%35
Bin Yıl Daha Ülkesiz Adnan Satıcı
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789755842455
Boyut
14.00x21.00
Sayfa Sayısı
436
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2016-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Bin Yıl Daha Ülkesiz

Yayınevi : Öteki Yayınevi
40,00TL
26,00TL
%35
Satışta değil
9789755842455
701886
Bin Yıl Daha Ülkesiz
Bin Yıl Daha Ülkesiz
26.00

Nurgül Özlü Solda son toplumcu derken Adnan Satıcı'nın kendisine ilişkin bir tanımlamasından veya bir deklarasyonundan söz etmiyorum. Baktığım yer, Satıcı'nın şiiriyle, içinde yer aldığı toplumcu gerçekçi kuşağın yazdığı şiir arasındaki ilişki biçimi, bu ilişkide yaşanılan gerilim ve bunun neticesinde, Satıcı'nın şiirinde ortaya çıkan dönüşümdür. Adnan Satıcı'nın bir şair olarak imgesi, şiirinin taşıdığı tinsel evrenin imgesinden daha ön planda oldu. 'Adnan Satıcı' dendiğinde akla ilk gelen, Satıcı'nın, poetik bir mevzi edinmeyi önemsemeyen coşkulu kişiliği idi; şiiriyle getirdiği tinsel dünya veya tinsel problemler alanı değil. Satıcı'nın, şair olarak oluşum sürecinin kendine özgü bir durumu vardır. Bu durumu, 'hızlandırılmışlık' olarak adlandıracağım. Olup biteni, olup biterken yakalamak, olup biten, oluş halinde iken ona dahil olmak, kaygısıydı bu; ve kendinden önce gelene dahil olmak şeklinde açığa çıkıyordu. Adnan Satıcı, bu dahil olma durumuna, ilk kitabı yayınlandığında gelmiş bir şairdi. İstediği yerin kendisine verilmesini beklememiş, onu kendisi koparıp almıştı.

Adnan, beyaz değil, zenciydi.

Yücel Kayıran

Adnan Satıcı, şairin tanık sandalyesinde oturan edilgin tavrını eleştirir. Eylemsellik adına diline ivme kazandırır. Melih Cevdet Anday'ı Catallus'un kuşaktaşı sayar; kendisi de o yoldan giden muhalif ve cesur bir şairdir.

Nurgül Özlü

  • Açıklama
    • Nurgül Özlü Solda son toplumcu derken Adnan Satıcı'nın kendisine ilişkin bir tanımlamasından veya bir deklarasyonundan söz etmiyorum. Baktığım yer, Satıcı'nın şiiriyle, içinde yer aldığı toplumcu gerçekçi kuşağın yazdığı şiir arasındaki ilişki biçimi, bu ilişkide yaşanılan gerilim ve bunun neticesinde, Satıcı'nın şiirinde ortaya çıkan dönüşümdür. Adnan Satıcı'nın bir şair olarak imgesi, şiirinin taşıdığı tinsel evrenin imgesinden daha ön planda oldu. 'Adnan Satıcı' dendiğinde akla ilk gelen, Satıcı'nın, poetik bir mevzi edinmeyi önemsemeyen coşkulu kişiliği idi; şiiriyle getirdiği tinsel dünya veya tinsel problemler alanı değil. Satıcı'nın, şair olarak oluşum sürecinin kendine özgü bir durumu vardır. Bu durumu, 'hızlandırılmışlık' olarak adlandıracağım. Olup biteni, olup biterken yakalamak, olup biten, oluş halinde iken ona dahil olmak, kaygısıydı bu; ve kendinden önce gelene dahil olmak şeklinde açığa çıkıyordu. Adnan Satıcı, bu dahil olma durumuna, ilk kitabı yayınlandığında gelmiş bir şairdi. İstediği yerin kendisine verilmesini beklememiş, onu kendisi koparıp almıştı.

      Adnan, beyaz değil, zenciydi.

      Yücel Kayıran

      Adnan Satıcı, şairin tanık sandalyesinde oturan edilgin tavrını eleştirir. Eylemsellik adına diline ivme kazandırır. Melih Cevdet Anday'ı Catallus'un kuşaktaşı sayar; kendisi de o yoldan giden muhalif ve cesur bir şairdir.

      Nurgül Özlü

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat