Loş ışıklı, fakat cıvıl cıvıl sevgi ya da dostluk kaynayan Beyoğlu'nun karanlık ve de izbe, fakat o süreçlerde tartışmasız olan bohem sarayalarımızın şimdi hangileri varlığını sürdürüyor bilmiyorum! Fakat o süreçlerde adları neonlarla geceler boyu yanan Paydos, Orfe, Esir Kulüp, Hayyam, Çukur, Kulüp Reşat, Anjelik, Seyfi'nin Yeri, Son Durak ve şimdiki yaşımın hafıza-i beşerliğinden ötürü anımsayamadığım ama her biri gizli kalmış bir kitabın gizemli sayfaları gibi o zamanki yaşamımızın unutulmaz duraklarıydı. Onların belki çok azı ya da adları değiştirilmiş olarak hala yaşıyor olabilirler şimdilerde... Çoğu ise, yıkılarak yenilenmiş olan binaların girişlerindeki büyük mağazalara dönüşmüş ve zamanın ellerinde beyaz kanatlarını çırparak çekip gitmişler tarihin sahnesinden! Gönüllere seslenen müziklerin, romantik şarkıların ve kadehlerin "çin-gn" sesleri eşliğinde sürdürülen o alacakaranlık mekanlardan acaba kimler kaldı geriye? Kimler kaldı, o yerlerde mısraları birbirine kan gibi damar damar ekleyen dostlardan? Şimdilerde onlardan çok azı varlığını sürdürüyor dünyamız üzerinde... Çoğu ise, sayısız aksi sadalar bırakarak albümlerin soluk fotoğrafları olarak kalmışlar artık ne yazık! Ki o süreçlerde geceleri birlikte tüketerek, kadehlerin "çin-çin" sesleriyle karşıladığımız alaca sabahlar ve şiirler ya da şarkılar eşliğinde paylaştığımız o canlar, "ört ki ölem" dercesine artık yok ki yok!.. e eklemek gerekli ki, "nasıl olsa başka tanık yok; istediğin biçimde yorumla, dilediğin biçimde yaz" anlayışı ya da kolaycılığı asla bizlere göre iş değildir. Arş, kürsü ve Tanrı tanık olsun ki asla böyle bir yozluğa sapmadık ve tanık olduklanmızı anımsayabildiğimiz kadarıyla sırlı bir ayva gibi aynen yansıtmaya çalıştık! Y.Y.
- Açıklama
Loş ışıklı, fakat cıvıl cıvıl sevgi ya da dostluk kaynayan Beyoğlu'nun karanlık ve de izbe, fakat o süreçlerde tartışmasız olan bohem sarayalarımızın şimdi hangileri varlığını sürdürüyor bilmiyorum! Fakat o süreçlerde adları neonlarla geceler boyu yanan Paydos, Orfe, Esir Kulüp, Hayyam, Çukur, Kulüp Reşat, Anjelik, Seyfi'nin Yeri, Son Durak ve şimdiki yaşımın hafıza-i beşerliğinden ötürü anımsayamadığım ama her biri gizli kalmış bir kitabın gizemli sayfaları gibi o zamanki yaşamımızın unutulmaz duraklarıydı. Onların belki çok azı ya da adları değiştirilmiş olarak hala yaşıyor olabilirler şimdilerde... Çoğu ise, yıkılarak yenilenmiş olan binaların girişlerindeki büyük mağazalara dönüşmüş ve zamanın ellerinde beyaz kanatlarını çırparak çekip gitmişler tarihin sahnesinden! Gönüllere seslenen müziklerin, romantik şarkıların ve kadehlerin "çin-gn" sesleri eşliğinde sürdürülen o alacakaranlık mekanlardan acaba kimler kaldı geriye? Kimler kaldı, o yerlerde mısraları birbirine kan gibi damar damar ekleyen dostlardan? Şimdilerde onlardan çok azı varlığını sürdürüyor dünyamız üzerinde... Çoğu ise, sayısız aksi sadalar bırakarak albümlerin soluk fotoğrafları olarak kalmışlar artık ne yazık! Ki o süreçlerde geceleri birlikte tüketerek, kadehlerin "çin-çin" sesleriyle karşıladığımız alaca sabahlar ve şiirler ya da şarkılar eşliğinde paylaştığımız o canlar, "ört ki ölem" dercesine artık yok ki yok!.. e eklemek gerekli ki, "nasıl olsa başka tanık yok; istediğin biçimde yorumla, dilediğin biçimde yaz" anlayışı ya da kolaycılığı asla bizlere göre iş değildir. Arş, kürsü ve Tanrı tanık olsun ki asla böyle bir yozluğa sapmadık ve tanık olduklanmızı anımsayabildiğimiz kadarıyla sırlı bir ayva gibi aynen yansıtmaya çalıştık! Y.Y.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.