Çanakkale RuhuÇanakkale Şehitleri Tanıtım ve Araştırma Derneğinin Katkılarıyla...
Mehmet Çavuş alay sancaktarı olduğundan en öndedir. Balıkesirlilerin olduğu Alay gerçektenm sorar: "İçinizde İsmail Çavuş var mı?" Oğlu babasının sesini tanır. Bağırır: "Baba! Ben burdayım!" Birden şaşırır. Kaç yıldır görmediği oğlu İsmail burdadır. Ama alayın beklemeye zamanı yoktur. Yürüyüş başlamıştır. "İsmail'im... Siperde kal... Ben gelir seni bulurum..." Yürür giderler... Birinci Hatta gelir gelmez savaşa tutuşurlar. O gün Mehmet Çavuş başka türlü duygularla savaşır. Siperlere dönüldüğünde oğlu ile beraber gelen hemşehrilerinden birisi: "Mehmet Dayı, oğlun İsmail seni çağırıyor" der. Mehmet Çavuş hemen İsmail'i bulmaya gider. Bakar, İsmail'i yerde yatmaktadır. İlk süngü muharebesinde şehit olmuştur. Diz çöker şehidinin önüne, alır oğlunun başını dizine... Yavrusu büyümüş bir de asker mi olmuştur be... Ne kadar da büyümüş görmeyeli... Mendilini çıkarır siler oğlunun yüzündeki kanları... Breh... Breh... Breh.. Amma da delikanlı olmuştur yavrusu... Bıyıkları da yeni çıkıyor galiba... Ne de güzel olmuş kaplan yavrusu... Öper, öper, öper yüzünü, çocukluğundan beri koklayamadığı başını tekrar tekrar koklar.. Sarılır oğluna... Sever... Öper... Konuşur yavrusuyla... Neden sonra artık sargı mahalline götürmesi gerektiğinin farkına varır... Alır kucağına, taşır oğlunu tepelerin ardındaki sargı mahalline... Yatırır bir yere, gözyaşlarını akıta akıta geri döner.. Akşama doğru bir kere daha görmek ister İsmal'ini... Sargı mahalline gider... Bir de bakar ki her yer sıra dağlar gibi yatan binlerce İsmail ile dolu... Hepsi birbirine benzemekte.. Hiç olmazsa gömülmelerine yardım edeyim... İsmaillerini tek tek kucaklar, taşır açılan toplu mezara götürür yatırır. İsmailleri artık vatan toprağının kucağındadır.
- Açıklama
Mehmet Çavuş alay sancaktarı olduğundan en öndedir. Balıkesirlilerin olduğu Alay gerçektenm sorar: "İçinizde İsmail Çavuş var mı?" Oğlu babasının sesini tanır. Bağırır: "Baba! Ben burdayım!" Birden şaşırır. Kaç yıldır görmediği oğlu İsmail burdadır. Ama alayın beklemeye zamanı yoktur. Yürüyüş başlamıştır. "İsmail'im... Siperde kal... Ben gelir seni bulurum..." Yürür giderler... Birinci Hatta gelir gelmez savaşa tutuşurlar. O gün Mehmet Çavuş başka türlü duygularla savaşır. Siperlere dönüldüğünde oğlu ile beraber gelen hemşehrilerinden birisi: "Mehmet Dayı, oğlun İsmail seni çağırıyor" der. Mehmet Çavuş hemen İsmail'i bulmaya gider. Bakar, İsmail'i yerde yatmaktadır. İlk süngü muharebesinde şehit olmuştur. Diz çöker şehidinin önüne, alır oğlunun başını dizine... Yavrusu büyümüş bir de asker mi olmuştur be... Ne kadar da büyümüş görmeyeli... Mendilini çıkarır siler oğlunun yüzündeki kanları... Breh... Breh... Breh.. Amma da delikanlı olmuştur yavrusu... Bıyıkları da yeni çıkıyor galiba... Ne de güzel olmuş kaplan yavrusu... Öper, öper, öper yüzünü, çocukluğundan beri koklayamadığı başını tekrar tekrar koklar.. Sarılır oğluna... Sever... Öper... Konuşur yavrusuyla... Neden sonra artık sargı mahalline götürmesi gerektiğinin farkına varır... Alır kucağına, taşır oğlunu tepelerin ardındaki sargı mahalline... Yatırır bir yere, gözyaşlarını akıta akıta geri döner.. Akşama doğru bir kere daha görmek ister İsmal'ini... Sargı mahalline gider... Bir de bakar ki her yer sıra dağlar gibi yatan binlerce İsmail ile dolu... Hepsi birbirine benzemekte.. Hiç olmazsa gömülmelerine yardım edeyim... İsmaillerini tek tek kucaklar, taşır açılan toplu mezara götürür yatırır. İsmailleri artık vatan toprağının kucağındadır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.