Milattan önce Anadolu…
Bir Luvi'nin Ölümü, yaklaşık 3 bin yıl öncesinde yaşamış Luvileri anlatıyor.
Cihan Uğurlu, özgün dili ve enfes anlatımıyla, bizi binlerce yıl öncesinin günlük yaşamına, dönemin güç savaşlarına, bugünlere uzanan kadim geleneklere tanıklığa çağırıyor.
Bu romanı okurken yalnızca eşsiz bir tarihi yolculuğa çıkmayacak, titizlikle hazırlanan dipnotlarla sayısız çalışmadan süzülüp gelen bilgilerle donatılacaksınız. Tanrıların, kralların, sıradan insanların serpiştirildiği tarihi dekorda, yazarın bugünün bilgeliğiyle harmanladığı kurgusuyla baş başa kalacaksınız.
Milattan önce hiç bu kadar yakın, hiç bu kadar sarsıcı olmamıştı.
Bir Luvi'nin Ölümü, harika bir romanın doğuşunu haber veriyor.
“Ben Anadolu'nun kendine has bir kimliği, ruhu olduğuna inanırım. Bu ne tekil bir kültüre ne de özel olarak, bir halka ya da ırka ait değildir. Yaşanmış her şeyin bu toprak ve coğrafyaya sinmiş hâlidir. Arkeolog oldum, tarihçi oldum; geçmişi kazdım, geçmişi okudum. Aradığım, olay ya da bir nesne değil, bir ruhtu. Geçmiş zaman kesitinde, eski bir yaşamda ve bende saklı olan, benimle birlikte yaşayan… Ahmed Arif bir şiirinde sorar: ‘Anadolu'yum ben, tanıyor musun?' Yanıtlamaya çalıştım: ‘Seni anlıyorum. Ben Anadoluluyum.”
- Açıklama
Milattan önce Anadolu…
Bir Luvi'nin Ölümü, yaklaşık 3 bin yıl öncesinde yaşamış Luvileri anlatıyor.
Cihan Uğurlu, özgün dili ve enfes anlatımıyla, bizi binlerce yıl öncesinin günlük yaşamına, dönemin güç savaşlarına, bugünlere uzanan kadim geleneklere tanıklığa çağırıyor.
Bu romanı okurken yalnızca eşsiz bir tarihi yolculuğa çıkmayacak, titizlikle hazırlanan dipnotlarla sayısız çalışmadan süzülüp gelen bilgilerle donatılacaksınız. Tanrıların, kralların, sıradan insanların serpiştirildiği tarihi dekorda, yazarın bugünün bilgeliğiyle harmanladığı kurgusuyla baş başa kalacaksınız.
Milattan önce hiç bu kadar yakın, hiç bu kadar sarsıcı olmamıştı.
Bir Luvi'nin Ölümü, harika bir romanın doğuşunu haber veriyor.
“Ben Anadolu'nun kendine has bir kimliği, ruhu olduğuna inanırım. Bu ne tekil bir kültüre ne de özel olarak, bir halka ya da ırka ait değildir. Yaşanmış her şeyin bu toprak ve coğrafyaya sinmiş hâlidir. Arkeolog oldum, tarihçi oldum; geçmişi kazdım, geçmişi okudum. Aradığım, olay ya da bir nesne değil, bir ruhtu. Geçmiş zaman kesitinde, eski bir yaşamda ve bende saklı olan, benimle birlikte yaşayan… Ahmed Arif bir şiirinde sorar: ‘Anadolu'yum ben, tanıyor musun?' Yanıtlamaya çalıştım: ‘Seni anlıyorum. Ben Anadoluluyum.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.