Ateşe Koşanlar GeliboluGelibolu
1915 yılı itibariyle dünyanın o zamana kadar gördüğü ilk kapsamlı Amfibi çıkarma harekatı olan Çanakkale kara ve deniz harekatı, aynı zaman da bir dizi yeni savaş teknolojilerin ilk kez denendiği yer olma özelliği de taşımıştır. Yaklaşık 33.000 hektarlık alanda 8,5 ay süren kara savaşları boyunca iki taraftan da toplamda bir milyona yakın insanın çarpıştığı yarımadada savaş sırasında yaşananlar ise Gelibolu'ya “Gelibolu“ özelliğini katmıştı. Çoğu yerde siperler arası 8- 10 metredir ve askerler birbirlerinin konuşmalarını, iniltilerini, gülüşmelerini, haykırışlarını duyarlar, savaşa karar verdiklerin de ise siperlerden çıkarlar birbirlerinin üzerlerine hücum ederlerdi. Düşerler, düşürürlerdi. Bazen çok ölü verdik biraz ara verelim dercesine birkaç saatlik ateşkes ilen etseler de onlar orada hep savaştılar, savaşarak öldüler, savaştıkları halde ölmeyip yaşama şansını devam ettirenler ise orada şahit oldukları ve yaptıkları çok korkunç olayları sürekli hafızalarında canlı tuttular, Gelibolu'yu hep yaşadılar, yaşattılar. Savaştan sonra çarpıştıkları diğer cephelerde yaşadıkları benzeri korkunç olayları hep Gelibolu ile karşılaştırdılar. Kanlısırt'daki kadar ölü veya Kırmızısırt'daki kadar yakın...
“Öğlen vakti ekseriya herkes yemekte olduğu için cepheye nisbi bir sükunet gelirdi. İki tarafta muharebeyi tatil ettiklerine dair söz vermiş gibi cephede çıt çıkmazdı. Yemekten sonra İngilizler uzunca bir sırık üzerine kağıt ve bezlerden kuklalar yaparak siperin içlerinden yukarıya doğru çıkartarak sağa sola dans ettirirlerdi.“
“Siperde bir çukur kazar ve su birikmesini beklerdik. Bu suyu kaynatırdık ama yine de rengi süt beyazı olurdu ve zımpara gibi taneleri vardı. Çay tadını biraz alsa da, askerler bu suyun tadından o kuyunun yakınında bir Türk'ün mü yoksa bir İngiliz'in mi gömülü olduğunu söyleyebilirlerdi.“
“Arkadaşlarımın sapır sapır döküldüklerini görüyordun...bir tek Türk'ü bile göremiyordun. Ama bize dört bir yandan ellerindeki her şeyi yağdırıyorlardı. Beni şaşırtan o baraj ateşinden sonra bunu nasıl yapabildikleriydi.“
“Siperlerden dışarı çıkanlar birbiri ardından üç saf teşkil ederek süngülerin iki elleriyle kavramış bir halde siperlere girdiler...artık her şey iki metre enindeki siperler içinde hallolunacak kim daha evvel süngüsünü diğerinin göğsüne batırırsa o yerinde kalacaktı.“
- Açıklama
1915 yılı itibariyle dünyanın o zamana kadar gördüğü ilk kapsamlı Amfibi çıkarma harekatı olan Çanakkale kara ve deniz harekatı, aynı zaman da bir dizi yeni savaş teknolojilerin ilk kez denendiği yer olma özelliği de taşımıştır. Yaklaşık 33.000 hektarlık alanda 8,5 ay süren kara savaşları boyunca iki taraftan da toplamda bir milyona yakın insanın çarpıştığı yarımadada savaş sırasında yaşananlar ise Gelibolu'ya “Gelibolu“ özelliğini katmıştı. Çoğu yerde siperler arası 8- 10 metredir ve askerler birbirlerinin konuşmalarını, iniltilerini, gülüşmelerini, haykırışlarını duyarlar, savaşa karar verdiklerin de ise siperlerden çıkarlar birbirlerinin üzerlerine hücum ederlerdi. Düşerler, düşürürlerdi. Bazen çok ölü verdik biraz ara verelim dercesine birkaç saatlik ateşkes ilen etseler de onlar orada hep savaştılar, savaşarak öldüler, savaştıkları halde ölmeyip yaşama şansını devam ettirenler ise orada şahit oldukları ve yaptıkları çok korkunç olayları sürekli hafızalarında canlı tuttular, Gelibolu'yu hep yaşadılar, yaşattılar. Savaştan sonra çarpıştıkları diğer cephelerde yaşadıkları benzeri korkunç olayları hep Gelibolu ile karşılaştırdılar. Kanlısırt'daki kadar ölü veya Kırmızısırt'daki kadar yakın...
“Öğlen vakti ekseriya herkes yemekte olduğu için cepheye nisbi bir sükunet gelirdi. İki tarafta muharebeyi tatil ettiklerine dair söz vermiş gibi cephede çıt çıkmazdı. Yemekten sonra İngilizler uzunca bir sırık üzerine kağıt ve bezlerden kuklalar yaparak siperin içlerinden yukarıya doğru çıkartarak sağa sola dans ettirirlerdi.“
“Siperde bir çukur kazar ve su birikmesini beklerdik. Bu suyu kaynatırdık ama yine de rengi süt beyazı olurdu ve zımpara gibi taneleri vardı. Çay tadını biraz alsa da, askerler bu suyun tadından o kuyunun yakınında bir Türk'ün mü yoksa bir İngiliz'in mi gömülü olduğunu söyleyebilirlerdi.“
“Arkadaşlarımın sapır sapır döküldüklerini görüyordun...bir tek Türk'ü bile göremiyordun. Ama bize dört bir yandan ellerindeki her şeyi yağdırıyorlardı. Beni şaşırtan o baraj ateşinden sonra bunu nasıl yapabildikleriydi.“
“Siperlerden dışarı çıkanlar birbiri ardından üç saf teşkil ederek süngülerin iki elleriyle kavramış bir halde siperlere girdiler...artık her şey iki metre enindeki siperler içinde hallolunacak kim daha evvel süngüsünü diğerinin göğsüne batırırsa o yerinde kalacaktı.“
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.