%30
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789756381106
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
1190
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2006-03
Çeviren
Belkıs Dişbudak Çorakçı
Kapak Türü
Ciltli
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Atlas Shrugged / Atlas Silkindi (Ciltli)

Yazar: Ayn Rand
60,19TL
42,13TL
%30
Satışta değil
9789756381106
396719
Atlas Shrugged / Atlas Silkindi (Ciltli)
Atlas Shrugged / Atlas Silkindi (Ciltli)
42.13

Karşımda iki arkadaş grubu var. Bir derenin kıyısında oturuyorlar. Şimdi birbirlerine düşmanlar Ellerindeki taşları öfke ve nefretle sıkarak birbirleriyle konuşuyorlar. Ben iki grubun tam ortasında oturuyorum. Havadaki gerilimin fotoğrafını çekiyorum. Derenin sesine biraz uzakta. Fabrikanın grev davulu karışıyor. İki grup da sendikanın yönetimini ele geçirmek istiyorum Konuşmalardaki sessiz gerilim solcu bir sokak tiyatrosundan gelen tiradla kesiliyor. Tiyatrocun sözlerine iki grup da hak verip, kaldıkları yerden düşmanlığa devam ediyorlar. Bir polis helikopteri fabrikanın üstünden dereye doğru daireler çizerek üzerimizde dolanıyor. B sendikanın gazetesini çıkarıyorum, grevin fotoğraflarını çekiyorum.

Eski arkadaşlar şimdi birbirlerine nefretle bakıyor. 5-6 kişilik gruplarıyla ellerinin içine aldık' taşları birazdan çıkacak kavga için hazırlıyorlar. Ceketlerini açıp silahlarını gösteriyor Konuşma devam ediyor ve birbirlerine aynı şeyi söylüyorlar: "Burdan Gidin, Bu Fabr Bizim." Bir halk ozanı lafı alıp "bu fabrika bizim" diye kötü bir mikrofona bağırıyor. İşçiler türküye katılıyorlar. Bir jandarma aracı gelip duruyor. Komutan etrafa bakıp, "Bu Fabr Esas Bizim" diyor. Bir emekçi ressam "Benim İşçilerim" adlı sergisini açıyor. Sokak tiyatrosunun oyuncuları resimleri çok beğeniyor. Havadaki gerilim devam ediyor. Maliye Bakanlığı'ndan grup bu fabrikadan daha fazla vergi almak için minibüsten iniyor. Onlar da bu fabrika kendilerine ait olduğunu düşünüyor. Aynı anda derenin kenarında kavga çıkıyor. Eski arkadaşlar Fabrika Bizim diye kavga ediyor, birbirlerini dövüyor. Kanları derenin suyuna karışıyor...

4 gün sonra fotoğraf makinemin kapağını grev çadırında bulma umuduyla fabrikaya gidiyor Fabrikanın sahibi olduğunu iddia eden grevciler, sendikacılar, maliyeciler, jandarma tiyatrocular, ressamlar, türkücüler, polisler, solcu üniversiteliler, gazeteciler... Hiçbiri ortada yoktu. Derenin sesinden başka hiçbir ses duyulmuyordu. Rüzgarın sesi yerdeki gazete parçalarının üzerinden geçip derenin sesine karışıyordu. Dört gün önceki grevin di zurnasından, polisin helikopterinden, maliyenin minibüsünden, sokak tiyatrocular haykırışlarından, işçilerin heyecanlı sloganlarından, sendika için kavga eden arkadaşlar çığlıklarından geriye kocaman, ağır ve derin bir sessizlik kalmıştı. Kafamı kaldırıp sessiz nedenini anlamaya çalışıyorum. Bana herkesin nereye gittiğini, bütün bu insanların nasıl olduğunu, bu ölüm sessizliğinin nedenini söyleyecek birini arıyorum, kimseyi göremiyor Fabrikanın kapısında asılı duran bir küçük levhadan başka. Yorgun, sessiz bir küçük levha küçük yazı, bir küçük kelime. Hayatımın bütün sorularının cevabı. Fabrikanın Esas S/* Girişteki Büyük Kapıya bir Tek Söz Yazıp Çekip Gitmişti...Kapalı

Atlas Silkindi bütün yaratıcıların Kapalı levhasını asıp gittikleri günü anlatıyor. Bütün yapan edenlerin, kendisi için çalışıp farkında olmadan bizlere hizmet eden bütün benlerin ç gittikleri gün bizlerin, yani şikayet edenlerin şikayet edecek kimseyi bulamadığı o kor günü gösteriyor. Bizlerin beni nasıl sömürdüğünü resmediyor. Kitabı okurken karar verecek Yapan edenlerden misiniz, yoksa şikayet edenlerden mi? Eğer şikayet edenlerdensen kitabı okumayın, utanırsınız!
gizle

  • Açıklama
    • Karşımda iki arkadaş grubu var. Bir derenin kıyısında oturuyorlar. Şimdi birbirlerine düşmanlar Ellerindeki taşları öfke ve nefretle sıkarak birbirleriyle konuşuyorlar. Ben iki grubun tam ortasında oturuyorum. Havadaki gerilimin fotoğrafını çekiyorum. Derenin sesine biraz uzakta. Fabrikanın grev davulu karışıyor. İki grup da sendikanın yönetimini ele geçirmek istiyorum Konuşmalardaki sessiz gerilim solcu bir sokak tiyatrosundan gelen tiradla kesiliyor. Tiyatrocun sözlerine iki grup da hak verip, kaldıkları yerden düşmanlığa devam ediyorlar. Bir polis helikopteri fabrikanın üstünden dereye doğru daireler çizerek üzerimizde dolanıyor. B sendikanın gazetesini çıkarıyorum, grevin fotoğraflarını çekiyorum.

      Eski arkadaşlar şimdi birbirlerine nefretle bakıyor. 5-6 kişilik gruplarıyla ellerinin içine aldık' taşları birazdan çıkacak kavga için hazırlıyorlar. Ceketlerini açıp silahlarını gösteriyor Konuşma devam ediyor ve birbirlerine aynı şeyi söylüyorlar: "Burdan Gidin, Bu Fabr Bizim." Bir halk ozanı lafı alıp "bu fabrika bizim" diye kötü bir mikrofona bağırıyor. İşçiler türküye katılıyorlar. Bir jandarma aracı gelip duruyor. Komutan etrafa bakıp, "Bu Fabr Esas Bizim" diyor. Bir emekçi ressam "Benim İşçilerim" adlı sergisini açıyor. Sokak tiyatrosunun oyuncuları resimleri çok beğeniyor. Havadaki gerilim devam ediyor. Maliye Bakanlığı'ndan grup bu fabrikadan daha fazla vergi almak için minibüsten iniyor. Onlar da bu fabrika kendilerine ait olduğunu düşünüyor. Aynı anda derenin kenarında kavga çıkıyor. Eski arkadaşlar Fabrika Bizim diye kavga ediyor, birbirlerini dövüyor. Kanları derenin suyuna karışıyor...

      4 gün sonra fotoğraf makinemin kapağını grev çadırında bulma umuduyla fabrikaya gidiyor Fabrikanın sahibi olduğunu iddia eden grevciler, sendikacılar, maliyeciler, jandarma tiyatrocular, ressamlar, türkücüler, polisler, solcu üniversiteliler, gazeteciler... Hiçbiri ortada yoktu. Derenin sesinden başka hiçbir ses duyulmuyordu. Rüzgarın sesi yerdeki gazete parçalarının üzerinden geçip derenin sesine karışıyordu. Dört gün önceki grevin di zurnasından, polisin helikopterinden, maliyenin minibüsünden, sokak tiyatrocular haykırışlarından, işçilerin heyecanlı sloganlarından, sendika için kavga eden arkadaşlar çığlıklarından geriye kocaman, ağır ve derin bir sessizlik kalmıştı. Kafamı kaldırıp sessiz nedenini anlamaya çalışıyorum. Bana herkesin nereye gittiğini, bütün bu insanların nasıl olduğunu, bu ölüm sessizliğinin nedenini söyleyecek birini arıyorum, kimseyi göremiyor Fabrikanın kapısında asılı duran bir küçük levhadan başka. Yorgun, sessiz bir küçük levha küçük yazı, bir küçük kelime. Hayatımın bütün sorularının cevabı. Fabrikanın Esas S/* Girişteki Büyük Kapıya bir Tek Söz Yazıp Çekip Gitmişti...Kapalı

      Atlas Silkindi bütün yaratıcıların Kapalı levhasını asıp gittikleri günü anlatıyor. Bütün yapan edenlerin, kendisi için çalışıp farkında olmadan bizlere hizmet eden bütün benlerin ç gittikleri gün bizlerin, yani şikayet edenlerin şikayet edecek kimseyi bulamadığı o kor günü gösteriyor. Bizlerin beni nasıl sömürdüğünü resmediyor. Kitabı okurken karar verecek Yapan edenlerden misiniz, yoksa şikayet edenlerden mi? Eğer şikayet edenlerdensen kitabı okumayın, utanırsınız!
      gizle

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat