Barbaros Hayrettin'in Hayatı
Şarkıları bugün de dillerden düşmeyen Lüküs Hayat operetinin yazarı Ekrem Reşit Rey, kardeşi besteci Cemal Reşit Rey'le birlikte sahneye koydukları eserlerle Cumhuriyet tarihimizin kültürel dönüşümünde kalıcı izler bırakmıştır. Fransa'nın saygın yayınevlerinden Gallimard tarafından ta 1931'de yayımlanan, Fransızca kaleme aldığı Barbaros Hayrettin'in Hayatı, yayınevinin yaşamöyküsü dizisinde çıkmış olsa da pekâlâ tarihsel roman olarak da okunabilecek bir edebiyat eseridir.
Hızır Reis isminde Midilli adasından çıkma yaman bir korsanken Akdeniz'de kazandığı şanlı zaferlerle Kaptan-ı Derya unvanını alarak Osmanlı donanmasının başına geçen Barbaros Hayrettin Paşa, yalnızca askeri dehasıyla değil, lafını sakınmayan pervasız tavırları ve kalender kişiliğiyle de Kanuni'nin dikkatini çeker.
“Alaylar, mehter marşları, askeri geçitler, asılan bayraklar, kalabalık, şaşaalı evlerdeki dört başı mamur sofralar onun ilgisini çekmiyordu. Bunlara önem vermiyordu. Arayıp da bulamadığı, mutlu günlerde ya da düşman karşısında duyulan dayanışma; kalplerin ve akılların kaynaşması; aynı amaç uğruna birlikte hareket eden ‘Ocak'; birbirinden farklı ruhlarda birbirine denk duygulardı.”
- Açıklama
Şarkıları bugün de dillerden düşmeyen Lüküs Hayat operetinin yazarı Ekrem Reşit Rey, kardeşi besteci Cemal Reşit Rey'le birlikte sahneye koydukları eserlerle Cumhuriyet tarihimizin kültürel dönüşümünde kalıcı izler bırakmıştır. Fransa'nın saygın yayınevlerinden Gallimard tarafından ta 1931'de yayımlanan, Fransızca kaleme aldığı Barbaros Hayrettin'in Hayatı, yayınevinin yaşamöyküsü dizisinde çıkmış olsa da pekâlâ tarihsel roman olarak da okunabilecek bir edebiyat eseridir.
Hızır Reis isminde Midilli adasından çıkma yaman bir korsanken Akdeniz'de kazandığı şanlı zaferlerle Kaptan-ı Derya unvanını alarak Osmanlı donanmasının başına geçen Barbaros Hayrettin Paşa, yalnızca askeri dehasıyla değil, lafını sakınmayan pervasız tavırları ve kalender kişiliğiyle de Kanuni'nin dikkatini çeker.
“Alaylar, mehter marşları, askeri geçitler, asılan bayraklar, kalabalık, şaşaalı evlerdeki dört başı mamur sofralar onun ilgisini çekmiyordu. Bunlara önem vermiyordu. Arayıp da bulamadığı, mutlu günlerde ya da düşman karşısında duyulan dayanışma; kalplerin ve akılların kaynaşması; aynı amaç uğruna birlikte hareket eden ‘Ocak'; birbirinden farklı ruhlarda birbirine denk duygulardı.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.