%35
Bir Yeniçeri Ailesinin Gerçek Hikayesi - Ellialtıoğulları Firüzan Gürb
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054262458
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
666
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2015-05
Kapak Türü
Ciltli
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Bir Yeniçeri Ailesinin Gerçek Hikayesi (Ciltli)Ellialtıoğulları

45,00TL
29,25TL
%35
Satışta değil
9786054262458
643060
Bir Yeniçeri Ailesinin Gerçek Hikayesi (Ciltli)
Bir Yeniçeri Ailesinin Gerçek Hikayesi (Ciltli) Ellialtıoğulları
29.25

25 Temmuz 1826 gecesi bir gölge, tedirgin adımlarla Unkapanı kıyısında volta atıyordu. Beklediği, kendisini almaya gelecek olan sandalcıydı. Aslında şu koca dünyada artık başka beklediği bir şey de kalmamıştı ya. Nemden yapış yapış olmuş mintanının yakasını boğulurcasına açtı.

Yeniçeri Ahmet Ağa, hava sıcak olmasına karşın titriyordu. Titremesinin nedeni korku, öfke, kırgınlık, umutsuzluk, şaşkınlık ve meraktandı. Bir şeyler görebilmek umuduyla bakışlarını Haliç tarafına doğru çevirmişti. Görmeyi hiç ummasa da eskiden Çardak Kahvesi'nin bulunduğu yeri gözleriyle taradı. Tek tük solgun birkaç ışığın dışında her yer ölüm sessizliğine bürünmüştü. Gözüne tanıdık gelen, yüreğinde hiç olmazsa küçücük bir umut ışığı yakacak hiçbir şey göremedi. Çardak kahvesi artık yoktu. Bir an sanki kulağına top sesleri, kılıç şakırtıları, haykırışlar, inlemeler gelir gibi oldu. Burnunun direği sızladı.

  • Açıklama
    • 25 Temmuz 1826 gecesi bir gölge, tedirgin adımlarla Unkapanı kıyısında volta atıyordu. Beklediği, kendisini almaya gelecek olan sandalcıydı. Aslında şu koca dünyada artık başka beklediği bir şey de kalmamıştı ya. Nemden yapış yapış olmuş mintanının yakasını boğulurcasına açtı.

      Yeniçeri Ahmet Ağa, hava sıcak olmasına karşın titriyordu. Titremesinin nedeni korku, öfke, kırgınlık, umutsuzluk, şaşkınlık ve meraktandı. Bir şeyler görebilmek umuduyla bakışlarını Haliç tarafına doğru çevirmişti. Görmeyi hiç ummasa da eskiden Çardak Kahvesi'nin bulunduğu yeri gözleriyle taradı. Tek tük solgun birkaç ışığın dışında her yer ölüm sessizliğine bürünmüştü. Gözüne tanıdık gelen, yüreğinde hiç olmazsa küçücük bir umut ışığı yakacak hiçbir şey göremedi. Çardak kahvesi artık yoktu. Bir an sanki kulağına top sesleri, kılıç şakırtıları, haykırışlar, inlemeler gelir gibi oldu. Burnunun direği sızladı.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat