Sermaye artık varoluşumuzun her alanına sızmış durumda. İnsanlıksayısallaşmış ve amansızca ele geçirme, kırma, yıkma, parçalamadürtüsünün esiri bir dünyada sıkışıp kalmış halde. İstisna halininnorm olduğu, olağanüstü halin kalıcılaştığı bu evrede iktidarsadece denetlemekle ilgilenmiyor; insanlığı ve Yeryüzü'nü tümüylemaddeleştirme, yiyip bitirme, bastırma, sindirme ve öğütme yolunda.Achille Mbembe, zencilik halinin evrenselleşmesi olarak tanımladığı busürecin yıkım ve tüketim gücünü, mimariden ödünç aldığı “brütalizm”kavramıyla yorumluyor.
Brütalizm, dünyanın kamplara bölündüğü, sınırların aşılması imkânsızduvarlara çevrildiği, insanın yersiz yurtsuz kaldığı, tüm canlılarlabirlikte dünyanın da yağmaya teslim edildiği çağımızdan çıkış yollarınısorgulayan, bir onarım siyaseti öneren, sarsıcı bir eleştiri sunuyor. Tümcanlılarla dayanışma içinde, yıkılanı yeniden inşa etmenin mümkünolup olmadığı sorusunu canlı biçimde ortaya koyuyor.
“Onarım, münhasır sahiplenme biçimlerinden vazgeçmeyi gerektirir;hesap edilemez ve temellük edilemez şeyler olduğunun ve dolayısıylakimsenin Yeryüzü'ne münhasıran sahip olamayacağının veya onumünhasıran işgal edemeyeceğinin teslim edilmesine bağlıdır.Hükümran bir olay olan Yeryüzü, sadece kendi kendisine aittir vebarındırdığı yaşamsal tohum rezervini kimse kapatamaz, ne peşinen nede ebediyen...”
- Açıklama
Sermaye artık varoluşumuzun her alanına sızmış durumda. İnsanlıksayısallaşmış ve amansızca ele geçirme, kırma, yıkma, parçalamadürtüsünün esiri bir dünyada sıkışıp kalmış halde. İstisna halininnorm olduğu, olağanüstü halin kalıcılaştığı bu evrede iktidarsadece denetlemekle ilgilenmiyor; insanlığı ve Yeryüzü'nü tümüylemaddeleştirme, yiyip bitirme, bastırma, sindirme ve öğütme yolunda.Achille Mbembe, zencilik halinin evrenselleşmesi olarak tanımladığı busürecin yıkım ve tüketim gücünü, mimariden ödünç aldığı “brütalizm”kavramıyla yorumluyor.
Brütalizm, dünyanın kamplara bölündüğü, sınırların aşılması imkânsızduvarlara çevrildiği, insanın yersiz yurtsuz kaldığı, tüm canlılarlabirlikte dünyanın da yağmaya teslim edildiği çağımızdan çıkış yollarınısorgulayan, bir onarım siyaseti öneren, sarsıcı bir eleştiri sunuyor. Tümcanlılarla dayanışma içinde, yıkılanı yeniden inşa etmenin mümkünolup olmadığı sorusunu canlı biçimde ortaya koyuyor.
“Onarım, münhasır sahiplenme biçimlerinden vazgeçmeyi gerektirir;hesap edilemez ve temellük edilemez şeyler olduğunun ve dolayısıylakimsenin Yeryüzü'ne münhasıran sahip olamayacağının veya onumünhasıran işgal edemeyeceğinin teslim edilmesine bağlıdır.Hükümran bir olay olan Yeryüzü, sadece kendi kendisine aittir vebarındırdığı yaşamsal tohum rezervini kimse kapatamaz, ne peşinen nede ebediyen...”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.