Ben Büyüyünce de Çocuk Olacağım
Bizim çocukluğumuzda sıkça sorulurdu: “Büyüyünce ne olacaksın bakiim yavrucum“ diye... Gerçi aynı soru hala soruluyor ya neyse... Sanırım henüz 9-10 yaşlarında filandım... Bize oturmaya gelen amcam bana bu soruyu sormuştu. Bende o dönemde çocukluğun keyfine öylesine kaptırmıştım ki kendimi, amcama şu cevabı vermiştim o zaman: “Valla amca, ben çocukluğu çok sevdim, o yüzden büyüyünce de çocuk olucam!..“
Bu muzip cevabı o günden beri aklımdan hiç çıkarmadım. Mizahçı olacağım aslında o cevapta gizliymiş ya neyse... Çocukluğumda acılar, sıkıntılar, üzüntüler yaşamadım mı, tabii ki yaşadım, belki fazlasıyla ama çocukluk öylesine büyülü ve tertemiz bir dünyaydı ki, tüm bu üzüntülü anların önüne geçen hep neşe, keyif, haz ve mutluluk olmuştu benim için...
O, belli isimlerin dışındakileri görmeyen, körleşmiş bir medyaya inat eğilmeden-bükülmeden, doğru bildiği yolda, tüm hızıyla ve samimiyetiyle üretmeye devam ediyor...
Kirlenmenin ve dibe çöküşün tavan yaptığı bir ülkede o bu kitapla 'çocukluğunun' temizliğine, saflığına ve masumiyetine sığınıyor...
2005 yılında, henüz 42 yaşında yazarlığının 25. yılına ulaştı. 25 yılda yayınlanmış 30 kitabı 300 bini aşan geniş bir okur kitlesine ulaştı. O, ülkesini karış karış gezerek, son 12 yılda 700'ü aşan söyleşi-imza günü ve etkinliğe katılarak, özellikle de gençlerle-çocuklarla biraraya sürdürüyor yazarlığını. O yıllar önce kendini yurdunun damlarına atıp, hayata epeyce bir süredir dam üstünden bakan; Damdaki Mizahçı!.. O'nun adı: Cihan Demirci...
İlk imzalı yazısı 1980 yılının Haziran ayında Gırgır dergisinde yayınlanan Cihan Demirci 80'li yılların başından başlayarak mizah edebiyatımıza yepyeni bir soluk ve yepyeni bir mizah anlayışı getiren birkaç mizah yazarından biri oldu. Bugüne dek mizah yazılarından, şiire, çocuk kitaplarından inceleme-araştırmaya, biyografiden denemeye, öyküden romana, özdeyişlerden anıya dek pek çok türde zekaya seslenen “ince“ mizahını konuşturdu. Mizahımıza ve argomuza başta: “Geyik muhabbeti, laforizma, medyazori, zombilirkişi, volitika, cukkabaz, parodisyen, kıronder, üvertürk, beterist, espirin“ gibi pek çok sözcük ve deyim kazandıran, bu sözcüklerin isim babası olan mizah ustası Cihan Demirci bugüne dek pek çok gazetede, dergide yazdı-çizdi ve radyo programcılığı, editörlük, senaristlik, eğitmenlik, internet yazarlığı yaptı ve yapmaya devam ediyor... Dilimize ve argomuza kazandırdığı ünlü “Geyik Muhabbeti“ yıllar önce kitap olarak 50 bini aşan bir satışa ulaştı...
2005 yılında yazarlık hayatının 25. yılını geride bırakan Demirci, 25. yılı çocukluk anılarından oluşan çok özel bir kitapla kutluyor. İlk kitabı 1985'te yayınlanan, son yıllarda çocuklara yönelik kitaplarıyla da dikkat çeken yazarın, “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam“ adlı çocukluk anılarından oluşan özel kitabı okurun karşısına Bulut Yayınları'ndan çıktı.
