Başlangıçtan 20. Yüzyıla Kazak Jırav ve Akınları
Çalışmamızda, başlangıcından 20. yüzyıla kadarki sözü saza koşan Kazak jırav ve akınlarını Türkiye Türklerine tanıtmak, onların eserlerinden kısa örnekleri ninni olarak kulaklara fısıldamak, türkü olarak gönüllere işlemek istedik. Bu dönem içerinde yer alan jırav ve akınlardan yalnızca sözü saza koşanlar çalışma sınırları içerisine alınmıştır. Başlangıcından 20. yüzyıla kadarki dönemde yaşayan; ama eserlerinde incelediği konular, kullandığı şekiller bakımından Kazak bilim adamlarınca yirminci yüzyıl temsilcileri olarak gösterilenler çalışmamızda ele alınıp incelenmemekle beraber Jambıl Jabayev gibi bazı önemli temsilciler hakkında yeri geldikçe kısa bilgi verilmiştir. Kazak jırav ve akınlarının eserleri arasından özellikleri bakımından çok belirgin bir şekilde Anadolu'dakilere benzeyenleri çalışmanın sıradanlığını ortadan kaldırmak, uçsuz bucaksız Kazak bozkırlarından, Sirderya boylarından sonra biraz da Çukurova'dan, Erzurum'dan, Kars'tan dem almak, nefeslenmek için örneklendirmeyi tercih ettik.
Anadolu'da, ozan-baksılık geleneğinin 16. yüzyıldan itibaren yerini âşıklık geleneğine bırakmaya başlaması gibi, Kazak sahasında da baksılık geleneğini takip eden devrede hem kahramanlık jırları, hem de zamanı ve devri değerlendirici tolgavlarıyla ön plana çıkan jıravların 18. yüzyıl sonlarından itibaren yerlerini “akın” adındaki bir başka gelenek temsilcisine bırakmaya başladıkları görülür. Her ne kadar çalışmamız mukayeseli bir çalışma olmasa da çalışmanın giriş bölümünde Anadolu ve Kazak sözlü geleneğindeki değişimin sebepleri ve âşık tarzı edebiyat geleneğinin-akınlık geleneğinin oluşumu üzerinde de kısaca durulmuştur. Bu bölümde ayrıca jır, terme, tolgav, öleñ gibi edebî türler ve bunların şekil özellikleri hakkında da bilgi verilmiştir.
- Açıklama
Çalışmamızda, başlangıcından 20. yüzyıla kadarki sözü saza koşan Kazak jırav ve akınlarını Türkiye Türklerine tanıtmak, onların eserlerinden kısa örnekleri ninni olarak kulaklara fısıldamak, türkü olarak gönüllere işlemek istedik. Bu dönem içerinde yer alan jırav ve akınlardan yalnızca sözü saza koşanlar çalışma sınırları içerisine alınmıştır. Başlangıcından 20. yüzyıla kadarki dönemde yaşayan; ama eserlerinde incelediği konular, kullandığı şekiller bakımından Kazak bilim adamlarınca yirminci yüzyıl temsilcileri olarak gösterilenler çalışmamızda ele alınıp incelenmemekle beraber Jambıl Jabayev gibi bazı önemli temsilciler hakkında yeri geldikçe kısa bilgi verilmiştir. Kazak jırav ve akınlarının eserleri arasından özellikleri bakımından çok belirgin bir şekilde Anadolu'dakilere benzeyenleri çalışmanın sıradanlığını ortadan kaldırmak, uçsuz bucaksız Kazak bozkırlarından, Sirderya boylarından sonra biraz da Çukurova'dan, Erzurum'dan, Kars'tan dem almak, nefeslenmek için örneklendirmeyi tercih ettik.
Anadolu'da, ozan-baksılık geleneğinin 16. yüzyıldan itibaren yerini âşıklık geleneğine bırakmaya başlaması gibi, Kazak sahasında da baksılık geleneğini takip eden devrede hem kahramanlık jırları, hem de zamanı ve devri değerlendirici tolgavlarıyla ön plana çıkan jıravların 18. yüzyıl sonlarından itibaren yerlerini “akın” adındaki bir başka gelenek temsilcisine bırakmaya başladıkları görülür. Her ne kadar çalışmamız mukayeseli bir çalışma olmasa da çalışmanın giriş bölümünde Anadolu ve Kazak sözlü geleneğindeki değişimin sebepleri ve âşık tarzı edebiyat geleneğinin-akınlık geleneğinin oluşumu üzerinde de kısaca durulmuştur. Bu bölümde ayrıca jır, terme, tolgav, öleñ gibi edebî türler ve bunların şekil özellikleri hakkında da bilgi verilmiştir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.