Çehov'un Bozkır isimli anlatısı Ukrayna bozkırlarına uzanan bir yolculuk hikâyesidir. Küçük yaşta annesinden ayrılarak dayısıyla uzun bir yolculuğa çıkan 9 yaşındaki Yegoruşka, ilk kez kendisini yaşayan, capcanlı bir dünyanın içerisinde bulur.
Genç Yegoruşka'nın gözünden Rus toplumunun farklı katmanları, toplumun 9 yaşındaki bir çocuk üzerinde bıraktığı etkilenimler, duygular, izlenimler hepsi ustaca, büyük bir gerçeklikle, âdeta ayna tutarcasına anlatılmıştır. Anlatının ismi kulağa oldukça yavan gelse de Çehov şairane üslubuyla kalemini korumuş, Bozkır'ı ana karakterlerden biri hâline getirmiştir. Doğa ve insan birlikteliği, yanı sıra çatışmasını merak eden okurlar için başlıca yapıtlardan biri: Bozkır.
“Güneş ortalıktan çekilir çekilmez gündüzün eziyetlerinin ve boğucu sıcağın çektirdiklerinin yerini, çevreyi kaplayan ince bir sis, geniş göğsüyle engin bozkırı içine çeken bir ortam alır. Karanlıkta darmadağın olmuş, göze görünmeyen otlar arasından gündüzün işitilmeyen şen şakrak ve gür sesli bir şamata yükselir. Çıtırtılar, ıslıklar, cırıltılar arasında bozkırın kendine özgü basları, tenorları, sopranoları birbirine karışır; akışına kendinizi kaptırıp iyi şeyle anımsayacağınız, hüzünlenip duygulanacağınız kesintisiz, tekdüze bir senfoni oluşur.”
- Açıklama
Çehov'un Bozkır isimli anlatısı Ukrayna bozkırlarına uzanan bir yolculuk hikâyesidir. Küçük yaşta annesinden ayrılarak dayısıyla uzun bir yolculuğa çıkan 9 yaşındaki Yegoruşka, ilk kez kendisini yaşayan, capcanlı bir dünyanın içerisinde bulur.
Genç Yegoruşka'nın gözünden Rus toplumunun farklı katmanları, toplumun 9 yaşındaki bir çocuk üzerinde bıraktığı etkilenimler, duygular, izlenimler hepsi ustaca, büyük bir gerçeklikle, âdeta ayna tutarcasına anlatılmıştır. Anlatının ismi kulağa oldukça yavan gelse de Çehov şairane üslubuyla kalemini korumuş, Bozkır'ı ana karakterlerden biri hâline getirmiştir. Doğa ve insan birlikteliği, yanı sıra çatışmasını merak eden okurlar için başlıca yapıtlardan biri: Bozkır.
“Güneş ortalıktan çekilir çekilmez gündüzün eziyetlerinin ve boğucu sıcağın çektirdiklerinin yerini, çevreyi kaplayan ince bir sis, geniş göğsüyle engin bozkırı içine çeken bir ortam alır. Karanlıkta darmadağın olmuş, göze görünmeyen otlar arasından gündüzün işitilmeyen şen şakrak ve gür sesli bir şamata yükselir. Çıtırtılar, ıslıklar, cırıltılar arasında bozkırın kendine özgü basları, tenorları, sopranoları birbirine karışır; akışına kendinizi kaptırıp iyi şeyle anımsayacağınız, hüzünlenip duygulanacağınız kesintisiz, tekdüze bir senfoni oluşur.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.