Yazarın çocukluk fotoğraflarıyla da süslü kitapta, 1970'li yılların hemen başlarında İstanbul'un Aksaray-Haseki-Fatih-Fındıkzade-Erenköy semtlerinde başlayan keyifli bir çocukluk süreci dil cambazı bir mizahçıya özgü sıcaklıkta ve akıcılıkta, öykü tadında yazılmış anılarla okura aktarılırken, bugünün gençlerine ve çocuklarına sadece “öcü“ gibi gösterilen 1970'li yılların aslında o öcü görüntünün ardında bugün yitirdiğimiz bize özgü pek çok insani değeri, dostluğu, sıcaklığı ve güzelliği barındırdığı yaşanmış anekdotlar ve anılarla ortaya konuluyor... Bu anılarda neler yok ki; 1973'de 100. yıl mezunu olduğu Aksaray Mahmudiye İlkokulunda yaşadıkları, 1972'de Haseki'deki mahalleye ilk giren televizyonun sahibi Sakine Teyzenin mahalle çocuklarına yaşattıkları, aile komiği “Tıkır Yenge“nin birbirinden matrak maceraları, babasına ait 1963 model kırmızı İmpala'nın trajik sonu, 1970'lerin düğün salonları, vurmalı çalgılara olan düşkünlüğü, kafaya inen bir mandolin macerası, düğün törenleri, misafir odalı ev yaşamları, Cihan Demirci'nin sinema tutkusunun başladığı “Murat Amca Aile Sineması“ bölümü, Hulusi Kentmen'lerle, Necdet Tosun'larla, Lorel-Hardi ve Şarlo'larla tanışma yılları, Haseki gibi bir semtte ağaç üstünü mesken tutan üç ağaçşörler, 70'lerin İstanbul'undan kalma çocuksu izler, içten anılar ve anekdotlar... Cihan Demirci, çocukluğunu doyasıya yaşamış son kuşağın çocuklarından. “Dershane kuşağı“ olmamış, hafta sonlarını gezmeye, dolaşmaya, sinemaya-tiyatroya gitmeye, kitap okumaya, ağaç tepelerinde, top peşinde, kız peşinde dolaşmaya ayırabilmiş, terli terli soğuk sular içmiş son çocuklardan. 70'li yıllarda çocukluğu çok sevmiş ve kendisine “Büyüyünce ne olacaksın bakalım?“ diye soran bir amcaya; “Ben büyüyünce de çocuk olucam amca“ demiş...Bugünün çılgın tekno çarkı içinde, çocukluğunu yaşayamadan büyüyen “Büyümüş de küçülmüş“lerden biri değil o. Sakin, duru ve insani yılların son seferine yetişmiş bir çocuğun içten ve samimi anıları bunlar...
Cihan Demirci, “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam“ adlı bu özel kitabı, 2004 yılında, henüz 69 yaşındayken bir “çocuk saflığında“ Alzheimer adlı amansız hastalıktan yitirdiği sevgili annesi Sevim Demirci'ye adamış.
Bakın ne diyor Cihan Demirci kitabının önsözünde; “...Asıl güzel olan, çocukken çocuk olabilmektir. Çocukken çocuk olmayı becerebilen çocuklar, büyüdüklerinde artık çocuk olmayı değil, çocuk kalmayı başarırlar bir de üstüne üstlük...“
- Açıklama
Bizim çocukluğumuzda sıkça sorulurdu: “Büyüyünce ne olacaksın bakiim yavrucum“ diye... Gerçi aynı soru hala soruluyor ya neyse... Sanırım henüz 9-10 yaşlarında filandım... Bize oturmaya gelen amcam bana bu soruyu sormuştu. Bende o dönemde çocukluğun keyfine öylesine kaptırmıştım ki kendimi, amcama şu cevabı vermiştim o zaman: “Valla amca, ben çocukluğu çok sevdim, o yüzden büyüyünce de çocuk olucam!..“
Bu muzip cevabı o günden beri aklımdan hiç çıkarmadım. Mizahçı olacağım aslında o cevapta gizliymiş ya neyse... Çocukluğumda acılar, sıkıntılar, üzüntüler yaşamadım mı, tabii ki yaşadım, belki fazlasıyla ama çocukluk öylesine büyülü ve tertemiz bir dünyaydı ki, tüm bu üzüntülü anların önüne geçen hep neşe, keyif, haz ve mutluluk olmuştu benim için...
O, belli isimlerin dışındakileri görmeyen, körleşmiş bir medyaya inat eğilmeden-bükülmeden, doğru bildiği yolda, tüm hızıyla ve samimiyetiyle üretmeye devam ediyor...
Kirlenmenin ve dibe çöküşün tavan yaptığı bir ülkede o bu kitapla 'çocukluğunun' temizliğine, saflığına ve masumiyetine sığınıyor...
2005 yılında, henüz 42 yaşında yazarlığının 25. yılına ulaştı. 25 yılda yayınlanmış 30 kitabı 300 bini aşan geniş bir okur kitlesine ulaştı. O, ülkesini karış karış gezerek, son 12 yılda 700'ü aşan söyleşi-imza günü ve etkinliğe katılarak, özellikle de gençlerle-çocuklarla biraraya sürdürüyor yazarlığını. O yıllar önce kendini yurdunun damlarına atıp, hayata epeyce bir süredir dam üstünden bakan; Damdaki Mizahçı!.. O'nun adı: Cihan Demirci...
İlk imzalı yazısı 1980 yılının Haziran ayında Gırgır dergisinde yayınlanan Cihan Demirci 80'li yılların başından başlayarak mizah edebiyatımıza yepyeni bir soluk ve yepyeni bir mizah anlayışı getiren birkaç mizah yazarından biri oldu. Bugüne dek mizah yazılarından, şiire, çocuk kitaplarından inceleme-araştırmaya, biyografiden denemeye, öyküden romana, özdeyişlerden anıya dek pek çok türde zekaya seslenen “ince“ mizahını konuşturdu. Mizahımıza ve argomuza başta: “Geyik muhabbeti, laforizma, medyazori, zombilirkişi, volitika, cukkabaz, parodisyen, kıronder, üvertürk, beterist, espirin“ gibi pek çok sözcük ve deyim kazandıran, bu sözcüklerin isim babası olan mizah ustası Cihan Demirci bugüne dek pek çok gazetede, dergide yazdı-çizdi ve radyo programcılığı, editörlük, senaristlik, eğitmenlik, internet yazarlığı yaptı ve yapmaya devam ediyor... Dilimize ve argomuza kazandırdığı ünlü “Geyik Muhabbeti“ yıllar önce kitap olarak 50 bini aşan bir satışa ulaştı...
2005 yılında yazarlık hayatının 25. yılını geride bırakan Demirci, 25. yılı çocukluk anılarından oluşan çok özel bir kitapla kutluyor. İlk kitabı 1985'te yayınlanan, son yıllarda çocuklara yönelik kitaplarıyla da dikkat çeken yazarın, “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam“ adlı çocukluk anılarından oluşan özel kitabı okurun karşısına Bulut Yayınları'ndan çıktı.
Yazarın çocukluk fotoğraflarıyla da süslü kitapta, 1970'li yılların hemen başlarında İstanbul'un Aksaray-Haseki-Fatih-Fındıkzade-Erenköy semtlerinde başlayan keyifli bir çocukluk süreci dil cambazı bir mizahçıya özgü sıcaklıkta ve akıcılıkta, öykü tadında yazılmış anılarla okura aktarılırken, bugünün gençlerine ve çocuklarına sadece “öcü“ gibi gösterilen 1970'li yılların aslında o öcü görüntünün ardında bugün yitirdiğimiz bize özgü pek çok insani değeri, dostluğu, sıcaklığı ve güzelliği barındırdığı yaşanmış anekdotlar ve anılarla ortaya konuluyor... Bu anılarda neler yok ki; 1973'de 100. yıl mezunu olduğu Aksaray Mahmudiye İlkokulunda yaşadıkları, 1972'de Haseki'deki mahalleye ilk giren televizyonun sahibi Sakine Teyzenin mahalle çocuklarına yaşattıkları, aile komiği “Tıkır Yenge“nin birbirinden matrak maceraları, babasına ait 1963 model kırmızı İmpala'nın trajik sonu, 1970'lerin düğün salonları, vurmalı çalgılara olan düşkünlüğü, kafaya inen bir mandolin macerası, düğün törenleri, misafir odalı ev yaşamları, Cihan Demirci'nin sinema tutkusunun başladığı “Murat Amca Aile Sineması“ bölümü, Hulusi Kentmen'lerle, Necdet Tosun'larla, Lorel-Hardi ve Şarlo'larla tanışma yılları, Haseki gibi bir semtte ağaç üstünü mesken tutan üç ağaçşörler, 70'lerin İstanbul'undan kalma çocuksu izler, içten anılar ve anekdotlar... Cihan Demirci, çocukluğunu doyasıya yaşamış son kuşağın çocuklarından. “Dershane kuşağı“ olmamış, hafta sonlarını gezmeye, dolaşmaya, sinemaya-tiyatroya gitmeye, kitap okumaya, ağaç tepelerinde, top peşinde, kız peşinde dolaşmaya ayırabilmiş, terli terli soğuk sular içmiş son çocuklardan. 70'li yıllarda çocukluğu çok sevmiş ve kendisine “Büyüyünce ne olacaksın bakalım?“ diye soran bir amcaya; “Ben büyüyünce de çocuk olucam amca“ demiş...Bugünün çılgın tekno çarkı içinde, çocukluğunu yaşayamadan büyüyen “Büyümüş de küçülmüş“lerden biri değil o. Sakin, duru ve insani yılların son seferine yetişmiş bir çocuğun içten ve samimi anıları bunlar...
Cihan Demirci, “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam“ adlı bu özel kitabı, 2004 yılında, henüz 69 yaşındayken bir “çocuk saflığında“ Alzheimer adlı amansız hastalıktan yitirdiği sevgili annesi Sevim Demirci'ye adamış.
Bakın ne diyor Cihan Demirci kitabının önsözünde; “...Asıl güzel olan, çocukken çocuk olabilmektir. Çocukken çocuk olmayı becerebilen çocuklar, büyüdüklerinde artık çocuk olmayı değil, çocuk kalmayı başarırlar bir de üstüne üstlük...“
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.