Bir Ömrün Kıyılarında
Hapislik, çocukluğum ve gençliğim içiçe geçiyor ve bizi kıskıvrak yakalamış bugünkü Zaman‘a, insansız, donuk, kaskatı Zaman‘a hiç benzemeyen bambaşka bir Zaman‘da kolan vurmaya başlıyorum: Anacığım şarkı söylüyor Yma Sumac‘I aratmayan sesiyle. Teyzeler, halalar, yeğenler arasında sevinçlerle sarmalanmış o tasasız, o mutlu çocuğu, o güleç delikanlıyı, o Orhan Suda‘yı görüyorum. Genç Cumhuriyetin ilk yıllarında, Ankara‘nın çeşitli semtlerinde mutlu ve huzurlu yaşanan bir çocukluk.Taşmektep, Halkevi, Dikmen Bağları, tangolar, fokstrotlar, valsler... Sokakları şenlendiren eskiciler, seyyar satıcılar.Yahudi mahallesinin Marikaları, Yasefleri, Aronları, kapı önlerinde ayçekirdeği çitleyerek pörsük bedenlerini, incelmiş kemiklerini güneşe seren ihtiyarcıklar... Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu okul olacaktır gencecik Orhan Suda‘ya. Sabahattin Eyüboğlu, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli, Oktay Rifat, Nusret Hızır, Azra Erhat da eğitmenleri. Zamanla binlerce aşina yüz kaplayacaktır bu tabloyu. Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünde okurken, Klasik diller bölümünde Latince öğrenirken, karanlık sokaklardaki hücre toplantılarında kimseler duymasın diye usul usul konuşurken, Sansaryan hanında sorgulama başlarken, Harbiye Askeri Cezaevi‘nde günleri sayarken belleğinde yeretmiş bu görüntüler hiç yalnız bırakmayacaktır onu. Reşat Fuat Baraner, Arhavili Mustafa, Cazım Aktimur, Ruhi Su, Faik Şekeroğlu, Halim Spatar, Şükran Kurdakul, Mihri Belli ile birlikte yatar, birlikte göğüslerler mahpusluğu. "Bir Ömrün Kıyılarında" yayıncı, yazar ve çevirmen Orhan Suda‘nın çocukluğundan mahpusluğuna, Suda Yayınları‘na, uzun yol arkadaşı, eşi Sevgi Suda‘yla Fransa ve İngiltere‘de devam eden yaşantılarına uzanan anıları. Mücadele gücü, yaşama ve özgürlüğe tutkusu, insane sevgisi ve inancı tükenmeyen bir aydının, bir dil işçisinin, gerçek bir vatanseverin, bir müzik tutkununun, doğa âşığının yaşam serüveni.Yakınlarına, dostlarına yazdıkları ve onlardan gelen mektuplarla zenginleşen kitapta yabancı bir ülkede yaşamanın güçlükleri, özlemleri anlatılırken o yıllardaki Türkiye‘nin de portresi çiziliyor. -NemikaTuğcu-
- Açıklama
Hapislik, çocukluğum ve gençliğim içiçe geçiyor ve bizi kıskıvrak yakalamış bugünkü Zaman‘a, insansız, donuk, kaskatı Zaman‘a hiç benzemeyen bambaşka bir Zaman‘da kolan vurmaya başlıyorum: Anacığım şarkı söylüyor Yma Sumac‘I aratmayan sesiyle. Teyzeler, halalar, yeğenler arasında sevinçlerle sarmalanmış o tasasız, o mutlu çocuğu, o güleç delikanlıyı, o Orhan Suda‘yı görüyorum. Genç Cumhuriyetin ilk yıllarında, Ankara‘nın çeşitli semtlerinde mutlu ve huzurlu yaşanan bir çocukluk.Taşmektep, Halkevi, Dikmen Bağları, tangolar, fokstrotlar, valsler... Sokakları şenlendiren eskiciler, seyyar satıcılar.Yahudi mahallesinin Marikaları, Yasefleri, Aronları, kapı önlerinde ayçekirdeği çitleyerek pörsük bedenlerini, incelmiş kemiklerini güneşe seren ihtiyarcıklar... Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu okul olacaktır gencecik Orhan Suda‘ya. Sabahattin Eyüboğlu, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli, Oktay Rifat, Nusret Hızır, Azra Erhat da eğitmenleri. Zamanla binlerce aşina yüz kaplayacaktır bu tabloyu. Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünde okurken, Klasik diller bölümünde Latince öğrenirken, karanlık sokaklardaki hücre toplantılarında kimseler duymasın diye usul usul konuşurken, Sansaryan hanında sorgulama başlarken, Harbiye Askeri Cezaevi‘nde günleri sayarken belleğinde yeretmiş bu görüntüler hiç yalnız bırakmayacaktır onu. Reşat Fuat Baraner, Arhavili Mustafa, Cazım Aktimur, Ruhi Su, Faik Şekeroğlu, Halim Spatar, Şükran Kurdakul, Mihri Belli ile birlikte yatar, birlikte göğüslerler mahpusluğu. "Bir Ömrün Kıyılarında" yayıncı, yazar ve çevirmen Orhan Suda‘nın çocukluğundan mahpusluğuna, Suda Yayınları‘na, uzun yol arkadaşı, eşi Sevgi Suda‘yla Fransa ve İngiltere‘de devam eden yaşantılarına uzanan anıları. Mücadele gücü, yaşama ve özgürlüğe tutkusu, insane sevgisi ve inancı tükenmeyen bir aydının, bir dil işçisinin, gerçek bir vatanseverin, bir müzik tutkununun, doğa âşığının yaşam serüveni.Yakınlarına, dostlarına yazdıkları ve onlardan gelen mektuplarla zenginleşen kitapta yabancı bir ülkede yaşamanın güçlükleri, özlemleri anlatılırken o yıllardaki Türkiye‘nin de portresi çiziliyor. -NemikaTuğcu-
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.