordu. Gemiler, filikaların yolunu yüzüyordu. Züleyha'ya, Yusuf'un yolları görünüyordu. Gece, göğün altında bir ağustos böceği gibi hüzne bölüyordu kendini. Züleyha'ya aşkın kahırlı tümceleri kalıyordu. Piramitler, firavunların ah'ını bağırıyordu. Züleyha, bir ah ağacının gölgesine buruluyordu. Güller, bahara açıyordu yüzlerini. Züleyha, bir bülbül şarkısını ömrüne sarıyordu."
- Açıklama
- Yüzyıllardır anlatılagelen büyük aşkın romanı...
"Unutmak, insana zamanın bir lütfu olabilirdi. Gel gör ki; unutmak için o araf vadisinde yürümek, kalbin şüphesini kanırtmak, çamurdan bir alev gibi konuşmak inşirahı getirmiyordu. İnsanlığın ve elemin tarihi bunu hep böyle yazmıştı. Allah, insanlara anımsamanın kederli suyundan içirmişse de yanında acıyı hafifleten alışma fikrini de bahşetmişti.
Züleyha, Yusuf'u unutmak için çıktığı bu yolculukta, her anını ona bağlayan mutlak gerçeğin soluğuna düğümlenmişti. Onu yâd etmediği herhangi bir incir meseli, bir papirüs harfi, bir bozgun sonrası sayrılığı yoktu. Onu düşünmediği bir nota yoktu sazın dilinde. Ona karmadığı bir yıldız, onu duymadığı bir rüzgâr iniltisi, onunla düşmediği bir serenad fikri yoktu. Olamazdı. Çünkü unutmak, "unuttum" demekle gerçekleşen bir duygu yitimi değildi.
Kürekler denizi dövüyordu, daha önce hiç tadılmamış hüzünler Züleyha'nın içine demirleniyordu. Gemiler, filikaların yolunu yüzüyordu. Züleyha'ya, Yusuf'un yolları görünüyordu. Gece, göğün altında bir ağustos böceği gibi hüzne bölüyordu kendini. Züleyha'ya aşkın kahırlı tümceleri kalıyordu. Piramitler, firavunların ah'ını bağırıyordu. Züleyha, bir ah ağacının gölgesine buruluyordu. Güller, bahara açıyordu yüzlerini. Züleyha, bir bülbül şarkısını ömrüne sarıyordu."
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.