9789756571231
382500
https://www.kitapburada.com/kitap/cengiz-hanin-sirri
Cengiz Han'ın Sırrı
10.20
Muhtar Şahanov'un Cengiz Han'ın Sırrı adlı felsefi dramı, insanlık tarihinin en zalim ve azgın dehalarından birini konu ediniyor.
Cengiz Han çaresi olmayan bir hastalığa yakalanır. Hekimlerin bütün çabaları boşunadır. Fakat Otrar şehrinde savaşta şehit olmuş Aybar adındaki bir bilim adamının bu hastalığın ilacını bulduğu öğrenilir. Bu ilacın tek nüsha olan reçetesi de Otrar kütüphanesindedir. Ancak Ottar hanı Kadir Han'ın gizli emrine göre şehrin düşüşünden 3 gün önce bu reçete bir yerlere saklanmıştır. Esir alınan bilim adamının eşi Akerke, bu olaya şahit olan ve hayatta kalan tek kişidir. Akerke çok okumuş, bilgili bir kadındır. Eğer gizli kütüphanenin yerini söylerse Cengiz Han hayatını sürdürecek, yeni kanlar akıtacaktır. Kadın, diktatörün gizli niyetlerini açığa çıkarır. Cengiz Han'ın 4 resmi nikahlı eşinin ve 500 kişilik hareminin onu sevmediklerini, zorunlu bir itaatle ona bağlı olduklarını söyler. Bunun yanı sıra genç kadın, Ottar'dan sağ kurtulan her kişinin Cengiz Han öldükten sonra onun mezarını bularak üzerine 3 siyah taş bırakacağını, böylece bir müddet sonra siyah taş yığınına dönecek olan mezarın halkın nefretinin sembolleştiği bir anıt haline geleceğini söyler. Bunları duyan Cengiz Han büyük bir korkuya kapılır. Güvendiği adamlarına şu vasiyeti bırakır; Gömüldükten sonra mezarının bulunmaması için üzerinden 10 bin atlıdan oluşan bir birlik geçecek ve onu gömen kişiler derhal öldürülecektir. Böylelikle Cengiz Han bu sırrı beraberinde götürecektir.
Bu dramın ana temalarından biri de her toplumun "altın kaynakları"nın var olma zaruretidir. Bu altın kaynaklar; toplumun önde gelen insanları, halkın kültür varlığını simgeleyen aydınlardır.
Bu dram, tarihi deliller ışığında yazılmasına rağmen manevi ve ahlaki çağdaş konulara, güncel sorunlara da el atıyor. Dram, bencilliğin ve kendini dünyanın merkezi saymanın zararları hakkında, tarihi olaylardan ders çıkarmamız gerektiği konusunda insanlara öğüt veriyor, dünyanın gelişmesinin bu ölçütlere bağlı olduğunun altını çiziyor.
(Arka Kapak)
Cengiz Han çaresi olmayan bir hastalığa yakalanır. Hekimlerin bütün çabaları boşunadır. Fakat Otrar şehrinde savaşta şehit olmuş Aybar adındaki bir bilim adamının bu hastalığın ilacını bulduğu öğrenilir. Bu ilacın tek nüsha olan reçetesi de Otrar kütüphanesindedir. Ancak Ottar hanı Kadir Han'ın gizli emrine göre şehrin düşüşünden 3 gün önce bu reçete bir yerlere saklanmıştır. Esir alınan bilim adamının eşi Akerke, bu olaya şahit olan ve hayatta kalan tek kişidir. Akerke çok okumuş, bilgili bir kadındır. Eğer gizli kütüphanenin yerini söylerse Cengiz Han hayatını sürdürecek, yeni kanlar akıtacaktır. Kadın, diktatörün gizli niyetlerini açığa çıkarır. Cengiz Han'ın 4 resmi nikahlı eşinin ve 500 kişilik hareminin onu sevmediklerini, zorunlu bir itaatle ona bağlı olduklarını söyler. Bunun yanı sıra genç kadın, Ottar'dan sağ kurtulan her kişinin Cengiz Han öldükten sonra onun mezarını bularak üzerine 3 siyah taş bırakacağını, böylece bir müddet sonra siyah taş yığınına dönecek olan mezarın halkın nefretinin sembolleştiği bir anıt haline geleceğini söyler. Bunları duyan Cengiz Han büyük bir korkuya kapılır. Güvendiği adamlarına şu vasiyeti bırakır; Gömüldükten sonra mezarının bulunmaması için üzerinden 10 bin atlıdan oluşan bir birlik geçecek ve onu gömen kişiler derhal öldürülecektir. Böylelikle Cengiz Han bu sırrı beraberinde götürecektir.
Bu dramın ana temalarından biri de her toplumun "altın kaynakları"nın var olma zaruretidir. Bu altın kaynaklar; toplumun önde gelen insanları, halkın kültür varlığını simgeleyen aydınlardır.
Bu dram, tarihi deliller ışığında yazılmasına rağmen manevi ve ahlaki çağdaş konulara, güncel sorunlara da el atıyor. Dram, bencilliğin ve kendini dünyanın merkezi saymanın zararları hakkında, tarihi olaylardan ders çıkarmamız gerektiği konusunda insanlara öğüt veriyor, dünyanın gelişmesinin bu ölçütlere bağlı olduğunun altını çiziyor.
(Arka Kapak)
- Açıklama
- Muhtar Şahanov'un Cengiz Han'ın Sırrı adlı felsefi dramı, insanlık tarihinin en zalim ve azgın dehalarından birini konu ediniyor.
Cengiz Han çaresi olmayan bir hastalığa yakalanır. Hekimlerin bütün çabaları boşunadır. Fakat Otrar şehrinde savaşta şehit olmuş Aybar adındaki bir bilim adamının bu hastalığın ilacını bulduğu öğrenilir. Bu ilacın tek nüsha olan reçetesi de Otrar kütüphanesindedir. Ancak Ottar hanı Kadir Han'ın gizli emrine göre şehrin düşüşünden 3 gün önce bu reçete bir yerlere saklanmıştır. Esir alınan bilim adamının eşi Akerke, bu olaya şahit olan ve hayatta kalan tek kişidir. Akerke çok okumuş, bilgili bir kadındır. Eğer gizli kütüphanenin yerini söylerse Cengiz Han hayatını sürdürecek, yeni kanlar akıtacaktır. Kadın, diktatörün gizli niyetlerini açığa çıkarır. Cengiz Han'ın 4 resmi nikahlı eşinin ve 500 kişilik hareminin onu sevmediklerini, zorunlu bir itaatle ona bağlı olduklarını söyler. Bunun yanı sıra genç kadın, Ottar'dan sağ kurtulan her kişinin Cengiz Han öldükten sonra onun mezarını bularak üzerine 3 siyah taş bırakacağını, böylece bir müddet sonra siyah taş yığınına dönecek olan mezarın halkın nefretinin sembolleştiği bir anıt haline geleceğini söyler. Bunları duyan Cengiz Han büyük bir korkuya kapılır. Güvendiği adamlarına şu vasiyeti bırakır; Gömüldükten sonra mezarının bulunmaması için üzerinden 10 bin atlıdan oluşan bir birlik geçecek ve onu gömen kişiler derhal öldürülecektir. Böylelikle Cengiz Han bu sırrı beraberinde götürecektir.
Bu dramın ana temalarından biri de her toplumun "altın kaynakları"nın var olma zaruretidir. Bu altın kaynaklar; toplumun önde gelen insanları, halkın kültür varlığını simgeleyen aydınlardır.
Bu dram, tarihi deliller ışığında yazılmasına rağmen manevi ve ahlaki çağdaş konulara, güncel sorunlara da el atıyor. Dram, bencilliğin ve kendini dünyanın merkezi saymanın zararları hakkında, tarihi olaylardan ders çıkarmamız gerektiği konusunda insanlara öğüt veriyor, dünyanın gelişmesinin bu ölçütlere bağlı olduğunun altını çiziyor.
(Arka Kapak)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.