%35
Babil'deki Türkiye Ekrem Tahir
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786057100108
Boyut
13.00x21.00
Sayfa Sayısı
396
Baskı
3
Basım Tarihi
2022-05
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Babil'deki TürkiyeYirminci Asır Düşüncesinin Arkeolojisi

Yazar: Ekrem Tahir
Yayınevi : Aden Yayıncılık
140,00TL
91,00TL
%35
Satışta değil
9786057100108
909187
Babil'deki Türkiye
Babil'deki Türkiye Yirminci Asır Düşüncesinin Arkeolojisi
91.00

Biz ki hazinelerimizden ve ışıklarımızdan habersiz, sırtımızı güneşlere dönük yaşıyoruz... Yönümüzü kaybettiğimizin farkında değiliz. Sağcısı, solcusu ve İslamcısıyla hepimiz BÂBİL KULESİ'ndeyiz. Bizi yok etmek isteyen düşmanın, düşüncelerimizi Bâbil Kulesi'ne çevirdiğinin farkında bile değiliz. Düşünmeyenlerin, düşünenlere tahammüllü yok Türkiye'de.

Örümcek, ağ örer. Minervanın kuşu ise düşüncenin kumaşını...

Alman zekâsı, sürekli bir duvar örer; metafizik duvarını. Bu duvardaki asılı tek tablo, metafizik kelimeler tablosudur. Küflü, karanlık, topal kelimeler bir türlü bu duvarı aşamaz. Ördüğü metafizik duvarlar arasında şuurunu kaybeder, birer ecinni beyin olur. Ne gökyüzünü görür ne ufku, ne de ışığa erişir.

Fransız zekâsı, yarattığı kelimelerin gürültülü sağanak yağışları altında sersemleşir, ezilir. Bu fırtınalı, uğultulu kelimeler, toprağı yalayıp geçer. Kelimeler, toprağa düşüp, tohum olmaz. Bir düşünce fatihin elinde şarkılaşmaz. Aslına, yani insan hüviyetine bürünmez.

Türk aydını ise Homo Sapiens (düşünen) değil, Homo Ludens'tir (oynayandır). Kartondan oyuncaklar, kumdan portreler ve gölgeyle oynayan bir Homo Ludens'tir. Yasaklara, anlamadığına âşık, erişemediğine düşmandır Türk aydını. Işığa ve yıldızlara erişilmesin diye gök kubbemizi taşlarla örmüştür. Tek orijinalliği var: Samimiyetsizliği, kıskançlığı ve biteviye imperatif güçlerin kulpu oluşu...

  • Açıklama
    • Biz ki hazinelerimizden ve ışıklarımızdan habersiz, sırtımızı güneşlere dönük yaşıyoruz... Yönümüzü kaybettiğimizin farkında değiliz. Sağcısı, solcusu ve İslamcısıyla hepimiz BÂBİL KULESİ'ndeyiz. Bizi yok etmek isteyen düşmanın, düşüncelerimizi Bâbil Kulesi'ne çevirdiğinin farkında bile değiliz. Düşünmeyenlerin, düşünenlere tahammüllü yok Türkiye'de.

      Örümcek, ağ örer. Minervanın kuşu ise düşüncenin kumaşını...

      Alman zekâsı, sürekli bir duvar örer; metafizik duvarını. Bu duvardaki asılı tek tablo, metafizik kelimeler tablosudur. Küflü, karanlık, topal kelimeler bir türlü bu duvarı aşamaz. Ördüğü metafizik duvarlar arasında şuurunu kaybeder, birer ecinni beyin olur. Ne gökyüzünü görür ne ufku, ne de ışığa erişir.

      Fransız zekâsı, yarattığı kelimelerin gürültülü sağanak yağışları altında sersemleşir, ezilir. Bu fırtınalı, uğultulu kelimeler, toprağı yalayıp geçer. Kelimeler, toprağa düşüp, tohum olmaz. Bir düşünce fatihin elinde şarkılaşmaz. Aslına, yani insan hüviyetine bürünmez.

      Türk aydını ise Homo Sapiens (düşünen) değil, Homo Ludens'tir (oynayandır). Kartondan oyuncaklar, kumdan portreler ve gölgeyle oynayan bir Homo Ludens'tir. Yasaklara, anlamadığına âşık, erişemediğine düşmandır Türk aydını. Işığa ve yıldızlara erişilmesin diye gök kubbemizi taşlarla örmüştür. Tek orijinalliği var: Samimiyetsizliği, kıskançlığı ve biteviye imperatif güçlerin kulpu oluşu...

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat