AvrupaMiras, Meydan Okuma, Vaat
Bu kitap, Avrupa'nın ortak değerlerini, kimliğini, kolektif sembolleştirme ve temsiliyet problemini tarihsel, sosyolojik ve politik boyutlarıyla ele almaktadır. Bu çözümlemeler çerçevesinde bütünleşme süreci ve politikaları masaya yatırılmakta ve özellikle müzakereci bir ülke olarak Türkiye'nin üyeliği Avrupa değerleri, özgünlüğü, kültürü, uygarlığı, kimliği, ortak mirası ve çeşitliliği bağlamında sorgulanmaktadır. Buna ek olarak, modernleşme ile Avrupalılaşma konseptleri karşılıklı bir mukayeseli analize tabi tutularak modernleşmenin yarattığı zıtlık ve çelişkiler; bireyselleşme, bireycilik, kolektif kimlik kavramları çerçevesinde tartışılmaktadır. Burada asıl üzerine odaklanan konu; günümüzde Türkiye'yi de kıskacı altına alan kimlik politikaları, kolektif kimlik talepleri ve bu taleplerin yaratabileceği riskler, gerek Avrupa toplumları ve gerekse uluslar arası ilişkiler bağlamında irdelenmektedir. Tam da bu noktada modernleşme ile modernleşme ideolojisi – ki Avrupa için tehdit olarak algılanmaktadır - arasındaki ayrıma dikkat çekilerek, bu ideolojinin insanları yanlış istikametlere taşıyacağı varsayımından hareketle, rasyonel dünyaya, piyasa ekonomisine ve bilimsel ve teknolojik gelişmeye uyuma hapsedilmiş bu ideolojinin gerçek bir kolektif kimlik ve sembolizasyon oluşturamayacağı yargısına varılmıştır. Ki bu yargı, Türkiye'nin müzakere çerçeve belgesinde açıkça ifade edilmese de, üyelik sürecini olumsuz yönde etkileyen görünmeyen bir parametredir. Son olarak, Avrupa'nın meydan okumasına imkan verecek, ümit vadeden bir gelecek perspektifi ve projeksiyonu çizmek için zemin oluşturacak alternatif kolektif kimlik modelleri sunulmuştur. Neticede elli yıllık geçmişiyle Avrupa Birliği'nin pek çok başarıya imza attığı, bu görece kısa zaman diliminde umulandan daha fazla etkinlik ve etkilik sahibi olduğundan hareketle, yerel, ulusal ve bölgesel düzeyde çözülemeyen pek çok problemin Birlik seviyesinde çözüm bulduğu belirtilmiştir. İşte bu gerçeklik kitabın şu hüküm cümlesiyle tamamlanmasına temel teşkil eder: Risk toplumunu güvenlik toplumuna dönüştürerek, birbiriyle çatışan çıkarları ve biri diğerini ortadan kaldıran çeşitlilik unsurlarını ortak bir uzlaşma noktasında birleştirerek Avrupa, şu an tıkandığı sorunlarını demokratik ve rasyonel metotlara dayanarak çözmenin yollarını muhakkak bulacaktır.
- Açıklama
Bu kitap, Avrupa'nın ortak değerlerini, kimliğini, kolektif sembolleştirme ve temsiliyet problemini tarihsel, sosyolojik ve politik boyutlarıyla ele almaktadır. Bu çözümlemeler çerçevesinde bütünleşme süreci ve politikaları masaya yatırılmakta ve özellikle müzakereci bir ülke olarak Türkiye'nin üyeliği Avrupa değerleri, özgünlüğü, kültürü, uygarlığı, kimliği, ortak mirası ve çeşitliliği bağlamında sorgulanmaktadır. Buna ek olarak, modernleşme ile Avrupalılaşma konseptleri karşılıklı bir mukayeseli analize tabi tutularak modernleşmenin yarattığı zıtlık ve çelişkiler; bireyselleşme, bireycilik, kolektif kimlik kavramları çerçevesinde tartışılmaktadır. Burada asıl üzerine odaklanan konu; günümüzde Türkiye'yi de kıskacı altına alan kimlik politikaları, kolektif kimlik talepleri ve bu taleplerin yaratabileceği riskler, gerek Avrupa toplumları ve gerekse uluslar arası ilişkiler bağlamında irdelenmektedir. Tam da bu noktada modernleşme ile modernleşme ideolojisi – ki Avrupa için tehdit olarak algılanmaktadır - arasındaki ayrıma dikkat çekilerek, bu ideolojinin insanları yanlış istikametlere taşıyacağı varsayımından hareketle, rasyonel dünyaya, piyasa ekonomisine ve bilimsel ve teknolojik gelişmeye uyuma hapsedilmiş bu ideolojinin gerçek bir kolektif kimlik ve sembolizasyon oluşturamayacağı yargısına varılmıştır. Ki bu yargı, Türkiye'nin müzakere çerçeve belgesinde açıkça ifade edilmese de, üyelik sürecini olumsuz yönde etkileyen görünmeyen bir parametredir. Son olarak, Avrupa'nın meydan okumasına imkan verecek, ümit vadeden bir gelecek perspektifi ve projeksiyonu çizmek için zemin oluşturacak alternatif kolektif kimlik modelleri sunulmuştur. Neticede elli yıllık geçmişiyle Avrupa Birliği'nin pek çok başarıya imza attığı, bu görece kısa zaman diliminde umulandan daha fazla etkinlik ve etkilik sahibi olduğundan hareketle, yerel, ulusal ve bölgesel düzeyde çözülemeyen pek çok problemin Birlik seviyesinde çözüm bulduğu belirtilmiştir. İşte bu gerçeklik kitabın şu hüküm cümlesiyle tamamlanmasına temel teşkil eder: Risk toplumunu güvenlik toplumuna dönüştürerek, birbiriyle çatışan çıkarları ve biri diğerini ortadan kaldıran çeşitlilik unsurlarını ortak bir uzlaşma noktasında birleştirerek Avrupa, şu an tıkandığı sorunlarını demokratik ve rasyonel metotlara dayanarak çözmenin yollarını muhakkak bulacaktır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.