Binboğalı Son Kökçüler
Gönül dünyasından ve gönül telinden; saz da, söz de ateş de hiç bir zaman eksilmedi. İnsanoğlu kendi inançlarını, düşüncelerini, anlayışlarını; kendi dışındakilerden üstün görmeye başladı mı soysuzlaşmaya da başlar. İnsanoğlu... insanoğlunun vahşeti... Sadece ağaçla, dağ hayvanlarıyla, otlarıyla, böcekleriyle değil, kendi soyunun bile kırımıyla uğraşıyor. Vurgunlar kırğınlar, eziyetler ölümler, insanların beyninde kanserleşmiş. İnsanların kokladıkları havada kan vardı. Düşüncelerinde öldürmek, intikam, boğmak, parçalamak, kesmek vardı. İnsancıl ölçüler yok olmuş, sevginin ne olduğu unutulmuş. Herkes kendince, kendinden olmayanı katletmeye, soyunu tüketmeye yönelmiş. İnsanın insana ve doğaya yaptığı sonsuz kırım insanla yetinmedi. Neleri yok etmedi ki?... Ermeni'nin, Kürt'e ve Türk'e: Türk'ün, Ermeni ve Kürt'e bakışındaki dostluklar yok oldu. Birlikte oluşturdukları yaşantılar, öyküler yok oldu. Ağıtları, türküleri, deyişleri, ninnileri yok oldu. Kürt'ün, Türk'ün, Ermeni'nin; dağlara, ardınca, cıcamığa, toprağa, çalılara, suya ve gökyüzüne bakışları yok oldu.
Sana, Binboğalar'dan geldik Çukurova! Adım adım, koca bin yıllık yoksulluğun sana koşan umutlarıyla geldik. Eşkiya gibi değil... Altını üstüne getirdik ama sana kök söktürmedik Çukurova! Asur'un, Hithit'in, Ermeni'nin, Kürt'ün, Türk'ün, Çerkez'in kökünü kırar gibi varlığının köklerini kırmadık. Hinoğlu hin isnanın aklıyla söküp sömürmedik. Her karışına emeğimizin mührünü vurduk. Yaşamanın sırrını senden öğrendik. Hani sen de cömirttin Çukurova! Umutlarla geldik, şayama sevinciyle döndük. Seninle sen, seninle ben değil, seninle biz olduk. Ah Çukurova ah! Binboğalı Kökçülerini sakın unutma. Eyvallah eyvallah sana, aşk osun Çukurova...
Binboğa... Binlerce boğa. Binboğalar.. Afrika'da, Mısır'da, Apislerin; Uzakdoğu Asya'daki yaban Hint öküzlerinin; Kuzey ve Güney Amerika'daki bizonların; Amerikan yerlilerinin ve Kızılderililerin "bufalo" dedikleri yaban öküzlerinin ataları burada, Binboğalarda yaşadı. Bunun için de Binboğa "Binboğalar" diye adlandı. Kayıtlara da yanen böyle geçdi. Yüz yirmi yaşındaki Kemerli Arab diyor ki: "Vay Çukurova vay! Neydi ki Çukurova? Ulan, Çukurovayı biz Çukurova yaptık be... Adam değil it bile yaşamazdı oralarda. Her tarafında bataklık, kokudan yanına dahi yanaşamazdın. Ah Çukurova ah! Sen nasıl Çukurova oldun? Seni kim Çukurova yap-tı? Seni Çukurıva edenlere ne oldu?...
- Süleyman Çiltaş
(Bathasıca Hektor)
- Açıklama
Gönül dünyasından ve gönül telinden; saz da, söz de ateş de hiç bir zaman eksilmedi. İnsanoğlu kendi inançlarını, düşüncelerini, anlayışlarını; kendi dışındakilerden üstün görmeye başladı mı soysuzlaşmaya da başlar. İnsanoğlu... insanoğlunun vahşeti... Sadece ağaçla, dağ hayvanlarıyla, otlarıyla, böcekleriyle değil, kendi soyunun bile kırımıyla uğraşıyor. Vurgunlar kırğınlar, eziyetler ölümler, insanların beyninde kanserleşmiş. İnsanların kokladıkları havada kan vardı. Düşüncelerinde öldürmek, intikam, boğmak, parçalamak, kesmek vardı. İnsancıl ölçüler yok olmuş, sevginin ne olduğu unutulmuş. Herkes kendince, kendinden olmayanı katletmeye, soyunu tüketmeye yönelmiş. İnsanın insana ve doğaya yaptığı sonsuz kırım insanla yetinmedi. Neleri yok etmedi ki?... Ermeni'nin, Kürt'e ve Türk'e: Türk'ün, Ermeni ve Kürt'e bakışındaki dostluklar yok oldu. Birlikte oluşturdukları yaşantılar, öyküler yok oldu. Ağıtları, türküleri, deyişleri, ninnileri yok oldu. Kürt'ün, Türk'ün, Ermeni'nin; dağlara, ardınca, cıcamığa, toprağa, çalılara, suya ve gökyüzüne bakışları yok oldu.
Sana, Binboğalar'dan geldik Çukurova! Adım adım, koca bin yıllık yoksulluğun sana koşan umutlarıyla geldik. Eşkiya gibi değil... Altını üstüne getirdik ama sana kök söktürmedik Çukurova! Asur'un, Hithit'in, Ermeni'nin, Kürt'ün, Türk'ün, Çerkez'in kökünü kırar gibi varlığının köklerini kırmadık. Hinoğlu hin isnanın aklıyla söküp sömürmedik. Her karışına emeğimizin mührünü vurduk. Yaşamanın sırrını senden öğrendik. Hani sen de cömirttin Çukurova! Umutlarla geldik, şayama sevinciyle döndük. Seninle sen, seninle ben değil, seninle biz olduk. Ah Çukurova ah! Binboğalı Kökçülerini sakın unutma. Eyvallah eyvallah sana, aşk osun Çukurova...
Binboğa... Binlerce boğa. Binboğalar.. Afrika'da, Mısır'da, Apislerin; Uzakdoğu Asya'daki yaban Hint öküzlerinin; Kuzey ve Güney Amerika'daki bizonların; Amerikan yerlilerinin ve Kızılderililerin "bufalo" dedikleri yaban öküzlerinin ataları burada, Binboğalarda yaşadı. Bunun için de Binboğa "Binboğalar" diye adlandı. Kayıtlara da yanen böyle geçdi. Yüz yirmi yaşındaki Kemerli Arab diyor ki: "Vay Çukurova vay! Neydi ki Çukurova? Ulan, Çukurovayı biz Çukurova yaptık be... Adam değil it bile yaşamazdı oralarda. Her tarafında bataklık, kokudan yanına dahi yanaşamazdın. Ah Çukurova ah! Sen nasıl Çukurova oldun? Seni kim Çukurova yap-tı? Seni Çukurıva edenlere ne oldu?...
- Süleyman Çiltaş
(Bathasıca Hektor)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.