Çin Nereye Gidiyor?Başarının Sırrı - İnsan, Kültür ve Politik Sistem
Ünlü araştırmacı Ren Xiaosi, bu kitabında Çin'in başarılı gelişmesinin en temel sırları olan politik ve kültürel sistemi inceliyor. Kültürel sistemin etkileri şüphesiz çok daha kapsamlıdır. 5000 yıllık Çin kültüründe “iyi yönetim” ve “yöneticilerin halkın mutluluğunu en yüksek öncelik olarak ele alması” şeklindeki öğretiler halk içinde ciddi bir biçimde kök salmıştır. Bu nedenle Çin yönetimi buna uygun bir politik sistem kurmak zorundadır. Çin anayasasının birinci maddesi olan “halk, devletin ve siyasetin tek efendisidir,” görüşünün gerçekleşmesi için gereken demokratik sistemin, prosedürel demokrasinin ve hukukun egemenliğinin inşa edilmesi ve halkın inisiyatifinin açığa çıkarılması gerekiyor. Yani, 1.4 milyar halkın demokrasi ve hukukun üstünlüğü bilinci ile eğitilmesi gerekiyor.
Kitapta, Çin kültürünün bireylerin davranışlarına etkisi de 30 insanın yaşam hikayeleri verilerek incelenmiş, bunlar arasında her toplumsal kesitten insanlar var. Bunların en temel özelliği yardımsever, insancıl, özverili, yenilikçi ve değişime açık olmaları. Çin'in politik sistemi, başta Çin Komünist Partisi olmak üzere 9 siyasi partiden oluşuyor. Bunların halk içindeki kökleri çok derindir ve bu partilerin halk içinde prestijleri çok yüksektir. Çünkü bu partiler birleşerek feodal ve yarı-sömürge Çin'i özgür ve bağımsız bir ülke haline getirdiler. Bununla kalmayıp, ülke ekonomisini tekeli altında tutan ve halkı sömürerek yoksullaştıran dar kapitalist zümrenin ekonomi üzerindeki kontrolünü kaldırdılar. Bu partiler verdikleri vaatleri yerine getirmek ve halkı tatmin etmek için büyük bir baskı altındadırlar. Her zaman daha yüksek hedefler koymak ve halkı yormadan bu hedefler doğrultusunda seferber etmek zorundalar. Ülkeler arasında ekonomik ve teknolojik rekabette geri kalan ülkeler, kendi insan ve doğal kaynaklarını iyi kullanamayan ülkeler, tüm insanlığın iş birliği içinde ürettiği kalkınma pastasından bekledikleri payları alamıyorlar. Bu büyük pastanın aslan payını birkaç ülke alıyor. Çünkü, dünyadaki bugünkü iş birliği bencil ve güçlünün zayıfı kullandığı bir iş birliği modeli. Çin, bir yandan kendi kalkınması için uğraşırken bu zamanı geçmiş eski iş birliği modelinin değişmesi için mücadele veren ülkelerle birlikte, adil bir dünya ekonomik sistemi için önemli çabalar içinde.
- Açıklama
Ünlü araştırmacı Ren Xiaosi, bu kitabında Çin'in başarılı gelişmesinin en temel sırları olan politik ve kültürel sistemi inceliyor. Kültürel sistemin etkileri şüphesiz çok daha kapsamlıdır. 5000 yıllık Çin kültüründe “iyi yönetim” ve “yöneticilerin halkın mutluluğunu en yüksek öncelik olarak ele alması” şeklindeki öğretiler halk içinde ciddi bir biçimde kök salmıştır. Bu nedenle Çin yönetimi buna uygun bir politik sistem kurmak zorundadır. Çin anayasasının birinci maddesi olan “halk, devletin ve siyasetin tek efendisidir,” görüşünün gerçekleşmesi için gereken demokratik sistemin, prosedürel demokrasinin ve hukukun egemenliğinin inşa edilmesi ve halkın inisiyatifinin açığa çıkarılması gerekiyor. Yani, 1.4 milyar halkın demokrasi ve hukukun üstünlüğü bilinci ile eğitilmesi gerekiyor.
Kitapta, Çin kültürünün bireylerin davranışlarına etkisi de 30 insanın yaşam hikayeleri verilerek incelenmiş, bunlar arasında her toplumsal kesitten insanlar var. Bunların en temel özelliği yardımsever, insancıl, özverili, yenilikçi ve değişime açık olmaları. Çin'in politik sistemi, başta Çin Komünist Partisi olmak üzere 9 siyasi partiden oluşuyor. Bunların halk içindeki kökleri çok derindir ve bu partilerin halk içinde prestijleri çok yüksektir. Çünkü bu partiler birleşerek feodal ve yarı-sömürge Çin'i özgür ve bağımsız bir ülke haline getirdiler. Bununla kalmayıp, ülke ekonomisini tekeli altında tutan ve halkı sömürerek yoksullaştıran dar kapitalist zümrenin ekonomi üzerindeki kontrolünü kaldırdılar. Bu partiler verdikleri vaatleri yerine getirmek ve halkı tatmin etmek için büyük bir baskı altındadırlar. Her zaman daha yüksek hedefler koymak ve halkı yormadan bu hedefler doğrultusunda seferber etmek zorundalar. Ülkeler arasında ekonomik ve teknolojik rekabette geri kalan ülkeler, kendi insan ve doğal kaynaklarını iyi kullanamayan ülkeler, tüm insanlığın iş birliği içinde ürettiği kalkınma pastasından bekledikleri payları alamıyorlar. Bu büyük pastanın aslan payını birkaç ülke alıyor. Çünkü, dünyadaki bugünkü iş birliği bencil ve güçlünün zayıfı kullandığı bir iş birliği modeli. Çin, bir yandan kendi kalkınması için uğraşırken bu zamanı geçmiş eski iş birliği modelinin değişmesi için mücadele veren ülkelerle birlikte, adil bir dünya ekonomik sistemi için önemli çabalar içinde.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.