Bir Osmanlı Bürokratın Suriye, Irak ve Arabistan Seyahatnamesi
“İhlasımızdan şüphe edilmemelidir ki bu kitab-ı mübin yalnız bir şi'r-i mensur değildir. İçtimai, siyasi, idari, ahlaki, dinî birçok mebahis-i mühimmeyi ihtiva etmesi itibariyle hem edebî, hem ilmî bir eser-i giran-kıymettir.”
(Sebilürreşat, 2 Eylül 1914)
“Seyahat fikriyle Avrupa'yı dolaşanlar çok var. Bunların içinde -fena değil- gördüklerini yazanlar da bulunmuş, fakat acaba şu bizim zavallı yurdumuz ne haldedir ve ne için böyle yaralı bir kalp hâlinde derin derin inliyor, bunu görmek isteyen yok. Şark ve Garp'ı dolaşan Evliya Çelebi gibi seyyahlardan geçtik, Suat Bey gibi herkes bir parça yurdunu tanısa ve tanıtsa bu vatan böyle harap olmazdı.”
(Ali Kâmi, İçtihat, 22 Ekim 1914)
Yukarıdaki tanıklıklardan da anlaşılacağı üzere Ali Suat, Meşrutiyet yıllarında ve sonrasında yerli kalmayı başarabilmiş ender rastladığımız sıra dışı aydın bürokratlardan biridir. Bürokrat olarak en netameli zamanlarda Suriye, Irak ve Arabistan'da mutasarrıflıklar yapmış, sorumlu ve yurtsever aydın olarak da bu bölgelerde yaptığı yolculukları çoğu kez günü gününe yazıya aktararak belgelemiştir. Bir Osmanlı Bürokratın Suriye, Irak ve Arabistan Seyahatnamesi yalnız belge niteliğiyle değil, yalnız içerdiği soylu ve yerli bir aydına yakışır duygu ve düşüncelerle de değil, aynı zamanda alışılmış gezi yazısı örneklerini aşan dili ve anlatımıyla, bu türün en güzel örneklerinden birini ortaya koymasıyla da önemli ve değerlidir.
- Açıklama
“İhlasımızdan şüphe edilmemelidir ki bu kitab-ı mübin yalnız bir şi'r-i mensur değildir. İçtimai, siyasi, idari, ahlaki, dinî birçok mebahis-i mühimmeyi ihtiva etmesi itibariyle hem edebî, hem ilmî bir eser-i giran-kıymettir.”
(Sebilürreşat, 2 Eylül 1914)
“Seyahat fikriyle Avrupa'yı dolaşanlar çok var. Bunların içinde -fena değil- gördüklerini yazanlar da bulunmuş, fakat acaba şu bizim zavallı yurdumuz ne haldedir ve ne için böyle yaralı bir kalp hâlinde derin derin inliyor, bunu görmek isteyen yok. Şark ve Garp'ı dolaşan Evliya Çelebi gibi seyyahlardan geçtik, Suat Bey gibi herkes bir parça yurdunu tanısa ve tanıtsa bu vatan böyle harap olmazdı.”
(Ali Kâmi, İçtihat, 22 Ekim 1914)
Yukarıdaki tanıklıklardan da anlaşılacağı üzere Ali Suat, Meşrutiyet yıllarında ve sonrasında yerli kalmayı başarabilmiş ender rastladığımız sıra dışı aydın bürokratlardan biridir. Bürokrat olarak en netameli zamanlarda Suriye, Irak ve Arabistan'da mutasarrıflıklar yapmış, sorumlu ve yurtsever aydın olarak da bu bölgelerde yaptığı yolculukları çoğu kez günü gününe yazıya aktararak belgelemiştir. Bir Osmanlı Bürokratın Suriye, Irak ve Arabistan Seyahatnamesi yalnız belge niteliğiyle değil, yalnız içerdiği soylu ve yerli bir aydına yakışır duygu ve düşüncelerle de değil, aynı zamanda alışılmış gezi yazısı örneklerini aşan dili ve anlatımıyla, bu türün en güzel örneklerinden birini ortaya koymasıyla da önemli ve değerlidir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.