%30
Baba Bana Top At %15 indirimli Colin Heywood
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789758704149
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
256
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2003-01
Çeviren
Esin Hoşsucu
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Baba Bana Top At! Batı'da Çocukluğun Tarihi

Yazar: Colin Heywood
Yayınevi : Kitap Yayınevi
14,00TL
9,80TL
%30
Satışta değil
9789758704149
390776
Baba Bana Top At! Batı'da Çocukluğun Tarihi
Baba Bana Top At! Batı'da Çocukluğun Tarihi
9.80

Cevabı zor bir soru: "Kime çocuk denir, çocuk nedir?" Farklı zaman ve coğrafyalarda yanıtlar çok değişiyor. 1666'da Fransız papaz Pierre ve Berulle "Çocukluk, ölümden sonra insan yaşamının en kötü ve en sefil dönemidir" diyordu. Ortaçağda çocuğun onu yetişkinlerden, hatta gençlerden ayıran özgün doğası hiç bilinmiyor, çocuklar küçük yetişkinler olarak algılanıyordu. İster saray erkanından, ister işçi sınıfından olsunlar, 5 ile 7 yaşlarında yetişkinlerin dünyasına itiliyor, geçiş dönemini yaşayamadan onlarla birlikte eğleniyor veya küçücük bedenleriyle ustalarıyla birlikte yaşayıp çalışarak bir mesleğin içinde yoğruluyorlardı. Oysa onların hala annelerinin, dadılarının ilgi ve şefkatine ihtiyaçları vardı. Çocukluğun "keşfi" için Ortaçağın sonunu beklemeliydik. Onların yetişkinlerin dünyasına karışmadan önce, özel bir bakıma, bir çeşit karantinaya" ihtiyaç duydukları ancak o zaman anlaşıldı. Bu kitap, batı toplumlarının çocuğu nasıl algıladıklarını irdeliyor, çocukların aileleri ve yaşıtları ile ilişkilerini anlatıyor, onların iş, sağlık ve eğitim sorunlarını ele alıyor ve bizi yeni doğmuş çocukların öldürülme veya terk edilmelerinin gerçek hikayelerinden çocuk oyunlarına kadar uzanan uzun bir yolculuğa çıkarıyor.

  • Açıklama
    • Cevabı zor bir soru: "Kime çocuk denir, çocuk nedir?" Farklı zaman ve coğrafyalarda yanıtlar çok değişiyor. 1666'da Fransız papaz Pierre ve Berulle "Çocukluk, ölümden sonra insan yaşamının en kötü ve en sefil dönemidir" diyordu. Ortaçağda çocuğun onu yetişkinlerden, hatta gençlerden ayıran özgün doğası hiç bilinmiyor, çocuklar küçük yetişkinler olarak algılanıyordu. İster saray erkanından, ister işçi sınıfından olsunlar, 5 ile 7 yaşlarında yetişkinlerin dünyasına itiliyor, geçiş dönemini yaşayamadan onlarla birlikte eğleniyor veya küçücük bedenleriyle ustalarıyla birlikte yaşayıp çalışarak bir mesleğin içinde yoğruluyorlardı. Oysa onların hala annelerinin, dadılarının ilgi ve şefkatine ihtiyaçları vardı. Çocukluğun "keşfi" için Ortaçağın sonunu beklemeliydik. Onların yetişkinlerin dünyasına karışmadan önce, özel bir bakıma, bir çeşit karantinaya" ihtiyaç duydukları ancak o zaman anlaşıldı. Bu kitap, batı toplumlarının çocuğu nasıl algıladıklarını irdeliyor, çocukların aileleri ve yaşıtları ile ilişkilerini anlatıyor, onların iş, sağlık ve eğitim sorunlarını ele alıyor ve bizi yeni doğmuş çocukların öldürülme veya terk edilmelerinin gerçek hikayelerinden çocuk oyunlarına kadar uzanan uzun bir yolculuğa çıkarıyor.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat