Bilimin Öncü Kadını Remziye Hisar
Osman Hamdi'den sonra bu toprakların ilk doktoralı ismi... Üstelik bu çalışmasını Fransa'da Sorbonne Üniversitesi'nde iki çocuklu yalnız bir anne olarak tamamlamış bir kadın... Türkiye'nin ilk kimyageri...
1933 Üniversite Reformu'ndan sonra İstanbul Üniversitesi'nde göreve başlayan ülkenin ilk dört kadın doçentinden biri... Yaptığı çalışmalarla Türkiye'nin fen alanında Fransız Légion d'honneur nişanı verilen ilk akademisyeni... Bilim Akademisi Serisi bu sıra dışı ismin yaşamını kendi ağzından okuyabileceğiniz bir kitapla başlıyor: Bilimin Öncü Kadını
- Remziye Hisar.
1992 yılındaki ölümünden kısa bir süre önce Remziye Hisar Anadoluhisarı'ndaki evinde (şimdi Bilim Akademisi Başkanı olan) M. Ali Alpar'a hayatını tüm yönleriyle anlattı. Henüz 18 yaşında gencecik bir kadınken öğretmenlik yapmak üzere 1920'lerde Bakü'ye uzanan yolculuğu; Kurtuluş Savaşı sırasında, 1922'de Adana Kız Öğretmen Okulu'nda yaptığı (Darülmuallimat) müdürlüğü; zorluklar ve yokluklar içinde yurtdışında gerçekleştirdiği doktora çalışması; ülkeye dönüşte her türlü imkânsızlığa ve engellere rağmen yaptığı bilimsel çalışmaları ve sonrasında gelen başarı ve ödülleri; 27 yıl beklenen profesörlük unvanı; kısacası mutlulukları, hüzünleri, hayal kırıkları ve tüm iniş çıkışlarıyla sıra dışı bir akademisyenin hayatıydı anlatılan.
- Açıklama
Osman Hamdi'den sonra bu toprakların ilk doktoralı ismi... Üstelik bu çalışmasını Fransa'da Sorbonne Üniversitesi'nde iki çocuklu yalnız bir anne olarak tamamlamış bir kadın... Türkiye'nin ilk kimyageri...
1933 Üniversite Reformu'ndan sonra İstanbul Üniversitesi'nde göreve başlayan ülkenin ilk dört kadın doçentinden biri... Yaptığı çalışmalarla Türkiye'nin fen alanında Fransız Légion d'honneur nişanı verilen ilk akademisyeni... Bilim Akademisi Serisi bu sıra dışı ismin yaşamını kendi ağzından okuyabileceğiniz bir kitapla başlıyor: Bilimin Öncü Kadını
- Remziye Hisar.
1992 yılındaki ölümünden kısa bir süre önce Remziye Hisar Anadoluhisarı'ndaki evinde (şimdi Bilim Akademisi Başkanı olan) M. Ali Alpar'a hayatını tüm yönleriyle anlattı. Henüz 18 yaşında gencecik bir kadınken öğretmenlik yapmak üzere 1920'lerde Bakü'ye uzanan yolculuğu; Kurtuluş Savaşı sırasında, 1922'de Adana Kız Öğretmen Okulu'nda yaptığı (Darülmuallimat) müdürlüğü; zorluklar ve yokluklar içinde yurtdışında gerçekleştirdiği doktora çalışması; ülkeye dönüşte her türlü imkânsızlığa ve engellere rağmen yaptığı bilimsel çalışmaları ve sonrasında gelen başarı ve ödülleri; 27 yıl beklenen profesörlük unvanı; kısacası mutlulukları, hüzünleri, hayal kırıkları ve tüm iniş çıkışlarıyla sıra dışı bir akademisyenin hayatıydı anlatılan.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.