Başlangıçtan günümüze kadar çok geniş bir coğrafyada gelişimini sürdüren Türk dilinin tarihî gramerinin yazılması ve sözvarlığının ortaya konulabilmesi için değişik dönemlerde yazılmış olan metinlerin incelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tür çalışmalar Türkiye Türkçesinin daha doğru ele alınabilmesi ve kurallarının tarihî süreç içinde daha sağlam ortaya konulmasında önemli katkılar sağlayacaktır.
Bu çalışma, müellifi Hızır bin Yakub tarafından hicri 809/1406 yılında yazılan, müstensihi Pir Muhammed bin Musluhiddin olan ve hicri 855/1452 yılında istinsah edilen ve Eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini yansıtan Cevahirü'l‐Me‘anī adlı eser üzerinde yapılmıştır. Eser, üzerinde çalışmamız ilerledikçe hem dil özellikleri hem konusu itibariyle incelenmeye değer bulunmuştur.
- Açıklama
Başlangıçtan günümüze kadar çok geniş bir coğrafyada gelişimini sürdüren Türk dilinin tarihî gramerinin yazılması ve sözvarlığının ortaya konulabilmesi için değişik dönemlerde yazılmış olan metinlerin incelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tür çalışmalar Türkiye Türkçesinin daha doğru ele alınabilmesi ve kurallarının tarihî süreç içinde daha sağlam ortaya konulmasında önemli katkılar sağlayacaktır.
Bu çalışma, müellifi Hızır bin Yakub tarafından hicri 809/1406 yılında yazılan, müstensihi Pir Muhammed bin Musluhiddin olan ve hicri 855/1452 yılında istinsah edilen ve Eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini yansıtan Cevahirü'l‐Me‘anī adlı eser üzerinde yapılmıştır. Eser, üzerinde çalışmamız ilerledikçe hem dil özellikleri hem konusu itibariyle incelenmeye değer bulunmuştur.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.