Bilim kurgu veya uzay konulu edebiyat, uzunca süre pek de ciddiye alınmamış bir türdü. 20. yüzyılın ilk yarısına dek, Amerika'da bu eserlerin sadece genç kitleye hitap etmesi ve tamamıyla gerçeklikten uzak, fantastik hikayelerle benzetilmesi bakış açısı, bilim kurgunun ve özellikle henüz gidilmediğinden dolayı uzay konulu bilim kurgu hikayelerinin gerçeklikle alakasız olduğu izlenimini yaratmıştı. O dönemde bilim kurgu, kalitesiz kağıtlara basılan, gerçeklikten uzak; ikinci, üçüncü sınıf dergilerin köşelerinde yer alan ve abartısı bol bir edebiyattı. Fakat ileriki dönemlerde, özellikle "Space Opera" romanından sonra, kurgular daha da bilimselleşmiş; içerdeği bilimsel teoriler daha da somutlaşmıştı. "Star Wars" veya "Star Trek" film serilerinin belki de ilk yılları olan o dönemde abartıların ve fantastik konuların çokluğu, bilimi geri plana itiyor ve bizlere eğlenceli bir ortam yaratıyordu. Bu hikayeler ve filmler insanoğlunun büyüklüğünden bahsediyor; bizlere, evrenin en akıllı ve en güölü türü olduğumuzu hissettirmekle kalmıyor, daha da ileri giderek yenilmez olduğumuzu düşündürtüyolardı!
Ta ki Voyager Uydusu, sonsuz boşluktaki o Soluk Mavi Nokta'nın fotoğrafını bize gönderene dek...
Biz gerçekleri görmüş, bilimin gücünü kavramıştık ve işte tam da o noktada, kafalarımızda büyük bir soru işareti oluştu:
Acaba orada ne var?
- Açıklama
Bilim kurgu veya uzay konulu edebiyat, uzunca süre pek de ciddiye alınmamış bir türdü. 20. yüzyılın ilk yarısına dek, Amerika'da bu eserlerin sadece genç kitleye hitap etmesi ve tamamıyla gerçeklikten uzak, fantastik hikayelerle benzetilmesi bakış açısı, bilim kurgunun ve özellikle henüz gidilmediğinden dolayı uzay konulu bilim kurgu hikayelerinin gerçeklikle alakasız olduğu izlenimini yaratmıştı. O dönemde bilim kurgu, kalitesiz kağıtlara basılan, gerçeklikten uzak; ikinci, üçüncü sınıf dergilerin köşelerinde yer alan ve abartısı bol bir edebiyattı. Fakat ileriki dönemlerde, özellikle "Space Opera" romanından sonra, kurgular daha da bilimselleşmiş; içerdeği bilimsel teoriler daha da somutlaşmıştı. "Star Wars" veya "Star Trek" film serilerinin belki de ilk yılları olan o dönemde abartıların ve fantastik konuların çokluğu, bilimi geri plana itiyor ve bizlere eğlenceli bir ortam yaratıyordu. Bu hikayeler ve filmler insanoğlunun büyüklüğünden bahsediyor; bizlere, evrenin en akıllı ve en güölü türü olduğumuzu hissettirmekle kalmıyor, daha da ileri giderek yenilmez olduğumuzu düşündürtüyolardı!
Ta ki Voyager Uydusu, sonsuz boşluktaki o Soluk Mavi Nokta'nın fotoğrafını bize gönderene dek...
Biz gerçekleri görmüş, bilimin gücünü kavramıştık ve işte tam da o noktada, kafalarımızda büyük bir soru işareti oluştu:
Acaba orada ne var?
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.