“Söyle bakalım. Ne olmak istiyorsun?”
“Bilim kadını.” dedi heyecanla.
“Bilim kadını ha! En çok da kalbi merak ediyor olmalısın.”
“O durduğunda hayat da duruyorsa; çok önemli olmalı, değil mi?”
Babası kuşun cansız bedenini incitmemeye çalışarak kürekle alıp getirdi. Özenle çukura yerleştirdi. Üstünü toprakla örtmeye başlayarak tekrar kapatmaya hazırlandı.
“Evet, dediğin gibi çok önemli... Yaşamak için. Bu kuşu düşün. Kim bilir kaç tane ağacın dallarına kondu. Yavruları oldu. Onları besledi, büyüttü. Uçmayı öğretti onlara. Kanat çırpışlarını izledi. Mutlu oldu. Arkadaşları ile birlikte şarkılar söyledi.”
Attığı son birkaç toprak ile çukur kapanmıştı.
“Artık kalbi atmadığına göre, şimdi onun için huzurla uyuma vakti geldi.” Babası elleriyle toprağı düzeltirken, Ömre ağlamaya başladı:
“Orda şimdi yalnız kalacak ama. Hem de karanlık!” Babası, sevgi dolu o ellerdeki çamuru pantolonunun arkasına silip temizlemeye çalıştı. Kızının önünde diz çöküp kollarından tuttu.
“Merak etme, yalnız olmayacak. Bu ağacın dallarına her gün onlarca kuş gelip konacak, onu ziyaret etmek için. Hem geceleri de yıldızlar ile uyuyacak. Karanlık olmayacak.”
Ömre kömür karası yaşlı gözleriyle babasının sevecen dolu yüzüne bakıp, ikna olmaya çalışıyordu kuşun huzurla uyuduğuna.
“Doğanın en büyük erdemi, özgür yaşamaktır. Bunu hiçbir zaman unutma, olur mu? Eğer bu kuş hayatını bir kafeste tutsak olarak geçirmiş olsaydı, onun için üzülebilirdik. Güven bana. Şimdi huzurla uyuyor olacak.” Babasının söylediklerini anlamamıştı ama yine de tamam anlamında başını sallamıştı. Ona güveniyordu.
“Hadi artık, annen ikimize de çok kızacak.”
El ele tutuşup koşturmuşlardı mutfak kapısına o gün. İki ay sonra ise babasının cenazesinde daha büyük bir çukurun kapatılışını izlemişti...
Bir genç kızın suskunluğunda, keşkelerinde, korkularında, en çok da kendini mahkûm ettiği yalnızlığında kendinizi bulacağınız bu hikâye; Siyaha boyanmış ruhunu aşka teslim ederek renklendirirken yine sessizliğe bürünmesiyle ruhunuzu acıtacak…
Sevdiklerinin duasına katılacağınız, mucizeler beklediğiniz, kadının gücünü hissettiğiniz ve en önemlisi sayfalar aktıkça Ömre'ye olduğu gibi yüreğinize cemreler düşecek ve son satırda da yazdığı gibi:
“Nefes aldıkça bitmiyoruz…” diyeceğiz.
- Açıklama
“Söyle bakalım. Ne olmak istiyorsun?”
“Bilim kadını.” dedi heyecanla.
“Bilim kadını ha! En çok da kalbi merak ediyor olmalısın.”
“O durduğunda hayat da duruyorsa; çok önemli olmalı, değil mi?”Babası kuşun cansız bedenini incitmemeye çalışarak kürekle alıp getirdi. Özenle çukura yerleştirdi. Üstünü toprakla örtmeye başlayarak tekrar kapatmaya hazırlandı.
“Evet, dediğin gibi çok önemli... Yaşamak için. Bu kuşu düşün. Kim bilir kaç tane ağacın dallarına kondu. Yavruları oldu. Onları besledi, büyüttü. Uçmayı öğretti onlara. Kanat çırpışlarını izledi. Mutlu oldu. Arkadaşları ile birlikte şarkılar söyledi.”
Attığı son birkaç toprak ile çukur kapanmıştı.
“Artık kalbi atmadığına göre, şimdi onun için huzurla uyuma vakti geldi.” Babası elleriyle toprağı düzeltirken, Ömre ağlamaya başladı:
“Orda şimdi yalnız kalacak ama. Hem de karanlık!” Babası, sevgi dolu o ellerdeki çamuru pantolonunun arkasına silip temizlemeye çalıştı. Kızının önünde diz çöküp kollarından tuttu.
“Merak etme, yalnız olmayacak. Bu ağacın dallarına her gün onlarca kuş gelip konacak, onu ziyaret etmek için. Hem geceleri de yıldızlar ile uyuyacak. Karanlık olmayacak.”
Ömre kömür karası yaşlı gözleriyle babasının sevecen dolu yüzüne bakıp, ikna olmaya çalışıyordu kuşun huzurla uyuduğuna.
“Doğanın en büyük erdemi, özgür yaşamaktır. Bunu hiçbir zaman unutma, olur mu? Eğer bu kuş hayatını bir kafeste tutsak olarak geçirmiş olsaydı, onun için üzülebilirdik. Güven bana. Şimdi huzurla uyuyor olacak.” Babasının söylediklerini anlamamıştı ama yine de tamam anlamında başını sallamıştı. Ona güveniyordu.
“Hadi artık, annen ikimize de çok kızacak.”
El ele tutuşup koşturmuşlardı mutfak kapısına o gün. İki ay sonra ise babasının cenazesinde daha büyük bir çukurun kapatılışını izlemişti...
Bir genç kızın suskunluğunda, keşkelerinde, korkularında, en çok da kendini mahkûm ettiği yalnızlığında kendinizi bulacağınız bu hikâye; Siyaha boyanmış ruhunu aşka teslim ederek renklendirirken yine sessizliğe bürünmesiyle ruhunuzu acıtacak…
Sevdiklerinin duasına katılacağınız, mucizeler beklediğiniz, kadının gücünü hissettiğiniz ve en önemlisi sayfalar aktıkça Ömre'ye olduğu gibi yüreğinize cemreler düşecek ve son satırda da yazdığı gibi:
“Nefes aldıkça bitmiyoruz…” diyeceğiz.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.